Altan Vural
Perakende sektörü, etik ve ahlak
Perakende sektörü eğitim, enerji ve sağlıktan sonra ülkemizdeki en önemli sektördür. Organize perakende hem tekstilde hem de gıda perakendeciliğinde hızla artmasına rağmen henüz gelişimini tamamlayamamıştır. Organize perakendenin ülkemize katkısını sanırım anlatmama gerek yok. Vergiden istihdama birçok konuda organize perakende ülkemize hizmet etmektedir. Bununla beraber sektörümüzün en önemli sorunlarından biri sektörün bir perakende yasasının henüz çıkarılmış olmamasıdır. Perakende yasamızın olmaması ile birlikte diğer bir eksiklikte mesleğimizin etik ve ahlaki kurallarının teammülde olmasına rağmen uygulamada herhangi bir işlerliğinin olmamasıdır. Bir çok mesleki grubunun meslek ilkelerini ve etik değerlerini ortaya koyduğu günümüzde perakende sektörünün de meslek ilkelerini ve etik değerlerini ortaya koyarak bu değerlere sadakatle bağlı kalınmasının sağlanması; bu sektöre hizmet eden tüm dernek ve federasyonumuzun mutlaka ele alması gereken bir konu olduğunu ve bu konu üzerinde de hepimizin hassasiyetle durmamız gerektiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sektörümüzde mesleki kuralları koyar, işletir ve takip edersek inanıyorum ki hem sektör hem sahip olduğumuz markalarımız ve tabii ki çalışanlarımız diğer meslek gruplarından çok daha değerli hale gelecektir. İşte bu nedenle bugüne kadar pek dile getirilmemiş mesleki ahlak ve etikten bahsedip ortak noktaları beraberce bulmamız gerektiği; sizlerle çeşitli platformlarda konuyu gündeme getirerek bir oluşum içerisinde olmamız gerektiği inancını taşıyorum.
Mesleki etik mesleki faaliyetlerin sürdürülmesi aşamasında ahlaki ve mesleki değerlere göre hareket etme disiplini olarak tanımlanabilir. Bugün rekabetin yoğun olarak yaşandığı günleri birlikte yaşıyoruz. Ama bununla birlikte bizler beraber hareket etmemiz gerektiğini de öğrendik. Hem rekabet edip hem birlikte karar almanın ne demek olduğunu öğrendiğimizi düşünüyorum. Hem kurum bazında hem de kişisel bazda mesleki kuralları ortaya koymaz isek karşımıza çıkacak tablo uzun bir zamanda bizi mutlu etmeyecektir. Yapılan yarış da adil olmayacaktır. Aramızda kayıt dışı olan meslek ilkelerine ve adalete saygı duymayan kişi ve kurumların aramızdan soyutlanması sizce de gerekmez mi? Bununla birlikte perakendeciliğin mesleki açıdan önen kazanması için meslek elemanları ve bağlı bulundukları kurumların da belirlenecek meslek ilkelerine riayet etmesi mesleğimizin toplum nezdinde saygısını ve güvenini artıracaktır. Dolayısıyla hepimizin marka değeri artacaktır. Bu konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum çünkü hepimiz bu geminin içindeyiz. Bizim mesleğimiz tüketicinin sağlığına doğrudan etki eden bir meslek. Hem gıda perakendeciliği hem tekstil perakendeciliği hem de diğer perakende alanları tüketicinin sağlığını refahını ve mutluluğunu düşünmek zorunda. Sektörümüz içerisinde kötü bir ürün satan kişi uyarılmalı mı? Ya da ahlaki yönden zayıf kişiler oradan oraya gözümüzün içinde baka baka dolaşmaya devam etmeli mi ne dersiniz?
Mesleki ahlak kuralları var olan ve hepimizin kabul ettiği teamülleri ortak bir noktada buluşturarak belirlenmeli ve sektörde hep birlikte değerlendirilmelidir. Dolayısıyla her geçen gün sayının hızla arttığı sektör kendi içinde kendi temizliğini yapabilecek bir hale gelmelidir. Özellikle federasyon ve dernekler bir araya gelerek bu işe ön ayak olmalıdırlar.
Bizler ahilik kültüründen gelen, kendisi siftah yaptıktan sonra komşusununda siftah yapıp evine ekmek götürmesini isteyecek kadar engin, hoşgörü ve tevazu sahibi insanların torunlarıyız. Bu nedenle hem çalışanlar hem de kurumlar ahlaki ve etik değerleri belirleyerek bu değerlerin yılmaz bir savunucusu olmalıdırlar. Dernekler ve federasyon bazında ahlaki ve etik değerler tespit edilerek takip edilebilecek bir yapı mutlaka oluşturulmalıdır.
(Gururla söylüyorum ki perakende sektöründe hem gıda hem de tekstilde inanılmaz başarılara imza attık. Markalarımızın uluslararası arenada başarıları hepimizi inanılmaz derecede mutlu ediyor. Etik, ahlaki ve mesleki değerleri de ön plana çıkarıp çürük elmaları da ayıklarsak perakende sektörümüzü hiç kimse tutamaz. Bu sektör bir çok insana ekmek aş ve iş vermeye devam eder.)
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ekim 2010 – 20. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
Pazarlama planı
Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz daha başaralı olacaksınız.
Perakende sektörü hepimizin bildiği gibi dinamik, anı yaşayan ortamdan beslenen aynı zamanda planlı ve programlı çalışması gereken bir sektör. Bu nedenle; mutlak suretle bütçe, iş planı pazarlama planı gibi işletme yönetiminde vazgeçilmez olan yardımlarımızı işinize entegre etmeliyiz. Bu ayki yazımızda da pazarlama planlarından bahsedeceğim.
Pazarlama planına gıda perakendeciliği açısından bakarsak;
Satışa yönelik reklamlarımız pazarda almış olduğu tanıtım modeli üzerine kurulur ve bizi ziyaret eden müşterilerin yapısı üzerine inşa edilir. Tabii ki, buradaki asıl amaç müşterilerimizin daha çok satın alma yapmasına yönlendirmede bulunmak, yeni müşteriler elde etmek ve bu süreçte kaynakları israf etmeden zamanında müdahale ile şirketimizin yol haritasını çizmektir.
Bugün işletmelerimizin en önemli sorunlarından biri plansız hareket etmeleridir. Bu nedenle ciddi kayıplar yaşanmakta ya da son dakika da alınan kararlar ile yapılan hizmetler amacına ulaşama-maktadır. “Çok acil” lafı sektörümüzün hız ve dinamiğini anlatmakla birlikte, gerçekten olumsuz bir çok sonucu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle şirketimizin müşteri yapısı, sizin yapabi-lecekleriniz, şirketin mevcut durumu göz önüne alınarak swot analizi yapabilirsiniz. Mutlak surette yıllık pazarlama planınız olmalıdır. Tabi pazarlama planı ile bütçe planlarınız birbiriyle örtüşmelidir. Yukarıda bir kaçını saydığımız müşteri yapınız, hedef kitleniz, bütçeniz, fiyatlandırma stratejiniz, şirketinizi görmek istediğiniz yeriniz, ürün yapınız, sosyal sorumluluk düşünceniz, müşteriye ulaşma şekliniz dikkate alınarak bir plan oluşturabilirsiniz.
Planları aylık yapabilir veya her hafta değerlendirme yapabilirsiniz, hatta mutlaka yapmalısınız. Şubat ayındayız, geç kalmış sayılmazsınız. Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz ki daha başaralı olacaksınız. Yardım isterseniz mail adresim yukarıda yazılıdır.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ocak 2015 – 71. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
Birazda reklam yapalım
Reklamcılık her sektörün aslında vazgeçilmez bir parçasıdır. Yapmış olduğunuz işleri müşterilerle paylaşmanızın çok önemli bir yoludur. Perakende sektörünün ise vazgeçilmezi durumundadır.
Yapmış olduğunuz yenilikleri ucuzlukları binlerce lira harcayıp açacağınız yeni mağazayı satın aldığınız Ezine peynirinin lezzetini müşterilerinize anlatmanın en önemli yoludur reklamcık. Aslına bakarsanız yukarıda birkaç örnek verdiğim işleri tabi ki çoğaltmak mümkün. İşte bu örneklere bile baktığımızda emek ve para harcadığımız bu işleri anlatamayıp yapılan emeklerin heba olması gerçekten çok acı olabilir. Sektörde bugüne kadar çok da önem verilmeyen bana göre de olmazsa olmaz işlerden bir tanesidir reklamcılık. Ancak bugüne kadar da çok profesyonel anlamda yapılmamış bu iş genelde tanıdık eş dost ve güzel hanımlar sektörün en önemli oyuncuları olmuşlar. Bu nedenlerde paralarda tıpkı insertlerin çöpe atılması gibi heba olmuştur.
İnsertlerin çöpe atılması demişken binlerce insert dağıtıp hem içeriğinin standart olması bir arpa boyu yol alınmaması hem de ehil olmayan insanlara yaptırmış olduğumuz dağıtımlar ne yazık ki çöpe giden paralar olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzatmadan bir yaşanmış olay ile insert işini sizlerle paylaşalım. Müşterilerimizden bir tanesi yakınını kaybettiği için bir mezarlığa gider. Mezarlığın içine atılmış balya balya insertleri görünce bizleri arar ve haberimiz olur. Ne acı değil mi? Acaba oradan marketimize gelecek olanlar olur diye mi atmış diye arkadaşımız bi türlü anlam veremedik!
Günlerce insert çıkarmak için aldığın ürüne mi yanarsın grafikerlerin sabahlamalarına mı yanarsın harcadığın paraları mı yanarsın? Yoksa bu emeklerin karşısında bana fazla müşteri gelir ödemelerimi daha rahat yaparım hayallerine mi yanarsın… Takdir sizin.
Diğer taraftan yapılan reklamların bir profesyonel tarafından yapılması kişisel zevklerimiz ve bizim bilgilerimiz dışında bilimselliği yansıtması gerçekten çok önemlidir. Alt yapısı hazır olmadan o ürün yada hizmeti gerçek anlamda mağazada oluşturmamış iken; örneğin kasiyerin gülmüyorsa sen onu sağlamamışken güler yüzlü hizmet veriyoruz dememizin bir anlamı var mıdır? Bizce aslında temel nokta budur. İşte yazımın başlığında yazdığım biraz reklam yapalım dediğim yer tam da burasıdır. Bu hizmetin sağlanması formülünü anlatarak, gerekirse öğreterek, sonrada takip edecek bir anlayışla kurduk SAT Reklam Ajansı’nı. Örneğin hizmet verdiğimiz firmaların 2015 insert planları, temaları, hangi ayda hangi özel günde ne yapacakları bugünden belli. İş planlanırsa, son dakikaya kalmazsa inanın çok daha ucuz, çok daha etkili oluyor. Sadece bir ajanstan ibaret değil adından da anlaşılacağı gibi. Sizlere satışlarınızı artırmayı sağlayacak teknikleri sizlerle birlikte karar veren bir oluşumu sağladığımızı düşünüyorum. Şirket olarak sizlerin müşterilerinize sizi hangi tekniklerle anlatmak gerektiğini, hangi yönlerinizle satışlarınızı artıracağınızı biliyoruz; ya da sizlere yeni yöntemler önererek farklılıklar sunuyoruz.
Sevgili dostlar reklamları izlediniz.
Reklamlar demişken Retail Türkiye Dergisi’nin Anadolu konferansları bir harika. Dostlar bir araya geliyor, bir şeyler öğreniyorlar, bir günde olsa farklılıklar yaşıyorlar. Emeği geçenlere kocaman teşekkürler.
2015 yılının tüm dostlarıma perakende sektöründe, çalışıp emek veren arkadaşlarıma, korkusuzca yatırım yapıp ülke ekonomisine katkıda bulunan yatırımcılara başta sağlık olmak üzere mutluluk başarı ve güzel günler getirmesini diliyorum.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2014 – 70. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
İmparator
Bugün perakende de önemli seviyelere gelmiş markalarımız var. Bu markalar kurulurken belki de birçoğu şu anda gelmiş oldukları noktayı hayal bile edemezlerdi.
İşleri için düşündükleri, yaptıkları ve inandıkları bir çok projeyi hayata geçirdikleri için bugün çok önemli yerlere geldiler ve birer imparatorluk kurdular. Ancak bazı dostlarımızın hayalleri azaldı, belki de risk alma katsayıları minimize oldu. Aslında onları beklemedikleri yerlere getiren hayalleri ve almış oldukları risklerdi. Bu riskleri aldıkları için yapmış oldukları işler diğerlerinden farklı idi. Kimi sabahın 3’ünde hale gitti en iyi sebze meyveyi aldı, kimi Çanakkale’den en iyi peyniri getirdi, farkını ortaya koydu işler gelişti ve büyüdü.
Fakat işletmelerin büyümesi yukarıda belirttiğimiz gibi risk katsayısını azalttı. Peyniri artık kendisi değil, başka birisi satın aldı, kasasını başka birine emanet etti, işi büyüdü yetemez hale geldi. İşte buradan sonra yine hayallerinin peşinden koşup faklı düşünceler faklı arayışlara geçmeyenlerin sonu da pek parlak gözükmüyor. Bu işi ben kurdum benden başka bilen yok mantığıyla gidenlerin sonu ne yazık ki hüsran. Şaşaa ve tantana ile gece gündüz çalışmayla imparatorluk kuran beyinler, şimdi bu işten nasıl kurtulurumun hesabını yapmaya başlıyorlar. Çok yazık ve çok acı.
Asıl maharet böyle bir girdaba girmeden işi fark edip hayallerin ötesinde gerçeğe dönüş. Gerçeklerle yüzleşmeden hayata bir es verin, biraz da yalaka ve dalkavuk olmayan çevrenizi dinleyin. İş hayatı süreklilik ister. Yeni projeler, yeni bakış açıları ister. Sizler bir imparatorluk kurmuş olabilirsiniz ama gerçeklerden uzaklaştıkça zora gireceksiniz demektir. Süreklilikten bahsetmişken klasik hepiniz kilolarımızdan şikayetçiyizdir. İyi bir rejim ile biraz da dikkat ederek hatta biraz da yürüyerek bir miktar kilo vermiştik. Şimdi yürümeyi bırakıp hayata eskisi gibi bakınca kiloları tekrar aldık. Nerede kaldı çekmiş olduğumuz onca eziyet? İş hayatında da sürekliliği sağlamayıp yeni bakış açıları eklemezsek sizi hüsran bekliyor demektir.
Bu yazıyı haberlerde yabancı bir kuruluşun ‘’Türkiye’nin 2015 büyüme hızı % 2 olacak‘’ notuna istinaden yazdım.
Aman dikkat!
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Kasım 2014 – 69. sayısında yayınlanmıştır.
