Altan Vural
Yerel’e güven, gerisini merak etme sen!
Bugün ülkemizde perakende piyasasında ciddi değişimler yaşanıyor. Özellikle piyasanın yapısı incelendiğinde Avrupa’dan ve dünyadan farklı bir seyir gösterdiği çok açıktır. Avrupa ülkelerinde birkaç tane büyük gıda perakendecisi ülkenin neredeyse tamamına hakim durumdadır. Pazar payları da % 70’lerin üzerindedir. Ancak, ülkemize bakıldığında ulusal ve uluslar arası zincirler güçlü olmasına rağmen PERDER’in katkılarıyla güçlü bir yerel perakendecilik yapısı olduğu çok net olarak ortadadır. Perakendecilerin PERDER çatısı altında birleşmesi, kendilerini ulusal ve uluslar arası zincirler karşısında geliştirmeleri piyasanın dengeli olarak büyümesini sağlamıştır. Ümit ediyorum ki bu denge çok bozulmadan bu şekilde devam edecektir. Bundan da Türk halkı faydalanacaktır. Rekabette farklı firmaların olması hem sektörü geliştirecek hem de tekelci anlayışları kıracaktır.
Ancak bu durum mağaza yeri seçiminde ve konumlandırmada bugüne kadar homojen bir şekilde olmamıştır. Özellikle AVM’lerde uluslar arası firmaların ezici bir üstünlüğü vardır. Bunun kısa sürede giderilmesi hem AVM sahipleri hem de yereller açısından son derece önemlidir. Yerellerin AVM’ler içinde olmamasının ciddi bir problem olduğunu aynı zamanda da her iki taraf içinde bir fırsat olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Son on yılda ki yatırımlarla 10 milyon metrekarelik kiralanabilir alana ulaşan AVM’ler; son üç yıl içinde 450 bin kişiye iş olanağı sunan organize perakende sektörünün önümüzdeki yıllarda da Türkiye ekonomisi içindeki öneminin giderek artacağına ve yerli, yabancı yatırımcılar için cazibe sektörü olma özelliğini devam ettireceğine hiç şüphe yoktur.
Antalya Sanayi ve Ticaret Odası’nın (ATSO) yaptığı bir araştırmaya göre; büyük alışveriş merkezlerinin içindeki perakendecilerin sadece % 16’sı ATSO’ya kayıtlıdır. Bu da gösteriyor ki AVM’ler içinde yerel neredeyse yok demektir. PERDER verilerine göre PERDER üyelerinin 45.000 kişiye iş imkanı sunduğunu, bünyesinde 252 şirket barındırdığını ve 2300 şubeli birbiriyle irtibat halinde olan yapısıyla, 2 milyon metrekareye ulaşan bir yapıda olduğunu sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum. Bugün ülkenin en büyüklerinden Bim 3009 şube, Migros/Şok/Tansaş ise 1893 şube ile hizmet verirken yerelin ne kadar büyüdüğünün taktirini size bırakıyorum. Artık bu güç göz ardı edilmemesi gereken önemli bir güçtür.
Türkiye’nin dinamik ve artan bir nüfusa sahip oluşu ve satın alma gücünün her geçen gün artış göstermesi insanların daha kısa sürede ve birçok ürünü aynı anda bulmak istemeleri bununla birlikte tüketim eğilimlerinin değişmesi AVM ihtiyacını giderek artırmaktadır. Ancak her şeyin fazlasının zararı olduğu gibi bunada son derece dikkat edilmelidir. Bununla birlikte; AVM bir sosyal olgu olarak gün geçtikçe şehrin yapısında eğlence ve sosyal yaşamda önemli bir yer tutmaktadır.
Özellikle Anadolu’da AVM’ler insanlar için neredeyse bir yaşam biçimi, aileyle birlikte tüm gününü geçirmek için birer sosyal alanlar oldular. Ancak AVM’ler içinde yerellerin yeterince olmaması bölge insanının kendisinden bir şeyler bulamamasının artık bir sorun yarattığı da aşikardır.
Bu nedenle alışveriş merkezleri için yerellere güvenilmelidir. Bir AVM içinde yerellerin bir mağaza karmasıyla yer alması mutlaka sağlanmalıdır. Yerellerin bölgenin ruhunu çok iyi bilmesi, tüketici profilini iyi analiz etmesi sayesinde yapacağı uygulamalar hem AVM’ye hem de AVM’deki diğer mağazalara olumlu katkılar sağlayacaktır. Bu durum kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Eğer AVM yöneticileri kiracı kaybetmek ve zarar etmek istemiyorlarsa mutlaka yerelle bir arada olmayı öğrenmeli ve cesaret göstermelidirler. Müşteriye dayatma bir fikirle biz size bunu sunuyoruz demenin, mağaza karmasını belirlerken çokta yararı yoktur. Görecekler ki kazanan kendileri olacaklar. Bu konuda AYD ile BMD, AMPD ve PERDER’in bir araya gelmesi mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca yerli markaları geliştirip, ulusal hale getirmek de bir görevimiz olmalıdır diye de düşünüyorum. Türkiye’de yerel son derece güçlüdür, kendini yenilemekte ve daha da ileriye gitmektedir.
AVM’ler mağaza karmasını belirlerken hem süpermarkette hem fast-foodda hem de diğer konseptlerde şehri veya bölgeyi yansıtacak marka karmasını sağlamak zorundadır. Örneğin Antalya bölgesinde Şimşek köfte dururken, Adapazarı ıslama köfte satmanın mantığı her zaman tartışmalıdır. Yerel mutlaka aranıp bulunmalıdır, hatta yereller için daha iyi şartlar oluşturulmalıdır. AVM’ciler cesurca hareket etmeli, korkmamalıdır. Türkiye’de bu konuda ezber bozulmalıdır. AVM yatırımcıları yereli es geçmemeli, yerellerde uluslar arası ve ulusaldan hiç de farklı olmadığını ürün yapısı, personeli, farklı promosyonları, tüketici algısı ile göstermelidir. Bu birliktelikten iyi bir iş çıkar, sevgili dostlar.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Şubat 2011 – 24. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
Pazarlama planı
Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz daha başaralı olacaksınız.
Perakende sektörü hepimizin bildiği gibi dinamik, anı yaşayan ortamdan beslenen aynı zamanda planlı ve programlı çalışması gereken bir sektör. Bu nedenle; mutlak suretle bütçe, iş planı pazarlama planı gibi işletme yönetiminde vazgeçilmez olan yardımlarımızı işinize entegre etmeliyiz. Bu ayki yazımızda da pazarlama planlarından bahsedeceğim.
Pazarlama planına gıda perakendeciliği açısından bakarsak;
Satışa yönelik reklamlarımız pazarda almış olduğu tanıtım modeli üzerine kurulur ve bizi ziyaret eden müşterilerin yapısı üzerine inşa edilir. Tabii ki, buradaki asıl amaç müşterilerimizin daha çok satın alma yapmasına yönlendirmede bulunmak, yeni müşteriler elde etmek ve bu süreçte kaynakları israf etmeden zamanında müdahale ile şirketimizin yol haritasını çizmektir.
Bugün işletmelerimizin en önemli sorunlarından biri plansız hareket etmeleridir. Bu nedenle ciddi kayıplar yaşanmakta ya da son dakika da alınan kararlar ile yapılan hizmetler amacına ulaşama-maktadır. “Çok acil” lafı sektörümüzün hız ve dinamiğini anlatmakla birlikte, gerçekten olumsuz bir çok sonucu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle şirketimizin müşteri yapısı, sizin yapabi-lecekleriniz, şirketin mevcut durumu göz önüne alınarak swot analizi yapabilirsiniz. Mutlak surette yıllık pazarlama planınız olmalıdır. Tabi pazarlama planı ile bütçe planlarınız birbiriyle örtüşmelidir. Yukarıda bir kaçını saydığımız müşteri yapınız, hedef kitleniz, bütçeniz, fiyatlandırma stratejiniz, şirketinizi görmek istediğiniz yeriniz, ürün yapınız, sosyal sorumluluk düşünceniz, müşteriye ulaşma şekliniz dikkate alınarak bir plan oluşturabilirsiniz.
Planları aylık yapabilir veya her hafta değerlendirme yapabilirsiniz, hatta mutlaka yapmalısınız. Şubat ayındayız, geç kalmış sayılmazsınız. Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz ki daha başaralı olacaksınız. Yardım isterseniz mail adresim yukarıda yazılıdır.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ocak 2015 – 71. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
Birazda reklam yapalım
Reklamcılık her sektörün aslında vazgeçilmez bir parçasıdır. Yapmış olduğunuz işleri müşterilerle paylaşmanızın çok önemli bir yoludur. Perakende sektörünün ise vazgeçilmezi durumundadır.
Yapmış olduğunuz yenilikleri ucuzlukları binlerce lira harcayıp açacağınız yeni mağazayı satın aldığınız Ezine peynirinin lezzetini müşterilerinize anlatmanın en önemli yoludur reklamcık. Aslına bakarsanız yukarıda birkaç örnek verdiğim işleri tabi ki çoğaltmak mümkün. İşte bu örneklere bile baktığımızda emek ve para harcadığımız bu işleri anlatamayıp yapılan emeklerin heba olması gerçekten çok acı olabilir. Sektörde bugüne kadar çok da önem verilmeyen bana göre de olmazsa olmaz işlerden bir tanesidir reklamcılık. Ancak bugüne kadar da çok profesyonel anlamda yapılmamış bu iş genelde tanıdık eş dost ve güzel hanımlar sektörün en önemli oyuncuları olmuşlar. Bu nedenlerde paralarda tıpkı insertlerin çöpe atılması gibi heba olmuştur.
İnsertlerin çöpe atılması demişken binlerce insert dağıtıp hem içeriğinin standart olması bir arpa boyu yol alınmaması hem de ehil olmayan insanlara yaptırmış olduğumuz dağıtımlar ne yazık ki çöpe giden paralar olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzatmadan bir yaşanmış olay ile insert işini sizlerle paylaşalım. Müşterilerimizden bir tanesi yakınını kaybettiği için bir mezarlığa gider. Mezarlığın içine atılmış balya balya insertleri görünce bizleri arar ve haberimiz olur. Ne acı değil mi? Acaba oradan marketimize gelecek olanlar olur diye mi atmış diye arkadaşımız bi türlü anlam veremedik!
Günlerce insert çıkarmak için aldığın ürüne mi yanarsın grafikerlerin sabahlamalarına mı yanarsın harcadığın paraları mı yanarsın? Yoksa bu emeklerin karşısında bana fazla müşteri gelir ödemelerimi daha rahat yaparım hayallerine mi yanarsın… Takdir sizin.
Diğer taraftan yapılan reklamların bir profesyonel tarafından yapılması kişisel zevklerimiz ve bizim bilgilerimiz dışında bilimselliği yansıtması gerçekten çok önemlidir. Alt yapısı hazır olmadan o ürün yada hizmeti gerçek anlamda mağazada oluşturmamış iken; örneğin kasiyerin gülmüyorsa sen onu sağlamamışken güler yüzlü hizmet veriyoruz dememizin bir anlamı var mıdır? Bizce aslında temel nokta budur. İşte yazımın başlığında yazdığım biraz reklam yapalım dediğim yer tam da burasıdır. Bu hizmetin sağlanması formülünü anlatarak, gerekirse öğreterek, sonrada takip edecek bir anlayışla kurduk SAT Reklam Ajansı’nı. Örneğin hizmet verdiğimiz firmaların 2015 insert planları, temaları, hangi ayda hangi özel günde ne yapacakları bugünden belli. İş planlanırsa, son dakikaya kalmazsa inanın çok daha ucuz, çok daha etkili oluyor. Sadece bir ajanstan ibaret değil adından da anlaşılacağı gibi. Sizlere satışlarınızı artırmayı sağlayacak teknikleri sizlerle birlikte karar veren bir oluşumu sağladığımızı düşünüyorum. Şirket olarak sizlerin müşterilerinize sizi hangi tekniklerle anlatmak gerektiğini, hangi yönlerinizle satışlarınızı artıracağınızı biliyoruz; ya da sizlere yeni yöntemler önererek farklılıklar sunuyoruz.
Sevgili dostlar reklamları izlediniz.
Reklamlar demişken Retail Türkiye Dergisi’nin Anadolu konferansları bir harika. Dostlar bir araya geliyor, bir şeyler öğreniyorlar, bir günde olsa farklılıklar yaşıyorlar. Emeği geçenlere kocaman teşekkürler.
2015 yılının tüm dostlarıma perakende sektöründe, çalışıp emek veren arkadaşlarıma, korkusuzca yatırım yapıp ülke ekonomisine katkıda bulunan yatırımcılara başta sağlık olmak üzere mutluluk başarı ve güzel günler getirmesini diliyorum.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2014 – 70. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
İmparator
Bugün perakende de önemli seviyelere gelmiş markalarımız var. Bu markalar kurulurken belki de birçoğu şu anda gelmiş oldukları noktayı hayal bile edemezlerdi.
İşleri için düşündükleri, yaptıkları ve inandıkları bir çok projeyi hayata geçirdikleri için bugün çok önemli yerlere geldiler ve birer imparatorluk kurdular. Ancak bazı dostlarımızın hayalleri azaldı, belki de risk alma katsayıları minimize oldu. Aslında onları beklemedikleri yerlere getiren hayalleri ve almış oldukları risklerdi. Bu riskleri aldıkları için yapmış oldukları işler diğerlerinden farklı idi. Kimi sabahın 3’ünde hale gitti en iyi sebze meyveyi aldı, kimi Çanakkale’den en iyi peyniri getirdi, farkını ortaya koydu işler gelişti ve büyüdü.
Fakat işletmelerin büyümesi yukarıda belirttiğimiz gibi risk katsayısını azalttı. Peyniri artık kendisi değil, başka birisi satın aldı, kasasını başka birine emanet etti, işi büyüdü yetemez hale geldi. İşte buradan sonra yine hayallerinin peşinden koşup faklı düşünceler faklı arayışlara geçmeyenlerin sonu da pek parlak gözükmüyor. Bu işi ben kurdum benden başka bilen yok mantığıyla gidenlerin sonu ne yazık ki hüsran. Şaşaa ve tantana ile gece gündüz çalışmayla imparatorluk kuran beyinler, şimdi bu işten nasıl kurtulurumun hesabını yapmaya başlıyorlar. Çok yazık ve çok acı.
Asıl maharet böyle bir girdaba girmeden işi fark edip hayallerin ötesinde gerçeğe dönüş. Gerçeklerle yüzleşmeden hayata bir es verin, biraz da yalaka ve dalkavuk olmayan çevrenizi dinleyin. İş hayatı süreklilik ister. Yeni projeler, yeni bakış açıları ister. Sizler bir imparatorluk kurmuş olabilirsiniz ama gerçeklerden uzaklaştıkça zora gireceksiniz demektir. Süreklilikten bahsetmişken klasik hepiniz kilolarımızdan şikayetçiyizdir. İyi bir rejim ile biraz da dikkat ederek hatta biraz da yürüyerek bir miktar kilo vermiştik. Şimdi yürümeyi bırakıp hayata eskisi gibi bakınca kiloları tekrar aldık. Nerede kaldı çekmiş olduğumuz onca eziyet? İş hayatında da sürekliliği sağlamayıp yeni bakış açıları eklemezsek sizi hüsran bekliyor demektir.
Bu yazıyı haberlerde yabancı bir kuruluşun ‘’Türkiye’nin 2015 büyüme hızı % 2 olacak‘’ notuna istinaden yazdım.
Aman dikkat!
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Kasım 2014 – 69. sayısında yayınlanmıştır.
