Sosyal Medya Hesaplarımız

Cengiz Çambel

Dünyada en çok yoğurt tüketen ülkeyiz ama

Cengiz Çambel
Abone Ol:

Pazarın yüzde 80’inin merdiven altı veya kayıt dışının elinde olması da ilginç. Yüzde 20’si ise kayıtlı. Yani Danone Tikveşli, Sütaş, SEK, Yörsan, Dost, İçim, Çoban, Ateşoğlu, Pınar, Yörükoğlu gibi firmaların elinde. Tabii firma sayısının azlığı bu anlamda dikkat çekiyor.

Geçen hafta Danone Tikveşli’nin Feriye Lokantası’nda düzenlediği basın toplantısına katıldım. Yoğurt pazarı, ilgimi çeken bir sektör. Toplantıdan ilginç veriler alacağımı da düşündüm. Öyle de oldu. Zira, Danone pazarın önemli oyuncularından. Ulusal ve yerel oyuncular arasındaki rekabetten sıyrılıp pazarda iyi konumda yer alıyor.

Basın toplantısıyla ilgili konuşmalara zaten dergimin sayfaları arasında yer verdim. Ben burada farklı konulara değinmek istiyorum. Türkiye’de yıllık 30 kiloluk yoğurt tüketimiyle dünya lideriyiz. Bundan da gurur duymak gerekiyor. Zira milli yiyeceğimizi hem iyi tüketiyoruz hem de dünyaya iyi sunuyoruz. Dünyada nereye gitseniz yoğurt adıyla veya benzer ismiyle rafta ürün bulmanız mümkün. Danone’de bunun önderliğini yapıyor zaten.

Pazarın yüzde 80’inin merdiven altı veya kayıt dışının elinde olması da ilginç. Yüzde 20’si ise kayıtlı. Yani Danone Tikveşli, Sütaş, SEK, Yörsan, Dost, İçim, Çoban, Ateşoğlu, Pınar, Yörükoğlu gibi firmaların elinde. Tabii firma sayısının azlığı bu anlamda dikkat çekiyor.

Asıl dikkatimi çeken ise 2009 yılında artan süt fiyatlarına rağmen yoğurt fiyatları artmamışken şimdi fiyatlar tepe yapmış durumda. Danone Tikveşli Genel Müdürü Okay Eğdirici’ye bunun nedenini sorduğumda da aldığım cevaba şaşırdım. Bu soruya da çok mutlu olduğunu söyledi. Eğdirici, 2009 yılında yoğurt sanayicilerinin bu fiyatlarla zarar ettiğini açık yüreklilikle ifade etti. Bu düşük fiyatlar nedeniyle 2009 yılında Pazar yüzde 6 büyüyerek 1.6 milyar TL’ye ulaştı. Bu yılın ilk 5 ayında süt fiyatları devamlı düştü ama yoğurt fiyatları yükseldi. İşte bu faktörlerde pazarın yüzde 5 küçülmesine neden oldu. İnşallah artan yoğurt fiyatları, sanayiciye nefes aldırır! Rekabet ortamında zor olsa gerek.

Eğdirici, pazarın uzun vadeli ve sağlıklı büyüyeceğine inanıyor. Haksız da değil. Yatırımlar her nedense kaymaksız yoğurt pazarına yapılıyor. Meğerse çocuklar kaymaksız yoğurdu sevdiği için tüketimde bu yöne kayıyormuş. İlginç bir veride evlerin yüzde 96’sında yoğurdun bulunması. Yoğurdun önünde de bildiğim kadarıyla çay bulunuyor. Sütle ilgili birçok basın toplantısına katıldığımı hatırlarım. Biz sütü çiğ olarak tüketmiyoruz ve yiyoruz. Yani yoğurt ve peynir olarak tüketiyoruz. Bu da yoğurt ve peynir pazarına çok olumlu yansıyor.

Yoğurt pazarında ilginç gelişmelerde yaşanıyor. Üretimin üçte birine ulusal, üçte birini yerel ve diğer üçte birine de market markaları hakim.

Kısacası yüzde 20’lik pazarda büyük rekabet yaşanıyor. BİM’in Dost markasının pazardaki üstünlüğü de bilinen bir gerçek.

Sütlü ürünler pazarının son 5 yıldaki gelişimine bakıldığında pazarın her yıl ortalama yüzde 14 büyüdüğü görülüyor. Yoğurt pazarı 900 milyon TL’lik hacme ulaşmış durumda. Türkiye’de yılda 2 milyon ton yoğurt üretiliyor.

Bizi Pazar hakkında detaylı bilgilendirdiği için Danone Tikveşli’ye ve Okay Eğdirici’ye teşekkür ediyorum.

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Haziran 2010 – 16. sayısında yayınlanmıştır.

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Cengiz Çambel

Nur içinde yat Ramazan Ulu

Cengiz Çambel

Bazen kelimeler düğümleniyor, ne diyeceğimiz, konuşacağımızı bilemiyoruz. Bilgisayarımı açınca karşıma çıkan haberle yıkıldım kaldım. Gözlerim doldu, hala ümidim vardı yaşayacağından. Vücudu dirençli, hastaneden sapa sağlam çıkacaktı, bekliyordum. Hatta yanına ziyaretine de gidecektim.

Çok sevdiğim dostum, ağabeyim, bana perakende sektörünü öğreten ve sevdiren Ramazan Ulu’yu maalesef ki kaybettik. 1982-1989 yılları arasında çeşitli gazetelerin ekonomi servislerinde çalıştıktan sonra sektör büyüğüm, nur içinde yatsın Bülent Yardımcı ile birlikte Bakkal.Market Dergisi’nde çalışmaya başladık. Çeşitli sektörleri bilmeme rağmen perakende sektöründen, marketlerden, gıda sektöründen hiç bilgim ve tecrübem yoktu. Sektörü öğrenmemim tek yolu da perakende noktaları, bakkalları ve marketleri gezmem, yöneticilerinden işin püf noktalarını öğrenmeden geçiyordu.

İşyeri ofisimiz Levent’teydi. 1990’lı yıllar. Market sayısı yok denecek kadar azdı. Olanlarda çok küçük, bakkal irisiydi. Sanayi Mahallesi’ndeki Ulu Kardeşler Marketler ise pırıl pırıl parlıyordu. Marketin içi oldukça güzel, müşteri sayısı da fazlaydı. Ahşap merdivenlerden asma kata çıkarak marketin sahibiyle tanışmak istedim. Karşımda muhteşem bir insan, müthiş misafirperverliğiyle Ramazan Ulu çıktı, beni konuk etti. O günden sonra Ramazan Ulu ile çok sıkı dost olduk. Bana perakende ve gıda sektörünün en ince noktalarını öğretti. Satın alma görüşmelerinde birlikte bulunduk.

Öğleyin işyerimizde yemek çıkmazdı. O yıllarda malum, ekonominin de çok iyi olduğu söylenemezdi. Ben öğleyin sanki Ulu Kardeşleri’n bir çalışanıymış gibi markete yemek yemeğe gider, personelle birlikte yemeğe ortak olurdum.

Türkiye’de perakende sektöründe ilk kampanyayı başlatan kişilerden biri de Ramazan Ulu’ydu. Müşterilere çekilişle çeyrek altın hediye ederdi. Üretici firmaların kendilerine hediye ettikleri minik elektrikli ev aletlerini de kampanya sonucu tüketicilere sunardı. Ramazan Ulu, eski bir öğretmen. İnsanlara yaklaşımı çok iyi bilirdi. Sevecendi. İnce eleyip sık dokurdu. Sektörün birleşip bütünleşmesi için çok çabaladı. Önce İSMAR’ı kurdular, sonra da İstanbul PERDER’i. STK’larda da görev almayı çok severdi. Bu güzel kelimeleri daha uzatmak mümkün ama parmaklarım klavyeye gitmekte zorlanıyor.

Sektör, çok büyük bir değeri, ağabeyi kaybetti. Mekanın cennet olsun Ramazan Abi, nurlar içinde yat.

Devamını Oku

Cengiz Çambel

Gıda perakendecilerinde personel açığı büyüyor

Cengiz Çambel

Son günlerde alışveriş için marketleri gezerken personelden yana sıkıntı yaşandığını görüyorum. İstanbul’un en büyük zincir marketlerinden birine et almaya gittiğimizde kasap reyonunda kasabın olmadığını gördük. Şarküteri elemanı bizlere et almamız için destek verdi. Güler yüzlü bir elemandı. Yardımcı olmak için çabalayıp durdu. Ürünleri istediğimiz şekilde paketleyemedi. İstediğimiz kıvam ve kalitede etleri alamadık. Mağaza müdürüyle de konuştuğumuzda kasap açıklarının olduğunu ve bulamadıklarını öğrendim.

Kasap bulmanın gerçekten de zor olduğunu biliyorum. Bu personeli asgari ücretlerle marketlerde çalıştıramazsın. Çalıştırdığın anda marketten kaçar. Diğer ürünleri almak içinde başka bir zincir markete uğradım. Yoğurt alacaktım ama reyon bomboş. Market için yok satmanın ne kadar hatalı bir iş olduğunu gayet iyi bilirim. Yine mağaza müdürüyle konuştuğumda, “Abi sevkiyatlar daha önce haftada 3 gündü, şimdi 2 güne indirdiler. Bu nedenle rafta yoğurt yok. Hep söylüyoruz, sevkiyatı haftada 3 gün yapın diye ama inşallah gerçekleşir” dedi. Bende yandaki perakendeciye doğru ilerledim. Raftan yoğurdu alıp kasaya gittim. Kasa fiyatı ile raf fiyatı farklıydı. Tabii raf fiyatından ödemeyi yaptım. Mağaza müdürüne durumu aktarınca, “Etiket değiştirmekten bunaldık. Bu arada rafta etiketi değiştirmeyince müşteride böyle sorunlar yaşıyoruz. Son günlerde büyük oranda personel sıkıntısı yaşıyoruz. Çalışanlar bunalmış durumda. Giden gidene. Kasada işlem yapan arkadaşımızda dün işe başladı. Üstelik perakendecilik konusunda da eğitim almadı” dedi.

İşe başvuran personele büyük ümitle sarılan perakendeciler, eğitimde vermeden bu personelleri mağazaya sevk ediyorlar. Çalışan personeller çok iyi niyetli ama bu yetmiyor. Tüketiciler ve marketlerde sorunlar hat safhaya ulaşıyor.

Bu durumdan perakende yöneticilerinin de haberdar olduklarını tahmin ediyorum. Kalifiye eleman bulmak gerçekten zor. Hem cirolar hem karlılıklar yükselirken çalışanlara da yaşanabilir ücret vererek işte kalmalarını; perakendeciliği meslek olarak seçmeleri sağlamalılar. Artan asgari ücret, perakendecinin giderlerine yansıyor. Ama bu sarmaldan kurtulmak gerek. Çalışanlara asgari ücretten daha fazla maaş ödemek sorunun çözümüne bir nebze de olsa yardımcı olacaktır.

Devamını Oku

Cengiz Çambel

RCK (Rafinera Cloud Kitchen)’da hedef yurtdışına açılmak

Cengiz Çambel

Cloud Mutfak, Türkçesi bulut mutfak, aslında paylaşım ekonomisinin yarattığı bir kavram. En basit anlatımıyla fiziki restoranı olmayan eve servis hizmetleri üzerinden tüketiciye ulaşan restoranlar diyebiliyoruz. Bir ana mutfak ve bu ana mutfağa bağlı uydu mutfaklardan oluşan bir sistemden söz ediyoruz. Ana mutfakta hazırlanan yemekler, uydu mutfaklarda yapılan son dokunuşlarla tüketiciye ulaştırılıyor. Sistemde köfteci, hamburgerci, pizzacı, mantıcı, çorbacı gibi birbirinden farklı pek çok sanal restoranlar bulunabiliyor.

Bu sanal restoranlar kira, işçi gücü vb. fiziki restoran giderlerinden tasarruf ettikleri ve diğer giderleri de paylaştıkları için ciddi maliyet avantajı sunuyor. Ayrıca sadece paket servise odaklı çalıştıkları içinde daha fazla lezzet ve sunum daha odaklı çalışıyorlar. Bu da tüketici deneyimine olumlu yansıyor.

Türkiye’de bulut mutfak adı altında farklı uygulamalar var ama bu işi tam anlamıyla yapan şirket sayısı henüz çok az. Örneğin bir bölgede restoranı olmayan markalar için ortak kullanımlı mutfaklar açan oluşumlara da bulut mutfak denilebiliyor.

RCK (Rafinera Cloud Kitchen) hem yeni markalar yaratma hem de Ar-Ge tarafında bulut mutfak üzerinde çalışıyor.

Rafinera, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın ise ikinci diyet paket servis şirketi. Bu sektörde 15 yılı aşkın deneyimiyle Rafinera Cloud Kitchen’ı kuran Didem Altınbaşak Tulgan, farklı hedef kitlelere hitap eden 16 tescilli markayı elinde bulunduruyor. Temmuz ayında Credia Ventures’ten de yatırım almış durumda. Bu yatırımla ülke çapında yaygınlaşmayı ve teknolojik altyapıyı güçlendirmeyi hedefliyor.

Konseptin merkezi bir mutfak ve bu mutfağa bağlı çok sayıda uydu mutfaktan oluşuyor. RCK, bu uydu mutfaklarda oluşturduğu sanal restoranlar üzerinden tüketiciye ulaşıyor. Bu sanal restoranlarda oturma alanı, masa ve garson bulunmuyor. Sadece yemeklerin hazırlandığı paylaşımlı bir mutfak, şefler ve paketleme alanları yer alıyor. Müşterilerin yemek platformları üzerinden verdiği siparişler bu mutfaklarda hazırlanıp RCK kuryeleri aracılığı ile ev ve işyerlerine teslim ediliyor.

Uydu mutfaklar aynı anda çok sayıda RCK markasına hizmet verdiği, kuryeler ortak kullanıldığı için giderler bölünüyor ve maliyet avantajı sağlanıyor. Bu da müşterilerimize daha kaliteli yiyecekleri daha uygun fiyatla ulaştırma imkanı sunuyor. Markaları ise Nera Burger, Köfte 33, Pıtı Mantı, Mochita Cakes , Leyna Falafel, Kila Burger, Mezepoly, Kanattown, Yanda Pilav, Wrapetito, Taco Baila, Gina Bowl, Dide Pide, Botta Pizza, Tostica ve Pizza Portas.

Rafinera Cloud Kitchen’ın iş ortakları arasında Yemeksepeti, Getiryemek, Trendyolyemek ve Fuudy var. Bu platformlar üzerinden sipariş veren müşterilerine taze, lezzetli ve kaliteli ürünlerini dakikalar içerisinde ulaştırıyor.

Motorların çakmak gözünden enerji alan bu özel çantalar, teslimat süresince de yemeği ısıtmaya devam ediyor.

RCK’nın hedefi yılsonuna kadar 24 marka ile 200’ün üzerinden sanal restorana ulaşmak ve kendi satış platformunu yayına almak. İstanbul penetrasyonunu tamamladıktan sonra da yılbaşı itibariyle yurtdışına açılmayı planlıyor.

Kadın girişimcilerinde başarılarıyla gurur duyarken bayrağımızı yurtdışında da dalgalandıracak olmaları, bizleri mutlu ediyor.

Devamını Oku

Cengiz Çambel

Cengiz Çambel

POPÜLER