Sosyal Medya Hesaplarımız

Cengiz Çambel

Eski dostlardan çok şey öğrendik

Cengiz Çambel
Abone Ol:

Geçenlerde Cihan Akpınar’ın Moda’daki marketini ziyaret ettim. Moda’nın tam kalbinde, butik bir market. Personel son derece şık ve kibar. Cihan Akpınar ise kasada, kasiyerlik yapıyor. İzinde olan personelin yerine açığı kapatıyor. Akpınar’ı şarküteri, kasap, sebze-meyve reyonunda görmek bize ters gelmez. Müşteri ile kah sohbet ediyor, kah para üstü veriyor.

Gazeteciliğe 1979 yılında, perakende yayıncılığına 1989 yılında başladım. Ekonomi gazeteciğini bilmeme rağmen, perakende yayıncılığını öğrenmem kolay olmadı. Sevgili ağabeyim Bülent Yardımcı’nın bu konuda bana önemli katkı ve destekleri oldu. Asıl önemlisi ise sektörü çalışanlarından öğrendim. Vaktimin çoğunu marketlerin ofislerinde, satın alma departmanlarında geçirerek işin inceliklerini kavradım. Nasıl mal alıyorlar? Pazarlıklar nasıl gerçekleşiyor? Nelere dikkat ediyorlar gibi soruların cevaplarını hep görerek ve yaşayarak öğrendim.

İş yerimize en yakın market, Sanayi Mahallesi’ndeki Şaban ve Ramazan Ulu kardeşlerin işlettiği Ulu Kardeşler Marketleri’ydi. Stajımı Ulu Kardeşler’in yanında yaptım desem yeridir. Hem birlikte yemekler yedik hem de işin püf noktalarını öğrendim. Bu duygularımı da haberlerime aktarmayı başardım. 1993 yılında, İsmar’ın oluşumda fikirlerimi ve düşüncelerimi anlatma fırsatı doğdu. Çevrem genişledi. Cesareti ve girişimciliği Kiler Marketler ile tanıtım. Nahit, Vahit ve Ümit Kiler kardeşlerin yatırım sevdalarına ve basamakları yavaş yavaş tırmanmalarına şahitlik ettim. Benim açmaya asla ve asla cesaret edemeyeceğim, yerin 25 basamak altına ilk mağazalarını açtılar. Bu mağaza ile de büyüdüler. Geçenlerde Ümit Kiler ile Holding’te yemeğe gittiğimde o yıl yaptığım haberin çerçevelenmiş küpürünü görünce mutluluktan sarhoş oldum.

Onlarca marketçinin aynı şemsiye altında faaliyet gösterdiği oluşumdan bugün geriye çok az marketçi kaldı. Kiler kardeşler, Cemal ve Kemal Parlak kardeşler bunlardan biri. Cemal Parlak’ da hızlı büyümek için yanlış efor sarfetmedi, acele etmedi. Bugün geldiği nokta ise son derece güzel.

O yıllarda tanıdığım ve tanımaktan da büyük keyif aldığım, Akpınar Marketleri’ni işleten Cihan Akpınar ise önemli yatırımlar yaptı. Kartal’da İstanbul’un en büyük hipermarketini açtı. Açtığı marketleri satarak yoluna devam etti. Geçirdiği talihsiz kaza sonucu sektörden uzaklaştı. Ama perakende sektörüne olan aşkı O’nu Moda’da Akpınar Market’le bütünleştirdi. Akpınar ile bir kaç ay önce Üçler Market’in Üsküdar mağazasının açılışında karşılaştık. Sektörü ve bugün gelinen noktayı, rekabeti konuştuk. Anılar, hatıralar hep ortaktı.

Geçenlerde Cihan Akpınar’ın Moda’daki marketini ziyaret ettim. Moda’nın tam kalbinde, butik bir market. Personel son derece şık ve kibar. Cihan Akpınar ise kasada, kasiyerlik yapıyor. İzinde olan personelin yerine açığı kapatıyor. Akpınar’ı şarküteri, kasap, sebze-meyve reyonunda görmek bize ters gelmez. Müşteri ile kah sohbet ediyor, kah para üstü veriyor. Yaşlı bir bayan müşterinin öyle bir konuşmasına şahit oldum ki tüm okurlarında bu sözleri duymasında fayda var: ”Personeliniz son derece şık ve kibar, elbiseleri bir örnek, tıraşları yerinde. Sizleri kutluyorum.” Cihan Akpınar da müşteri memnuniyeti için ne gerekiyorsa fazlasıyla yapıldığını ifade ederek, bu güzel sözler için yaşlı bayana teşekkür etti.

Öğrenmenin yaşı yok. Bilgi dağarcığım gelişti, Akpınar’dan yeni bir şeyler daha öğrendim. Başta Cihan Akpınar olmak üzere, sektöre bu anlamda emek veren herkesi kutluyorum.

Not: Fotoğraf Ümit Kiler tarafından çekilmiştir.

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ağustos 2009 – 6. sayısında yayınlanmıştır.

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Cengiz Çambel

Gıda perakendecilerinde personel açığı büyüyor

Cengiz Çambel

Son günlerde alışveriş için marketleri gezerken personelden yana sıkıntı yaşandığını görüyorum. İstanbul’un en büyük zincir marketlerinden birine et almaya gittiğimizde kasap reyonunda kasabın olmadığını gördük. Şarküteri elemanı bizlere et almamız için destek verdi. Güler yüzlü bir elemandı. Yardımcı olmak için çabalayıp durdu. Ürünleri istediğimiz şekilde paketleyemedi. İstediğimiz kıvam ve kalitede etleri alamadık. Mağaza müdürüyle de konuştuğumuzda kasap açıklarının olduğunu ve bulamadıklarını öğrendim.

Kasap bulmanın gerçekten de zor olduğunu biliyorum. Bu personeli asgari ücretlerle marketlerde çalıştıramazsın. Çalıştırdığın anda marketten kaçar. Diğer ürünleri almak içinde başka bir zincir markete uğradım. Yoğurt alacaktım ama reyon bomboş. Market için yok satmanın ne kadar hatalı bir iş olduğunu gayet iyi bilirim. Yine mağaza müdürüyle konuştuğumda, “Abi sevkiyatlar daha önce haftada 3 gündü, şimdi 2 güne indirdiler. Bu nedenle rafta yoğurt yok. Hep söylüyoruz, sevkiyatı haftada 3 gün yapın diye ama inşallah gerçekleşir” dedi. Bende yandaki perakendeciye doğru ilerledim. Raftan yoğurdu alıp kasaya gittim. Kasa fiyatı ile raf fiyatı farklıydı. Tabii raf fiyatından ödemeyi yaptım. Mağaza müdürüne durumu aktarınca, “Etiket değiştirmekten bunaldık. Bu arada rafta etiketi değiştirmeyince müşteride böyle sorunlar yaşıyoruz. Son günlerde büyük oranda personel sıkıntısı yaşıyoruz. Çalışanlar bunalmış durumda. Giden gidene. Kasada işlem yapan arkadaşımızda dün işe başladı. Üstelik perakendecilik konusunda da eğitim almadı” dedi.

İşe başvuran personele büyük ümitle sarılan perakendeciler, eğitimde vermeden bu personelleri mağazaya sevk ediyorlar. Çalışan personeller çok iyi niyetli ama bu yetmiyor. Tüketiciler ve marketlerde sorunlar hat safhaya ulaşıyor.

Bu durumdan perakende yöneticilerinin de haberdar olduklarını tahmin ediyorum. Kalifiye eleman bulmak gerçekten zor. Hem cirolar hem karlılıklar yükselirken çalışanlara da yaşanabilir ücret vererek işte kalmalarını; perakendeciliği meslek olarak seçmeleri sağlamalılar. Artan asgari ücret, perakendecinin giderlerine yansıyor. Ama bu sarmaldan kurtulmak gerek. Çalışanlara asgari ücretten daha fazla maaş ödemek sorunun çözümüne bir nebze de olsa yardımcı olacaktır.

Devamını Oku

Cengiz Çambel

RCK (Rafinera Cloud Kitchen)’da hedef yurtdışına açılmak

Cengiz Çambel

Cloud Mutfak, Türkçesi bulut mutfak, aslında paylaşım ekonomisinin yarattığı bir kavram. En basit anlatımıyla fiziki restoranı olmayan eve servis hizmetleri üzerinden tüketiciye ulaşan restoranlar diyebiliyoruz. Bir ana mutfak ve bu ana mutfağa bağlı uydu mutfaklardan oluşan bir sistemden söz ediyoruz. Ana mutfakta hazırlanan yemekler, uydu mutfaklarda yapılan son dokunuşlarla tüketiciye ulaştırılıyor. Sistemde köfteci, hamburgerci, pizzacı, mantıcı, çorbacı gibi birbirinden farklı pek çok sanal restoranlar bulunabiliyor.

Bu sanal restoranlar kira, işçi gücü vb. fiziki restoran giderlerinden tasarruf ettikleri ve diğer giderleri de paylaştıkları için ciddi maliyet avantajı sunuyor. Ayrıca sadece paket servise odaklı çalıştıkları içinde daha fazla lezzet ve sunum daha odaklı çalışıyorlar. Bu da tüketici deneyimine olumlu yansıyor.

Türkiye’de bulut mutfak adı altında farklı uygulamalar var ama bu işi tam anlamıyla yapan şirket sayısı henüz çok az. Örneğin bir bölgede restoranı olmayan markalar için ortak kullanımlı mutfaklar açan oluşumlara da bulut mutfak denilebiliyor.

RCK (Rafinera Cloud Kitchen) hem yeni markalar yaratma hem de Ar-Ge tarafında bulut mutfak üzerinde çalışıyor.

Rafinera, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın ise ikinci diyet paket servis şirketi. Bu sektörde 15 yılı aşkın deneyimiyle Rafinera Cloud Kitchen’ı kuran Didem Altınbaşak Tulgan, farklı hedef kitlelere hitap eden 16 tescilli markayı elinde bulunduruyor. Temmuz ayında Credia Ventures’ten de yatırım almış durumda. Bu yatırımla ülke çapında yaygınlaşmayı ve teknolojik altyapıyı güçlendirmeyi hedefliyor.

Konseptin merkezi bir mutfak ve bu mutfağa bağlı çok sayıda uydu mutfaktan oluşuyor. RCK, bu uydu mutfaklarda oluşturduğu sanal restoranlar üzerinden tüketiciye ulaşıyor. Bu sanal restoranlarda oturma alanı, masa ve garson bulunmuyor. Sadece yemeklerin hazırlandığı paylaşımlı bir mutfak, şefler ve paketleme alanları yer alıyor. Müşterilerin yemek platformları üzerinden verdiği siparişler bu mutfaklarda hazırlanıp RCK kuryeleri aracılığı ile ev ve işyerlerine teslim ediliyor.

Uydu mutfaklar aynı anda çok sayıda RCK markasına hizmet verdiği, kuryeler ortak kullanıldığı için giderler bölünüyor ve maliyet avantajı sağlanıyor. Bu da müşterilerimize daha kaliteli yiyecekleri daha uygun fiyatla ulaştırma imkanı sunuyor. Markaları ise Nera Burger, Köfte 33, Pıtı Mantı, Mochita Cakes , Leyna Falafel, Kila Burger, Mezepoly, Kanattown, Yanda Pilav, Wrapetito, Taco Baila, Gina Bowl, Dide Pide, Botta Pizza, Tostica ve Pizza Portas.

Rafinera Cloud Kitchen’ın iş ortakları arasında Yemeksepeti, Getiryemek, Trendyolyemek ve Fuudy var. Bu platformlar üzerinden sipariş veren müşterilerine taze, lezzetli ve kaliteli ürünlerini dakikalar içerisinde ulaştırıyor.

Motorların çakmak gözünden enerji alan bu özel çantalar, teslimat süresince de yemeği ısıtmaya devam ediyor.

RCK’nın hedefi yılsonuna kadar 24 marka ile 200’ün üzerinden sanal restorana ulaşmak ve kendi satış platformunu yayına almak. İstanbul penetrasyonunu tamamladıktan sonra da yılbaşı itibariyle yurtdışına açılmayı planlıyor.

Kadın girişimcilerinde başarılarıyla gurur duyarken bayrağımızı yurtdışında da dalgalandıracak olmaları, bizleri mutlu ediyor.

Devamını Oku

Cengiz Çambel

Üretici firmalara çağrım var!

Cengiz Çambel

Almanya’da yaşayan ve gıda sektöründe faaliyet gösteren Türk perakendecileri ve gıda üreticisi firmaları yakından izliyorum. Bu konuda bana Almanya’da danışmanlık yapan Volkan Aydın ve Oğuz Evler büyük destek veriyorlar. Grupları sayesinde Avrupa pazarında neler olup bittiğini yakından izliyorum. Geçtiğimiz günlerde sevgili Volkan Aydın, WhatsApp’me çok güzel görseller ve mesaj iletmiş. Mesajı ve görselleri görünce bayıldım. Bende bu konuda bir şeyler yazmalıyım diye düşündüm. Volkan Aydın, Avrupa’daki etnik marketler için üretim yapan tüm gıda üreticilerine de bu mesajı göndermiş. Orada da bu çalışmaların yapılması çok değerli olacaktır. Volkan Aydın’ın mesajı şöyle:

Gıda markası olarak ülke turizmine katkısınız olsun. Türk gıda markalarının da Nutella örneğinde olduğu gibi benzeri çalışmalar yapması çok faydalı olacaktır. Özellikle Avrupa’da doğmuş markalarımız öncülük yapabilir. Nutella’nın sınırlı ürün serisi, İtalya’da yer alan simge yapılarını öne çıkarıyor.

Yeni kampanya, Ti Amo Italia veya ‘Seni Seviyorum İtalya’ sloganıyla, ülkenin turizm kurulu (ENIT) ile Nutella’nın sahipleri olan Ferrero arasındaki bir işbirliği kapsamında geliştirildi.

Ayrıca paketlerde yer alan QR kodlar ile ambalajlardaki görsellerin yer aldığı bölgeleri sanal ortamda keşfetmek mümkün.

Çalışma bu kadar basit. Ürünlerin ambalajlarının üzerine Türkiye’nin turizm bölgelerinin görsellerini koymak yeterli olacaktır. Avrupa’ya ihracat yapan firmalar için de bu çalışmalar daha mutluluk verici olacaktır. Belki Turizm Bakanlığı’mızda bu konuda destekler verip elini cebine atabilir. Raflarda Türkiye’nin turistik bölgelerini gösteren ambalajlı ürünleri görmek bizleri ne kadar mutlu edecektir.

Ne dersiniz, sizce de güzel olmaz mı?

Devamını Oku

Cengiz Çambel

Cengiz Çambel

POPÜLER