Firmalardan
CarrefourSA’dan “Kent Tarımı” Seferberliği
Türkiye’de 46 ilde 900’den fazla mağazası, 11 binden fazla çalışanı ve 14 deposuyla müşterilerine doğru ürünü, doğru üreticiden doğru fiyata ulaştıran CarrefourSA, yerel üretici ve sürdürülebilir tarım için hayata geçirdiği çalışmalarını “Kent Tarımı” projesi çatısı altında birleştirdiğini açıkladı.
Kent Tarımı Projesi’ne ilk olarak İstanbul’da bulunan Göçbeyli, Kızılcaali, Kadıllı ve Aydos’ta 310 dönümlük tarım arazilerindeki ürünlerin alımıyla başladıklarını söyleyen CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu, “Kendi sektörümüzde ‘ilk’lere imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Sürdürülebilirlik vizyonumuzla uzun zamandır tarım ekonomisi ve yerli üreticiye desteklerimizi sürdürüyoruz. Şimdi bu çalışmalarımızı bir adım öteye taşıdık ve Kent Tarımı çatısı altında birleştirerek, önemli bir seferberlik başlattık. ‘Şehirde Üretiyoruz; Taze ve Güvenli Tüketiyoruz’ sloganıyla başlattığımız projemiz İstanbul’un ardından Ankara’da ve İzmir’de de büyüyecek. Sadece sebze değil bakliyat ürünlerinde de bölgenin özelliği ve toprak yapısına uygun kent tarımını destekleyeceğiz. Şu an yeşillik grubunda Kent Tarımı üretimi, İstanbul mağazalarımızdaki toplam satışlarımızın yüzde 5’ini karşılıyor. Mevcut ve potansiyel üreticilerle 1 yıl içinde hedefimiz bu oranı yüzde 50’ye çıkarmak” dedi.
Göçbeyli Köyü’nde çiftçileri ziyaret eden ve projenin detaylarını aktaran Kartallıoğlu, 2050 öngörüsüne göre dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 105 milyona ulaşmasıyla birlikte dünyada bozulan üretim ve tüketim dengesinin daha ciddi boyutlara ulaşacağını söylerken, “Gıda talebine dayalı üretim 2050 yılına geldiğimizde %65, gıda üretimi için ihtiyaç duyulan su tüketimi ise %15 artacak. Bu rakamlar, gıdanın ve suyun sürdürülebilirliğini her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Bu kapsamda gıdanın temeli olan tarımsal üretimlerin sürdürülebilirliği için hayata geçirdiğimiz Kent Tarımı Projesi, her gün raflarımıza gelen ve müşterilerimizin sofrasına ulaşan gıdanın taze, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir olması amacımızdaki kararlılığımızı ortaya koyuyor” dedi.
“CarrefourSA olarak, her gün yüzbinlerce müşterimizi mağazalarımızda ağırlıyoruz. Bu yüzden raflarımıza taşıdığımız her ürünün ‘doğru’ olması önceliğimiz. Kent Tarımı’nda da bu hedef doğrultusunda ilerliyoruz” diyen Kartallıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu projemizle kentin etrafında bulunan tarım alanlarında sürdürülebilir üretim hedefliyoruz. Bu model, tüketici için de üretici için de fırsatlar barındırıyor. Mesafelerin kısalmasıyla lojistik ve akaryakıt başta olmak üzere gıda fiyatlarına yansıyan birçok maliyet kaleminden de tasarruf edeceğiz. Bu tasarruf elbette raflara da yansıyacak. Bu ürünlerin raf fiyatlarında yüzde 20 civarında bir tasarruf öngörüyoruz.”
“Ekonomik kayıpların önüne geçiyoruz”
Kent Tarımı’nın aynı zamanda tarımın ve dünyanın sürdürülebilirliğine katkılarından da bahseden Kartallıoğlu, “Kent Tarımı projesi ile İstanbul’un içinde 30 km uzaklıkta yer alan köylerde tarım yapan çiftçilerimizle garantili alım anlaşmaları yapmaya başladık. Kent Tarımı kapsamında çiftçilerimizin üretim süreçlerini kontrol ediyor, planlı ve sürekli bir şekilde üretim yapılmasını ve hasadın gerçekleşmesini sağlıyoruz. Depolarımıza ve mağazalarımıza yakın olan tarım alanlarından alım yapıldığı için lojistik, depoda bekleme süresi, soğutma, işleme ve paketleme gibi konularda tasarruf sağlıyoruz. Ekonomik kayıpların önüne geçerken tüm süreçleri kontrol ederek karbon ayak izimizi azaltıyoruz. 4 aylık hesaplamalarımıza göre 19 ton CO2e azaltımdan söz edebiliriz. Bunun yanı sıra biyoçeşitliliğin artması, bilinçli tarımla birlikte doğru gübre ve su kullanımı da bu projenin dünyaya faydaları. Ancak daha önemlisi bu projemiz, uzun dönemdir sürdürdüğümüz gıda atığı yönetiminin en somut kanıtı. ‘Yerinde Üretim Yerinde Tüketim’ vizyonuyla bu projemizde gıdanın tazeliğini korurken, planlı üretim ve satış süreçleri ile de ihtiyaç fazlası üretimin önüne geçerek, gıda kaybını azaltacağız. Tedarik zincirini kısaltarak, limitli kaynakların yönetimini kontrol edecek, ekonomik kayıpların önüne geçeceğiz. Kent Tarımı ile mevsimsel üretime göre ürün ekimlerinin yapılmasını sağlayarak bölgedeki biyoçeşitliliğin korunmasını ve artmasını destekleyeceğiz.” dedi.
‘Yerin Üretim Yerinde Tüketim’ modelini destekleyecek
Kartallıoğlu, “2023 yılında 100 çiftçi ile kent tarımını desteklemeye başladık. Önümüzdeki süreçte daha fazla çiftçi ile çalışarak bu sayının artmasını sağlayacağız. Toplamda 310 dönümde sezon üretimi kapsamında kara lahana, pazı, fındık turp, tere, dere otu, maydanoz, kıvırcık ekimleri yapılıyor. Bu ürünler 24 saatte raflara taşınıyor ve raftaki ömür süresi de uzak lokasyondan gelen ürüne göre 2 gün daha fazla oluyor. Bu aynı zamanda ürünün buzdolabında da daha uzun süreli kalması demek. Bu alanlarda yapılan üretimler ise talebe, ekim alanına ve mevsimsel şartlara göre değişim gösterecek. Hedefimiz farklı illerde kent tarımı projemizi yaygınlaştırarak yerinde üretim yerinde tüketim modelini desteklemek.” ifadelerini kullandı.
Kent Tarımı projesi, aynı zamanda kentin içinde yer alan kırsal bölgelerde ekonomik kalkınma ve istihdam sağlanması için de önemli bir rol oynuyor. Kartallıoğlu, “CarrefourSA olarak çiftçiye alım garantisi veriyor, satış noktası sunuyoruz. Böylelikle yerli üreticiyi destekleyerek gönül rahatlığıyla tarımsal üretimine devam etmesini sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Firmalardan
Gökçelik, müşteri deneyimini yeniden tanımlıyor
Türkiye’nin önde gelen raf ve depo sistemleri üreticilerinden Gökçelik, dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım atarak Türkiye’nin ilk Yapay Zekâ (AI) destekli SAP Sales Cloud V2 projesini başarıyla devreye aldı. NTT DATA iş birliğiyle gerçekleştirilen proje, satış ve müşteri ilişkileri yönetiminde yapay zekâ gücünü merkeze alarak sektörde bir ilke imza attı. Yeni sistemle birlikte Gökçelik, müşteri ilişkilerini daha etkin yöneten, satış ve hizmet süreçlerini uçtan uca dijitalleştiren bütünleşik bir yapıya kavuştu. Yapay zeka destekli altyapı, satış, hizmet ve müşteri etkileşimlerini tek bir platformda toplayarak veriye dayalı karar alma gücünü ve operasyonel verimliliği en üst seviyeye taşıdı. Gökçelik’in dijitalleşme stratejisinin merkezinde yer alan bu proje, SAP Sales Cloud V2 sisteminin devreye alınmasıyla birlikte satış ekiplerinin performans takibi, teklif ve sipariş yönetimi ile müşteri memnuniyeti süreçlerinde yapay zekâ algoritmalarının gücünü kullanmaya başladı. Bu sayede müşteri davranışları daha öngörülebilir hale gelirken, Gökçelik veri temelli içgörülerle daha hızlı, isabetli ve stratejik kararlar alabiliyor.
“Bu proje kültürel bir dönüşüm”
Ekonomim’den Esra Özarfat’a konuşan Gökçelik Yönetim Kurulu Üyesi Burak Aras, dijital dönüşüm projelerinin kurum genelinde yarattığı etkiye değinerek, “Teknoloji yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Bu proje, yalnızca bir yazılım geçişi değil; kurumsal kültürümüzün dijitalleşmesinde önemli bir dönüm noktası. Hedefimiz, sürdürülebilir büyüme için verimlilik, izlenebilirlik ve müşteri memnuniyetinde sürekli gelişim sağlamak” dedi.
Firmalardan
Togo, Beta Ayakkabı ile birlikte büyüyecek
2017’de yönetim değişimiyle birlikte Togo; teknolojiyle güçlenen, veriye dayalı kararlar alan ve müşteri deneyimiyle büyüyen bir yapıya dönüştü. Markalaşma ve vizyoner büyüme yolculuğunda önemli bir adım atan Togo, sürdürülebilir perakende, marka ekosisteminde devamlılık ve yerli markanın yeniden canlanmasında katkı sağlamak anlayışıyla konkordato süreci sonrasında Beta Ayakkabı’nın marka haklarını 2020 yılı itibariyle alarak yerli markalar arasında stratejik bir yatırıma imza attı.
Bu yatırım ile Togo, Türkiye ayakkabı ve moda perakendesinde ölçek ekonomisini büyütmeyi, yerli markaların rekabet gücünü artırmayı ve üretim-tasarım entegrasyonunu güçlendirmeyi hedefliyor.
Bu durum ile Togo, Türkiye ayakkabı ve moda perakendesinde ölçek ekonomisini büyütmeyi, yerli markaların rekabet gücünü artırmayı ve üretim-tasarım entegrasyonunu güçlendirmeyi daha da hedefliyor.
Togo CEO’su Ahmet Akkuş, markanın yenilenme felsefesini şöyle anlatıyor; “Togo bizim için sadece bir marka değil; geçmişle gelecek arasında bir köprü. 1937’den gelen bu mirası, bugünün tasarım diliyle ve teknolojisiyle yeniden anlatıyoruz. Hedefimiz, Türkiye’de ve dünyada ‘erişilebilir lüks’ kavramını Togo’nun dokunuşuyla tanımlamak.”
Togo, global trendleri birebir almak yerine Türkiye’nin kültürel kodlarını dikkate alıyor.
Renk, form ve malzeme seçimlerinde yerel hislerle global çizgileri birleştiriyor. Bu yaklaşım, Togo’yu hem zamansız hem de yenilikçi kılıyor. Mağazalarda ve dijital platformlarda hedef, samimi, konforlu ve kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunmak.
E-ticaret ve fiziksel mağaza deneyimini birlikte yürüttüklerini söylen Akkuş; “Müşteri kanalı değil, deneyimi seçiyor. O nedenle metriklerimizi de birleşik okuyoruz: tek envanter görünürlüğü, tek fiyat politikası, tek sadakat puanı ve çapraz iade/değişim. E-ticarette hız, bulunurluk ve kolay iade öne çıkarken; mağazada danışmanlık ve anında teslimat fark yaratıyor. “Araştır-çevrimiçi, satın al-mağazada” ve tersi akışları destekleyen mimarimiz sayesinde kanallar artık rekabet etmiyor; birbirini besliyor. Ekiplerimizin rolü de dönüşüyor: ürün anlatıcısı ve stil danışmanı yaklaşımıyla, kanallar arasında müşterinin yanında yürüyen bir yapıyı benimsiyoruz” dedi.
Togo CEO’su Ahmet Akkuş, “Togo olarak 1937’den bu yana Türk ayakkabı sektörünün en köklü temsilcilerinden biriyiz. Zamanında herhangi bir bağımız bulunmayan Beta Ayakkabı’nın konkordato sürecine girmesinden sonra markayı yaşatmak, korumak ve büyütmek adına çeşitli yatırımlarla bünyemize katarak hem üretim kapasitemizi hem de perakende ağımızı büyüttük, büyütüyoruz. Bu yatırım, sadece markanın korunması, yaşatılması ve perakendenin sürdürülebilir geleceğine atılmış bir adımdır. Özellikle son 5 yıldır bu arzu ile hareket ediyoruz. Amacımız, Türkiye’den doğan markaların gücünü birleştirerek uluslararası rekabet gücünü artırmaktır Togo’nun hikâyesi geçmişe saygı, bugüne ilham, geleceğe yatırım hikâyesidir.” dedi.
Togo, 2025 yılında online satışlarını %55, toplam satışlarını ise %36 oranında artırdı.
2026 itibarıyla Rize, Osmaniye, Niğde ve Van mağazalarının açılışıyla 18 şehirde faaliyet gösterecek marka, üç yıl içinde 40 mağaza hedefine ulaşmayı planlıyor. Yeni dönemde Anadolu’daki potansiyel şehirlerde açılacak mağazalarla Togo’nun büyüme hikâyesi mağaza yatırımlarındaki %30 artış ile devam edecek.
Firmalardan
Karnaval, Türkiye podcast pazarının büyümesine liderlik ediyor
Küresel dijital ses pazarı son yıllarda hızla büyürken, Türkiye yüzde 215,1’lik oranla dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu. Bu büyümenin en dinamik alanlarından biri ise podcast sektörü.
Türkiye’de podcast dinleme süresi günlük 45 dakikaya ulaştı. Podcast Index verilerine göre Türkiye’de 2025 itibariyle 20 binin üzerinde Türkçe podcast kanalı ve 400 binin üzerinde Türkçe podcast bölümü dinleyicilerle buluşuyor. Podcast dinleyici sayısı yalnızca 2024 yılında yüzde 26 arttı. Listen Notes verileri ile Podcast, Türkçe’yi dünyada en çok içerik üretilen 15. dil konumuna yükseltti. Radyo yayıncılığındaki köklü deneyimini dijital ses yayıncılığına taşıyan Karnaval, bu yükselişin en önemli aktörlerinden biri. Podcast, yalnızca bir eğlence biçimi değil; bilgiye erişimin, topluluk oluşturmanın ve markalarla bağ kurmanın güçlü bir dijital mecrasına dönüştü. Bu büyümenin merkezinde yer alan Karnaval, 2025 vizyonu doğrultusunda dinleyicilerini; içerik üreticilerini destekleyen ve markalara yenilikçi ses çözümleri sunan stratejisiyle Türkiye podcast pazarının büyümesine yön veriyor.
Radyoda yayıncılığındaki kalitemizi podcaste taşıyoruz
Türkiye’nin en kapsamlı podcast ağı olma hedefiyle yola çıktıklarını belirten Karnaval COO Ali Şahinbaş, “Radyo yayıncılığındaki güçlü mirasımızı ve geniş dijital erişim altyapımızı podcast alanında aynı kalite ve erişilebilirlikle sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bu doğrultuda üreticiyle dinleyiciyi buluştururken ihtiyaçları gözetiyor, en uygun çözümleri hayata geçiriyoruz. Aralarında Yedik-İçtik (Deniz Alphan ve Hülya Ekşigil) – Bildiğin Kadarıyla (Erman Arıcasoy – Caner Dağlı), Anlatamadım (Ayşe Balıbey – Cem İşçiler) – Diyar Diyar Piksel (Canberk Balcı) gibi dikkat çekici projelerin yer aldığı 12 yeni orijinal podcastimizi yayın ağımıza ekledik. İç veya dış yapım fark etmeksizin ses reklamcılığındaki tecrübemiz sayesinde üreticileri doğru markalarla eşleştiriyor, geniş içerik havuzumuzla markaların hikâyesini en etkili şekilde anlatacak ve dinleyicilerle güçlü bir bağ kuracak podcastlerle buluşturuyoruz. 17 ayrı podcast başlığıyla 300’ün üzerinde podcast içeriklerimizi 2026 yılında da geliştirmeye ve yeni projeler eklemeye devam edeceğiz” dedi.
Gençler arasında en güçlü dijital mecra
Araştırmalar, podcast’in günlük yaşamın bir parçası olduğunu, dinleyici davranışlarında kalıcı bir yer edindiğini gösteriyor. Podcastler özellikle yürüyüşte (%29), çalışırken (%12), oyun oynarken (%8), toplu taşımada (%8) ve temizlik yaparken (%7) bizimle geliyor. Her üç dinleyiciden biri her gün, en az bir bölüm dinliyor. Gençlerde podcast tüketimi oldukça yoğun. Buna göre 12-34 yaş grubunun yüzde 66’sı son bir ayda en az bir bölüm podcast dinlediğini belirtiyor. Bu veriler, podcast’in özellikle gençler arasında en güçlü dijital içerik kanallarından biri haline geldiğini ortaya koyuyor.
Podcast, niş değil artık ana akım bir mecra haline geldi. Podcast pazarı ise, yalnızca dinleyici davranışları açısından değil markalar için de güçlü bir fırsat alanı oluşturuyor. Araştırmalar, podcast reklamlarının yüksek dönüşüm oranlarını ortaya koyuyor. Dinleyicilerin yüzde 78’i yayında duyduğu ürünleri araştırıyor, yüzde 57’si de o ürünü gerçekten satın alıyor. Bu tablo, podcast’in pazarlama, eğitim, topluluk oluşturma ve marka bilinirliği için artık vazgeçilmez bir mecra haline geldiğini gösteriyor.
