Firmalardan
Taze Gıdada Sıcaklık Zaman Etiketlerini kullanmanız için 5 neden
Sedef Yeni Nesil A.Ş.; et, süt, deniz ürünleri, sandviç ve salata gibi taze paketli ürünlerde Sıcaklık Zaman Etiketleri kullanmanın karlılığı artırdığını söylüyor.
Sektörünün öncü şirketlerinden biri olan Sedef Yeni Nesil A.Ş.; et, süt, deniz ürünleri, sandviç ve salata gibi taze paketli ürünlerde Sıcaklık Zaman Etiketleri kullanmanın karlılığı artırdığını söylüyor. Köklü şirketin 2. kuşak yöneticilerinden Satış ve Pazarlama Direktörü Ahu Sedef Demir, tarım ve gıda alanında son araştırmalara ve gündeme değinerek, dünya devi şirketlerin neden Sıcaklık Zaman etiketlerini tercih ettiğini anlattı;
1- Karlılığı Artırır
Sedef Yeni Nesil AŞ. Satış ve Pazarlama Direktörü Ahu Sedef Demir, et, deniz ve süt ürünleri, sandviç ve salata gibi taze paketli ürünlerin üretiminden tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçte, sıcaklık değişimlerinin öneminden bahsediyor ve “üretici, bayi, market ve bakkal zincirinde yer alan aktarma noktalarında Termal Örtüler ile korunmayan ve soğutulmayan birçok bölüm var. Bunun yanı sıra şehir içi-mikro dağıtımlarda frigorifikler, ‘dur-kalk’ nedeni ile tam performansla çalışamıyor. Bu nedenle gerekli sevkiyat sıcaklıkları sağlanamıyor. Ürünleri korumak için ek önlemler de her zaman yeterince sağlanamıyor. Klima ile Soğutma Sistemlerine başvurulduğunda ise ek bir maliyet doğduğu gibi karbon ayak izi de artıyor” diyor. Önemli bir maliyet unsuru olan atıklar da bu yolla azaltılıyor… Örneğin; taze ve işlenmiş et ürünlerinde, raf ömrüne katkıda bulunan ambalaj sistemleri sayesinde azaltılan atık miktarı, perakendeci için maliyetleri düşürmek anlamına geliyor.
2- Tüketici Gözünde İtibarınızı Güvence Altına Alır
Gıda alanında marka olmak, saygınlık kazanmak, oldukça özen gerektiren, uzun bir süreçtir. Böylesine zor bir işi başarmışken, bir tek müşterinin zehirlenme ihtimali bile, hiçbir şirketin almak istemeyeceği ciddi bir risktir. Zehirlenme ya da en azından bozuk ürünle karşılaşma gibi riskler düşünüldüğünde, soğuk zincirini takip etmek amacı ile depo ve frigorifik araçlar uzaktan izlenmektedir. Bozulabilir ürün tedarik sistemleri içerisinde olmazsa olmaz uygulamalar arasında olan Uzaktan Takip Sistemleri de ortam sıcaklığını izlemek anlamına gelmektedir. Bu sistemler; frigorifik araç veya deponun geçmiş sıcaklık kayıtlarının ortalaması üzerinden genel bir değerlendirme yapılabilmesine olanak verirken, güvenlik önlemi ve yasal zorunlulukları yerine getirecek olan kayıtların tutulmasına yönelik olarak da önemli bir çözüm sunmaktadırlar. Fakat halen ürünün kendisi ve ortamın dinamik değerleri hakkında net bir bilgi yoktur ve ürüne odaklanan, onunla hareket eden aktif bir mekanizma olmadığı müddetçe riskler devam etmektedir.
3- Dondurulmuş Ürün Yerine Taze Ürün, Rakiplere Karşı Avantaj Sağlar
İşe tüketici açısından bakmakta fayda var. Sonuçta tüm bu üretim ve maliyet hesapları, hep tüketici tarafından tercih edilmek için yapılıyor. Kullanıcılar ise doğal gıda taleplerine en uygun ürünlere yöneliyor. Dolayısıyla eğilim, dondurulmuş gıda yerine en uzun süre tazeliğini koruyacak, sağlıklı gıdalardan ve ambalajlardan yana…
Bu amaçla kullanılan en verimli yöntemlerden biri de Oksijen emiciler. Ambalaj içerisine yerleştirilen Oksijen Emiciler, ambalajın kapatılmasını takiben ambalaj içerisinde çeşitli sebeplerden ötürü arta kalan oksijeni hızla emer. Böylece paketlemeyi takip eden 24 saat içerisinde oksijen miktarını %0,01’e indirilebilmektedir.
4- Üretici İçin Coğrafyayı Genişletir
Akıllı ve Aktif Paketleme Sistemleri, üretici açısından ürünlerini daha geniş bir coğrafyaya sunabilme şansı sunuyor. Mesafelerin uzunluğundan kaynaklanan bozulma riskleri en düşük seviyelere çekilebiliyor. Bu Oksijen Emiciler gibi Aktif Ambalajlama sistemleri kullanılması ile mümkün kılınıyor. Bu şekilde doğal yollarla raf ömürleri 2-3 katına çıkartılabiliyor.
5- Enerji ve Gıda Tasarrufunun Yanı Sıra Karbon Ayak İzini de Azaltır
Taze ve işlenmiş et ürünlerinde, raf ömrüne katkıda bulunan ambalaj sistemleri, gıda tüketiminin neden olduğu çevre maliyetlerini azaltmaya da yardımcı oluyor. Buna enerji tasarrufu ve karbon ayak izini azaltması da eklendiğinde, hem şirketlerin hem de dünyanın sürdürülebilirliğini koruma sorumluluğunu üzerinde taşıyan tepe yöneticilerin tercihi; daima akıllı etiketler ve yeni nesil ambalajlama sistemlerinden yana oluyor.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.