Sosyal Medya Hesaplarımız

Genel Haberler

Perakendeciler, gıda arzının güvenliğini değerlendirdi

Editör
Abone Ol:

Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) tarafından düzenlenen 8. Ortak Gelişim Kongresi 11 Ekim 2022 Salı günü Wyndham Grand Levent Istanbul’da ve eş zamanlı olarak Digital Netwok Alkaş platformunda online olarak gerçekleştirildi. Gıda sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren etkinlik, kongre içeriği ve verilen mesajlarla sektörün gündemini ele aldı.

Kongrenin açılış konuşmasını yapan GPD Yönetim Kurulu Başkanı Galip Aykaç, derneğin kuruluş amaçlarından birinin gıda, yiyecek içecek ve temel ihtiyaç maddeleri harcamalarının ana adresi olan gıda perakendeciliğinin kurumsallaşması, kayıt altına alınması, modernleşmesi ve gelişmesi için gerekli çalışmaları gerçekleştirmek olduğunu vurgulayarak, bu gelişimi gerçekleştirme doğrultusunda dernek üyelerinin, sektörün, paydaşların sorunlarını ve çözüm önerilerini, tüketicinin de çıkarlarını koruyarak en üst makamlara taşımaya devam edildiğini ifade etti.

Gıda, yiyecek içecek ve temel ihtiyaç maddeleri harcamalarının, hane halkı tüketim harcamalarının %50’sinden fazlasını oluşturduğuna dikkat çeken Aykaç, gıda arzının önemine dair bazı istatistikleri paylaştı. Dünya Gıda Programı ve Gıda ve Tarım Örgütü raporlarına göre 2022’de dünyada 828 milyon kişinin yatağa aç girdiğini ve bunlar arasında akut açlık sıkıntısı çeken kişi adedinin 2019’dan bu yana 135 milyondan 345 milyona yükseldiğini belirten Aykaç, bu manzaraya karşılık dünyada her yıl 1,3 milyar, Türkiye’de ortalama 26 milyon ton gıdanın israf edildiğinin altını çizdi. Dünya genelinde israf edilen bu gıdaların yıllık değerinin 1 trilyon dolar olarak hesap edildiğini ifade eden Aykaç, ülkemizde günde üretilen 121 milyon ekmeğin 12 milyonunun israf edildiğini sözlerine ekledi.

Ülkeler arası siyasi ilişkiler, doğal kaynakların mevcut durumu, iklim değişikliği, halk sağlığını tehdit eden tehlikeler, demografik yapılardaki değişimler, enerji ve hammaddede yaşanan sıkıntılar neticesinde tüm sektörlerdeki üretim maliyetlerinde global anlamda hissedilen enflasyonist duruma değinen Aykaç; “Bunlara bağlı olarak artan maliyetler de gıda arzını etkileyen sıkıntıların başında geliyor. Biz perakendeciler olarak, tüketicimize ihtiyaçlarını maksimum seviyede karşılamak üzere kaliteli, hesaplı, güvenilir ürün ve hizmet sunarak, üretim ile tüketici arasındaki köprü vazifesini görüyoruz. Bu vazifemizi gerçekleştirirken de, tedarik zincirimizden gelen fiyat dalgalanmalarını tüketicimize en az düzeyde yansıtmak için kendi kaynaklarımızı da zorluyoruz. Ölçeğimizi de kullanarak sağladığımız fiyat avantajıyla da son fiyatlarımızı dengelemeye çalışıyoruz. Ana hammaddelerinin çoğunu yurt dışından alan, dolayısıyla maliyetleri farklı etmenlere de bağlı olan bir ülke doğal olarak bunlarla karşı karşıya kalacaktır. Bizler maliyet artışlarını özellikle pandemi döneminde baskılaya baskılaya bugüne geldik.” dedi.

Gıda arzı sisteminin, tarımsal ve hayvansal üretim ile sanayi üretiminden başlayan, taşıma, depolama, perakende ve tüketime kadar uzanan kompleks ve birbiriyle direkt etkileşimli çok büyük bir ekosistem olduğuna dikkat çeken Aykaç, gıda arzında güvenliğin sağlanması için tüm bu aşamalarda doğru ve verimli uygulamaların geliştirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğine inandıklarını dile getirdi.

Perakendecilerin tedarik zincirindeki en son halka olduğunu hatırlatan Aykaç; “Fiyatların hareketinden daha önemli bir konu gıda arzında yaşanabilecek olası bir daralmadır. Piyasa ekonomisinin temel kuralı; fiyatların arz – talep ilişkisine göre belirlenmesidir. Bu denge ne kadar güvenilir olursa doğal olarak tüketiciye yansıyan fiyatlar da istikrarlı bir biçimde optimumda kalabilecektir.” dedi.

Temel ürünlerde “kendi kendine yetebilen” ve “dışa bağımlı olmayan” ülkelerin önemli bir avantaja sahip olduğunu belirten Aykaç, “Bizler ülkemizin de gıda arzı güvenliği açısından kendi kendine yeten bir ülke olabileceğimize inanıyoruz. Bu bağlamda ihtiyaçlarımızın belirlenmesi ve bunların giderilmesine yönelik politikaların oluşturulması, aksiyonların alınması hayati önem taşıyor.” dedi.

Üreticinin ve üretimin önemine değinen Aykaç, tarımsal üretimde insan kaynağının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Köyde yaşayan nüfusun %7,5 den 2021 yılı sonu itibariyle %6,8’e düştüğünü, bunun yaklaşık yarısının yaşlı olduğunu ifade eden Aykaç, “%3,5’la tarımı daha üst noktaya taşımakta zorlanırız. Öyleyse orayı heveslendirici ve teşvik edici önlemlere ihtiyaç vardır. 70’ten fazla teşvik ve destek paketlerinin sadeleşmesine ve teşviklerin tarlaya değil, ürüne, fazla üretene, fazla ve kaliteli üretene verilmesine gerek vardır.” dedi.

Sebze meyve fiyatlarına da değinen Aykaç, Türkiye’nin 55 milyon ton sebze-meyve üretimine sahip olduğunu, bunun %30-35 kadarının o veya bu nedenle fire olarak ayrıldığını, kalan 35 ila 37 milyon ton arası tüketilebilir sebze-meyvenin yaklaşık %15’inin perakendeciler kanalıyla satıldığını ifade etti.

Bu durumda %15’lik satış payı ile perakendecilerin enflasyona bir etki edemeyeceğini belirten Aykaç, “Bu yanlış algıyı ortadan kaldırmamız lazım. Asıl mesele plansız üretimdir. Asıl mesele girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Asıl mesele dışa bağımlılığın azaltılamamasıdır.” dedi.

Sektörün mevzuata dair sıkıntılarına da değinen Aykaç, sözleşmeli tarımda perakendenin girişimlerine rağmen sorunlar yaşandığını, sebze meyve satışında soğuk dolap zorunluluğunun tedarik zincirinde sıkıntı yarattığını dile getirdi. KDV indirimi devamında firmalarda KDV alacaklarının arttığını belirten Aykaç, “Enflasyonla mücadele kapsamında büyük bir ürün grubu için KDV oranlarının düşürülmesi düzenlemesi yapıldı, Devletimizin aldığı önemli bir karardır. Hem fiyatların ucuzlaması hem de haksız rekabetin önüne geçilmesi, hem de kayıt dışının azalmasına yardımcı olacak bir düzenlemeydi. Başarılı da oldu. Detaya bakıldığında bazı düzenlemelere daha ihtiyaç var. Üreticinin ürünü üretmek için kullandığı hammadde ve/veya yan ürünleri daha yüksek KDV ile alıyor, Bu durumda da devletten KDV alacağı doğuyor. Bu detayın incelenerek düzenleme yapılması iyi olacaktır.” dedi.

Gıda arzı güvenliğinin sağlanması hususunda ihtiyaçların ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik çözüm ve politikaların belirlenmesinin tüm ülkenin en önemli işi olması gerektiğini ifade eden Aykaç, yapılacakların verimli bir koordinasyonla takip edilmesinin önemine dikkat çekti.

Sorunları çözmede taşına altına herkesin elini koyması gerektiğini belirten Aykaç, “Bu sorumluluğu sadece devlet kurumlarına bırakmak da doğru değil. Taşın altına herkes elini koyabilmeli; bizler her platformda söylediğimiz gibi üzerimize düşeni yapmaya kararlı bir şekilde hazırız.” mesajını verdi.

Aykaç şöyle devam etti: “Doğru politikalarla dışa bağımlılığın azaltılması ve üretimin desteklenmesi ile ülkemizin güçlü alt yapısı sayesinde bu sorunların çözülebileceğine inanıyoruz. Destek olma noktasında her zaman göreve hazır olduğumuzu bir kez daha kamu kuruluşlarımıza ve tüketicimize buradan belirtmek istiyorum.”

Ortak Gelişim Kongresi’nin teması, gıda arzında güvenliğin sağlanması ve sürdürülebilir kılınması amacıyla üretmenin önemine vurgu yapar şekilde “Şimdi Ekmek Zamanı” olarak belirlendi. Kongrede, gıda arzındaki güncel durumun ve gelecek projeksiyonlarının, bekleyen fırsatlar ile tehditlerin, tarımda verimlilik yollarının, bu verimliliği sürdürülebilir hale getiren ülkelerdeki yapı örneklerinin Türkiye ve dünya vizyonunda incelenmesi amaçlandı. Bu vizyonu gördükten sonra harekete geçmek için neler yapılması gerektiği; insan kaynağı, doğal kaynaklar, altyapı ve tedarik zinciri ana başlıklarında ele alındı.

Yarının dünyası için bugünden ekmek

Açılış konuşması ardından, NielsenIQ Türkiye Genel Müdürü ve Ortadoğu ve Afrika Analitik Lideri Didem Şekerel Erdoğan ve NielsenIQ Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü Serhat Sükan, “Yarının Dünyası İçin Bugünden Ekmek” başlıklı sunumları hızlı tüketim ürünleri pazarının güncel durumunu değerlendirdiler.

Türkiye’de FMCG perakendesinin 2022-2021 ilk 8 ay kıyaslamasında %85 büyüme kaydettiğini belirten NielsenIQ Türkiye Genel Müdürü Didem Şekerel Erdoğan, dünya genelinde FMCG pazarı hacimsel daralma kaydederken, Türkiye’nin pozitif hacim performansıyla diğer ülkelerden güçlü biçimde ayrıştığını vurguladı. Gıda altında Tarımsal Ürünlerin ve özellikle de buğday kaynaklı ürünlerin önemine değinen Didem Şekerel Erdoğan, “Gıda’daki büyüme trendinin aslında yeni/kısa vadeli bir trend olmadığını görmekteyiz. 2015 yılından bu yana bileşik yıllık büyüme rakamlarına (CAGR) bakacak olursak, Gıda’nın %19, Gıda altında Tarım ürünlerinin %19,4, Buğday ürünlerinin ise %24,3 büyüdüklerini görmekteyiz. Bu bize tarımsal üretimin önemini göstermekte” diye konuştu. E-Ticaret trendleriyle devam eden NielsenIQ Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü Serhat Sükan, E-Ticaret’in pandemi döneminde dünya genelinde güçlü büyümeler kaydederek toplam FMCG içindeki ağırlığını arttırdığını vurguladı. Sükan, “Türkiye’de 2020 yılında toplam FMCG içinde %4,0 olan E-Ticaret ağırlığının 2021 yılında %5,7’ye çıkarak güçlü bir artış kaydettiğini görmekteyiz” diye konuştu.

Sonraki oturumda, Dünyada ve Türkiye’de Gıda Arzı: Fırsatlar ve Tehditler başlığı altında BM Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ve BM Gıda ve Tarım Örgütü Gıda Güvenliği Uzmanı Keigo Obara, Güzem Yılmaz Ertem’in moderatörlüğünde, dünyada ve ülkemizde gıda arzındaki mevcut durum ve gelecek projeksiyonlarının yanı sıra öngörülen fırsatlar ve tehditleri değerlendirdiler. Oturumda Gıda ve Tarım Örgütü’nün “Kimseyi Geride Bırakma” projesine dair bilgiler de aktarıldı.

Tarımın şoklara daha dirençli olması için küçük ölçekli çiftçilik desteklenmesi gerektiğini belirten Selışık, “Onlar bu sorunu çözecek potansiyele sahipler. Tabi ki onların üretimiyle dünyayı bir anda beslemek mümkün değil ama ülkeler kendi gıda güvenliğini güvence altına alabilir. Küçük çiftçilerin, üretimden vazgeçmemeleri için desteklemesi gerekiyor.” dedi.

Küçük ve orta ölçekli işletmelere destek

Kongrenin paralel salonunda küçük ve orta ölçekli 30 firmanın stantlarının yer aldığı Tanışma Stantları alanında, birçok yeni ürünün organize perakendecilerle buluşması ve yeni işbirliklerinin doğması amacıyla tanıtımlar yapıldı.

Sunuculuğunu ve moderatörlüğünü BloombergHT Sunucusu Güzem Yılmaz Ertem’in gerçekleştirdiği Ortak Gelişim Kongresi’nin Platin Sponsorları Coca-Cola İçecek, Henkel, PepsiCo ve Unilever oldu. Altın Sponsorlar olarak Hayat Kimya ve Ülker yer alırken, Araştırma Sponsoru NielsenIQ, Oturum Sponsoru Lila Kağıt, Yaka İpi ve Çanta Sponsoru Netlog Lojistik , İkram Sponsoru LaLorraine oldu. Evyap, HMK, Obase ve PaketTaxi etkinlikte Bronz Sponsor olarak yer aldılar. Organizasyonu Alkaş tarafından yapılan etkinlik, hibrit bir düzenle Digital Network Alkaş platformunda da eş zamanlı olarak online yayınlandı.

 

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Genel Haberler

GÜSOD: Kayıt dışılığın önüne geçmek için işverene destek şart

Editör

Yazar:

Emeklilikte Yaşa Takılanları (EYT) ilgilendiren düzenleme, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Yapılan bu yasal düzenlemeyle birlikte emekliliğe hak kazanmasına karşın gerekli yaş sınırını karşılamayan yüzbinlerce çalışana emeklilik yolu açıldı. Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği (GÜSOD) Başkanı Murat Kösereisoğlu, GÜSOD üyesi güvenlik sektöründe şirketlerinin tamamında çalışanların yüzde 12’sinin bu yasadan faydalanarak emekli olduğunu söyledi. EYT’li olması durumunda aynı şirkette çalışmak isteyen bir bireyin, işverene maliyetinin yüzde 2 arttığı bilgisini de veren Kösereisoğlu, konuyla ilgili önerilerde bulunarak oluşabilecek olumsuz durumlar ve çözüm önerileri hakkında bilgiler verdi.

EYT yasasından faydalanarak güvenlik sektöründen emekli olanlar nedeniyle Marmara ve Batı bölgelerinin istihdam açısından olumsuz etkileneceklerinin altını çizen Kösereisoğlu, “Özel güvenlik şirketleri EYT’lilerin işe devam etmemeleri durumda yerlerine yeni personel bulmak konusunda güçlük çekecektir. Bu da nitelikli (tecrübeli) iş gücü kaybını beraberinde getirecek. Sektör özelinde değişiklik göstermekle birlikte bu kaybın telafisi ortalama olarak iki yılı bulabilir” diye konuştu.

EYT nedeniyle işten ayrılanların çalışma hayatına başka sektörlerde devam etmesi veya çalışmaması nedeniyle oluşacak istihdam açığının zamanında kapanması için eylem planı oluşturulmasının ve uygulanmasının çok önemli olduğunun altını çizen Kösereisoğlu, “Emekli olanların istihdamı her ne kadar yüzde 5 işveren payında indirim olduğu şeklinde ifade edilse de emekli istihdamının maliyeti aslında yüzde 2 daha arttı. Emekli olan kişinin kendi şirketinde değil de başka bir kurumda işe başlaması durumunda işverene maliyeti ise yüzde 7 daha fazla oluyor. Bunun da işverenin emekli çalışan yerine gençleri istihdam etmesine ya da kayıt dışı çalışmanın yolunun açılmasına neden olabileceğini düşünüyoruz. Ortaya çıkabilecek bu negatif etkiyi azaltmak için hükümet tarafından haklarını alıp ayrılacaklar için çok uygun geri ödeme koşullarıyla işverene kolaylık sağlanmasını öneriyoruz” dedi.

Düzenlemeyle birlikte ilk etapta 2 milyon 500 bin kişinin EYT yasasından yararlanacağını söyleyen Kösereisoğlu, “GÜSOD üyesi güvenlik şirketlerinde görev yapan 6 bin 500 kişi, EYT ile emekli olacak. Özel güvenlik şirketlerinin hizmet verdiği müşteriler EYT’ten doğacak yükü henüz nasıl karşılayacağını bilemiyor ve tüm yükü özel güvenlik şirketinin sırtlamasını bekliyor. Ancak asıl işveren, özel güvenlik hizmetini alanlar. EYT işlemleriyle ilgili maruz kalınacak sonuç, uygulama ve prosedür gibi işlemler, özel güvenlik şirketi tarafından hizmet alanların da asli sorumlulukları arasında yer alıyor. Hizmet satın alanlar kendilerine yansıyacak yüzde 2 ya da 7’lik maliyet artışına maruz kalmamak için bunu kabul etmiyor. Ama buradaki hassas nokta, EYT kapsamındaki özel güvenlik görevlisi çalıştığı yerin güvenliğini sağladığı ve uzun yıllardır orada çalıştığı için deneyimli ve tecrübe sahibi. Sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlamak için atılacak en büyük adım, özel güvenlik şirketleri ve hizmet alanların, çalışanları olan özel güvenlik görevlilerinin lehine olacak şekilde ortak bir karar almaları. Aksi halde özel güvenlik sektörü büyük bir iş gücü kaybına uğrayacaktır” diye konuştu.

Emekli olan çalışanın bilgi birikiminin ve deneyiminin istihdam edilen genç bir bireyle eşit olmayacağının da altını çizen Kösereisoğlu, “İşverenler, tamamen maliyet odaklı düşünerek genç istihdamını destekleyerek orta vadeli kazancı göz önünde tutabilir, nitelikli iş gücünde yaşanabilecek olan kayıpları göz ardı edebilir. Nitelikli istihdamı kaybetmemek adına koşulların daha uygun bir hale getirilmesi gerekiyor. İki yıllık iş gücü kaybını telafi edebilmek için sürecin daha yumuşak olması faydalı olacaktır. GÜSOD olarak, burada en büyük sorumluluğun devlete düştüğünü düşünüyoruz. Emekli olup da çalışmaya devam etmek deneyimli kişilerle yeni istihdam edileceklerin maliyetleri eşitlenerek yaşanabilecek iş gücü kaybının önüne geçilebilir” dedi.

Kösereisoğlu, GÜSOD olarak EYT kapsamında emekli olacak çalışanlar için şu an yaklaşık olarak 100 milyon TL tutarında kıdem tazminatı ödemesi gerçekleştirecekleri bilgisini de verdi.

Devamını Oku

Genel Haberler

İstanbul PERDER’e 8 yeni üye

Editör

Yazar:

Altun Market, Aypa Market, Birlik Gross, Karabağ Market, Kim Market, Rota Market, Safir Market ve Taş Kasap, sektörel güç birliği ve gelişim için İstanbul PERDER’e katıldı

Türkiye Perakendeciler Federasyonu çatısı altında İstanbul’daki yerel-yerli perakende markaların kurumsal gelişimini desteklemek ve sektörün sorunlarına birlikte çözümler üretmek adına çalışmalarını sürdüren İstanbul PERDER, üye sayısını yeni katılımlarla artırıyor.

İstanbul merkezli Altun Market, Aypa Market, Birlik Gross, Karabağ Market, Kim Market, Rota Market, Safir Market ve Taş Kasap’ın derneğe iştirakiyle İstanbul PERDER, 2190 mağazada yaklaşık 36 bin istihdam sağlayan 48 üyeye ulaştı.

İstanbul PERDER Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere yeni katılımlarla ilgili şunları söyledi:

“Derneğimiz yeni katılımlarla ticaretin kalbi olan İstanbul’da doğru rekabet koşullarının sürdürülebilmesi adına son derece önemli bir konumda olan yerel – yerli organize zincir marketlerin tamamına yakınını kapsar duruma geldi. İlk günden itibaren son derece önem verdiğimiz çalışan kalitesini ve kalıcılığını artırmak yönündeki çalışmalarımızı Milli Eğitim Bakanlığı ile başlattığımız yeni proje ile daha da üst seviyeye taşıdık. Yine çok önem verdiğimiz sektörel iletişim, bilgi ve tecrübe paylaşımı için bu sene Aralık ayında İstanbul Yerel Marketler Buluşması ve Fuarı’nı yenilenen kurumsal kimliğiyle gerçekleştireceğiz. Üyelerimize ve daha önemlisi vatandaşlarımızın bütçesine destek olmak adına Et ve Süt Kurumu ile son yaptığımız iş birliği gibi değer yaratan projelerimiz de sürecek. Sektörümüzün sorunlarına hep birlikte çare bulmak, birlikte sinerji yaratmak adına aramıza katılan değerli yeni üyelerimize teşekkür ederim.”

Devamını Oku

Genel Haberler

PL sektörü, PLAT Talks sahur programında buluştu

Editör

Yazar:

Özel markalı ürünler sektörünün gelişimi ve sektördeki sorunların çözümü için çalışmalarını sürdüren PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği, 31 Mart Cuma gecesini 1 Nisan Cumartesi gününe bağlayan gece PLAT Üyeleri ile PLAT Talks Sahur Özel etkinliğinde bir araya geldi.

BİM COO’su Galip Aykaç, İKMİB – İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve GEBKİM Kimya İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı gibi sektörün önde gelen isimlerinin misafir olarak katıldığı etkinlik, PLAT Derneği üyelerinin yoğun katılımı ile gerçekleşti.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren PLAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer, sözlerine katılımcıların yoğun ilgisine teşekkür ederek başladı. Deprem felaketinin ilk dakikalarından itibaren üye firmalarla birlikte bölgedeki vatandaşların yaralarını sarabilmek ve toplumsal dayanışma için üzerlerine düşen görevin bilinciyle harekete geçtiklerini hatırlatan Başkan Özer, “Bölgeden gelen talep ışığında oluşturduğumuz yardım kampanyasını titiz bir koordinasyon süreci ile ivedilikle hayata geçirdik. Üye firmalarımızın desteğiyle bölgedeki salgın hastalık riskinin önüne geçmek için kritik konumda olan hijyen ürünlerinin teminini sağlayarak ihtiyaç sahibi yerlere doğru şekilde ulaşması en temel prensibimiz arasında yer aldı” dedi.

Ekonomist Dr. Hakan Özerol, “Seçim Öncesi ve Sonrası Ekonomi” konusunda değerlendirmelerde bulundu. IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi kurumların ve derecelendirme şirketlerinin tahmin raporlarından hareketle piyasa değerlendirmesi yapan Dr. Hakan Özerol, özellikle doların ve faizin yönüyle ilgili tahminlerde bulundu. Seçim sonrası ekonomi politikalarının ne olabileceği hakkında topladığı verileri PLAT üyeleriyle paylaşan Hakan Özerol, özellikle dolarda beklenen değerlenmenin kaçınılmaz olduğu bunu gösteren pek çok küresel gelişmenin ortada durduğunu belirtti. Devletin borçlanma faizlerinin ve bankaların uyguladığı piyasa faizlerinin ekonomiye olan etkilerini analiz eden Özerol, özellikle mevcut politikaların nasıl değişimler gösterebileceği ile ilgili tahminlerini dile getirdi.

Devamını Oku
Advertisement

Etiketler

POPÜLER