Sosyal Medya Hesaplarımız

Genel Haberler

Tema Vakfı ve Doğuş Çay, toprak için elele verdi

Editör
Abone Ol:

TEMA Vakfı ve Doğuş Çay iş birliği ile 2016 yılında dünyanın sayılı çay üretim merkezlerinden biri olan Rize’de yürütülmeye başlanan ‘Her Dem Toprak İçin’ Projesi yeni dönem çalışmaları ile devam ediyor.

Proje sayesinde bugüne dek elde edilen kazanımları ve gelecek dönemde yapılacak uygulamaları paylaşmak üzere TEMA Vakfı Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlendi.

Doğal varlıkların korunması amacıyla faaliyet gösteren TEMA Vakfı’nın çalışma alanlarının en başında toprak olduğuna değinen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç konuşmasında, “Türkiye’de çayın sürdürülebilir üretiminin önündeki en büyük engel çay bahçelerinde kullanılan kimyasal gübrelerden kaynaklı toprak bozulumu ve toprağın aşırı asitleşmesidir. Türkiye’de 1960’lı yıllarda bahçelerin %89’u çay bitkisi için uygun asitlik derecesindeyken, 1970’li yıllardan itibaren yaygınlaşan kimyasal gübre kullanımı nedeniyle, 2011 yılında %14’e geriledi. Toprak asitleştikçe içindeki canlı miktarı ve geçirgenliği de ciddi şekilde düşüyor. Mikroorganizma aktivitesi azaldığından yeterince ayrışma olmuyor, topraktaki bitki besin elementlerinden yeterince yararlanılamıyor. Bu şekilde de verimlilik azalıyor. Bu durum karşısında üretici daha fazla gübre kullanmaya başlıyor ve tahribat bir kısır döngüye giriyor. Toprak yoksa çay da yok diyerek konuya çözüm getirmek için Doğuş Çay iş birliğiyle 2016’da başlattığımız ‘Her Dem Toprak İçin’ Projesi kapsamında, ilk iki yıl boyunca, üretici ve bölge paydaşları nezdinde kimyasal gübrenin toprağa verdiği tahribat konusunda bir farkındalık programı başlattık” dedi.

Ataç ayrıca, “Doğuş Çay’ın bu konuya olan inancı ve kıymetli destekleriyle projemizi bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde 2020 yılına kadar uzattık. Bu yeni dönemde ise önceliğimizi sürdürülebilir çay tarımı için doğru toprak yönetimi teknik ve uygulamalarının gösterilmesine ve uygulamaların yaygınlaştırılmasına veriyoruz. Üreticilere yüz yüze eğitim vermeye devam ediyor, ayrıca üreticilerin uygulamaları yerinde görüp deneyimlemesi için örnek çay bahçeleri kuruyoruz. Üreticiler örnek bahçelerde çapalama, tarım kireci (dolomit), çay atıklarından kompost uygulaması gibi uygulama metotlarını görüyor. Budama tekniklerinin olumlu etkisini gözlemliyor. Projenin bu döneminde iki örnek bahçeyi hayata geçirdik. Bahçelerden biri daha önce kimyasal gübre kullanılan bir bahçeyken, diğeri organik tarım yapılan bir bahçe olarak seçilmiştir. İlk verilere göre organik bahçede üç kat verim artışı sağlanmıştır. Diğer örnek bahçede ise aynı uygulamaların kimyasal gübre uygulanan alanla aynı verimi sağladığı gözlemlenmiştir. Bu çalışmaları Rize’de yer alan ana vadileri örnekleyecek şekilde altı bahçeye çıkaracağımızı paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Projemizde toprağın yanında çay bitkisinin de kalitesine önem veriyor, üstün nitelikli çay bitkisi klonlarından bir çeşit bahçesi oluşturup, verimli çay bitkisi türlerini üreterek yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” dedi.

Doğuş Çay’ın Doğu Karadeniz’den, çayın ana vatanı Rize’den çıkmış bir marka olduğuna dikkat çeken Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı, “Çay bizim hem işimiz hem tutkumuz. Çay tutkumuz bölgedeki çay tarımının sürdürülebilirliği konusunda elimizi taşın altına koymamızı sağladı. Çay, Türkiye ekonomisinde, tarımında ve bölge insanının yaşamında çok önemli bir yere sahip. Türkiye, dünyada çay tüketiminde birinci, üretiminde beşinci sırada. Türkiye’de sudan sonra en fazla tüketilen tek içecek çay. Türkiye’de üretilen çayın diğer ülkelerde üretilen çaylara göre çok önemli bir üstünlüğü var. Türk çayı, tarlada kar altında kalarak yetişen tek çay. Bu haliyle de lezzet açısından önemli bir avantaja sahip. Coğrafi ve iklimsel olarak sahip olduğumuz bu avantajı, doğru tarım uygulamaları ile önemli bir rekabet avantajına dönüştürebiliriz. Türk çayı, sürdürülebilir tarım olanaklarıyla önemli bir ihracat unsuru haline gelebilir. Bugüne gelecek olursak, mevcut durumda çay, Doğu Karadeniz bölge insanı ve ekonomisi için adeta yaşamsal önem taşıyor. Çay, aynı zamanda sosyolojik bir unsur. Türkiye’de toplam siyah çay üretimi miktarı 260 bin ton. Bu ise, yaklaşık 6,5 milyar TL’lik bir pazar anlamına geliyor. Doğuş Çay olarak bu üretimin yaklaşık 35 bin tonunu biz karşılıyoruz. Üçü dünyanın en büyük çay fabrikaları arasında yer almak üzere; Rize’de beş adet yaş çay işleme, Ordu’da ise bir adet çay paketleme tesisimiz bulunuyor. Bu tesisler yıllık 50 bin ton üretim kapasitesine sahip. Genel merkezimizle birlikte, fabrikalarımızda 4 bin kişiyi istihdam ediyoruz. Çay, bizim işimizin merkezinde. Çay tarımının etkin ve verimli şekilde yapılması, toprağın sağlıklı bir şekilde işlenmesi sadece bizim gibi çay üreticileri için değil, ülke ekonomisinin geleceğini düşünen herkes için bir öncelik olmalı. Buradaki kritik nokta çay üretiminde toprağın sürdürülebilir yönetimi” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Genel Haberler

Bursalı perakendecilerden bağımlılıkla mücadeleye destek

Editör

Yazar:

Sosyal sorumluluk çalışmalarına hızla devam eden Bursa Perakendeciler (PERDER) Derneği, bağımlılıkla mücadele eden bireylere destek amacıyla harekete geçti.

Ruhsal ve fiziki hasarların yanı sıra ölümle sonuçlanabilen bağımlılık ile mücadele eden Bağımsız Yaşam Derneği (BAY-DER) Bursa Şubesine perakendecilerden destek geldi. Bursa PERDER yönetimi; tedavilerini başarıyla tamamladıkları için sertifika verilen bireylerin, çöküşten zirveye giden yolda yaşadıklarına tanıklık ederken duygusal anlar yaşadı. Perakendeciler; yeniden özgüven sahibi olan bireylerin, yeni hayatlarını inşa etmelerinin desteklenmesi için BAY-DER’in çalışmalarına aktif katkı sağlamaya başladı. BAY-DER Bursa Şube Müdürü Yakup Aişeoğlu, Bursa PERDER Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Kılıç’ı ziyaret ederek sağlanan desteklerden dolayı teşekkür plaketi takdim etti.

Sosyal sorumluluk bilinciyle ihtiyaç sahibi vatandaşlara akülü tekerlekli sandalye bağışı yaptıklarını hatırlatan ve bağımlılıkla mücadeleye de odaklandıklarını belirten Haşim Kılıç, “Ağzındaki bir damla su ile yangını söndürme yoluna çıkan karınca misali, uzun ama yürümeye değer bir yolda ilerleyen BAY-DER’de yürütülen faaliyetler takdire şayan. Ücretsiz ve ilaçsız tedavi yöntemiyle yüzlerce bağımlının adeta yaşama döndürüldüğü BAY-DER’de bu illetten kurtulan bazı bağımlıların, danışmanlık yaptığını da gördük. Tüm üyelerimiz ile bu anlamlı yolculukta onları hiç yalnız bırakmayacağız. ‘Maddeden manaya’ mottosuyla çalışmalarını sürdüren BAY-DER’in bu önemli mücadelelerinde her zaman yanlarında olacağız. Yeter ki başka canlar yanmasın.” diye konuştu.

Devamını Oku

Genel Haberler

Yılmaz Attila’dan “Perakende Yaşamımdan Damıttıklarım” kitabı

Editör

Yazar:

Yılmaz Attila. 1951 doğumlu. 1976 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ziraat Makineleri

Bölümünden mezun oldu. Pazarlamaya olan ilgisi nedeniyle plastik borudan janta, hayvan yeminden et ve ürünlerinin satışına kadar değişik sektörlerde çalıştı.

1994 yılında Bornova Kipa’nın acılış ekibinde yer aldı, tekstil reyonlarının hazırlanmasına nezaret etti. 1996 yılında Bornova Kipa’nın mağaza müdürü oldu. 1998’den 2003 yıllına kadar Kipa’nın Genel Müdürlüğünü yaptı. 2003 yılında Kipa Tesco’ya satıldıktan sonra Pazarlama direktoru olarak Kipa’da calışmaya devam etti. 2010’a kadar değişik görevlerden sonra emekli oldu.

Yılmaz Attila, tüm sektör tecrübe ve birikimlerini “Perakende Yaşamımdan Damıttıklarım” kitabında topladı. Attila, kitabıyla ilgili şu bilgilere yer veriyor:

“Kitabı perakende dünyasında çalışan firma yöneticileri ve perakende dünyasına yeni girmiş meraklı gençlerle tecrübelerimi, çok gerilerde kalsa da paylaşmak için yazıyorum.

Perakende dünyasının tümünü değil, gıda ağırlıklı perakendecilikle ilgili konuları yazdım.

Gıda perakendeciliği üzerine bazı yerlerde gereğinden fazla, bazı yerlerde de gereğinden az, lojistik gibi tecrübemin olmadığı konularda ise çok az detay bulacaksınız.

Elinizdeki akademik bir kitap değil; bir el kitabı diyebiliriz. Konularla ilgili yazarların görüşlerinin yanında kendi görüşlerimi de koyarak, kararı okuyucuya bırakan bir yaklaşım bulamayacaksınız. Sık sık iş yaşamımda zevk alarak çalıştığım Kipa’dan örnekler vermemi okuyucunun hoş karşılamasını umuyorum.”

Kitabı aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.

www.attiladanismanlik.com.tr

Devamını Oku

Genel Haberler

Perakende Zirvesi 2025, yarın başlıyor

Editör

Yazar:

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından 15 yıl boyunca düzenlenen Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) bu yıl Perakende Zirvesi adıyla 10-11 Eylül’de Haliç Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Zirvenin gündem başlıklarından biri enflasyonla mücadele

TPF Başkanı Ömer Düzgün, açılış öncesi yaptığı açıklamada, gıda perakendesinin toplumun en hassas alanlarından biri olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Enflasyonla mücadelede sadece fiyat denetimleri değil, üretimden tüketime kadar tüm zinciri içine alan kalıcı düzenlemelere ihtiyaç var. Tedarik süreçlerinin şeffaflaştırılması, lojistikte verimliliğin artırılması, kayıt dışı ekonominin önlenmesi ve haksız rekabetin ortadan kaldırılması tüketiciye doğrudan yansıyacak önlemlerdir. Ayrıca gramaj oyunları ve aldatıcı fiyat uygulamalarına karşı yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. Biz yerel zincirler olarak hem üreticinin emeğini hem de vatandaşın sofrasını koruyacak adımların destekçisiyiz.”

“Rekabeti mağaza sayılarıyla değil, sunduğumuz değerlerle yapmalıyız”

Düzgün, yaptığı açıklamada, “Bu yıl Perakende Zirvesi adıyla daha geniş kapsamlı bir açılım yapıyoruz. Sektörümüzün ortak sesi olmayı hedefliyoruz. Burada ortaya konacak fikirler ve alınacak kararlar, üreticilerimizden tedarikçilerimize, perakendecilerimizden tüketicilerimize kadar herkese dokunacak. Rekabeti mağaza sayılarıyla değil, sunduğumuz değerlerle yapmalıyız” dedi.

Devamını Oku
Advertisement

Etiketler

POPÜLER