Genel Haberler
Üretimin geleceği kişiselleştirmede saklı
Deloitte’un üretimin geleceğine ışık tutan raporuna göre, tüketicilerin artan kişiselleştirme beklentisi, standart ürünlerin akıllı ürünlere dönüşmesi gibi gelişmeler seri üretimle değer yaratmayı zorlaştıracak.
Deloitte, değişen dünyada üretimin nasıl olacağına ilişkin öngörülerini paylaştığı raporunu yayımladı. ‘Üretimin Geleceği 2015’ raporuna göre, üretim endüstrisi artık sadece ürün üretmenin ötesine geçiyor ve yepyeni iş modelleri ortaya çıkıyor.
Değişen üretim sektörünü değerlendiren Deloitte Türkiye Ortağı ve Tüketim ve Endüstriyel Ürünler Sektör Lideri Özgür Yalta konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Tüketicilerin artan kişiselleştirme beklentisi ve tasarım sürecine daha fazla dâhil olmaları ile tüketici ve üretici arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Ürünlere sensörlerin entegre edilmesi ve internetle bağlantılarının sağlanması sıradan ürünleri ‘akıllı ürünlere’ dönüştürüyor. Tüm bu gelişmeler üretim sektörünün değişiminde kilit rol oynuyor. Geleneksel üretim anlayışı olan ‘daha kaliteli ürünü daha ucuz maliyete üretmek’ yaklaşımı ile değer yaratmak artık bir hayli zor. Bu sebeple, değer yaratmak için üreticiler alternatif yollar arayışında. Gelişen teknolojiyle birlikte; piyasaya giriş, ticarileşme ve bilgi edinme önündeki engeller kalkmaya başlıyor. Piyasaya yeni giren ve yeni araçlara erişimi olan üreticiler artık çok daha küçük ölçekte, bir zamanlar sadece büyük üreticilerin üretebildiği ürünleri üretebiliyor. Büyük ölçekli üretim değer zincirinin belirli noktalarına hâkim olmaya devam ederken, küçük ölçekli tüketiciye yakın üretim, üretim ekosistemleri ve çevik imalat gibi inovatif üretim modelleri ortaya çıkıyor.”
Yalta, Türkiye’deki üretim alt yapısını da değerlendirerek şunları sözlerine ekledi: “Türkiye’de üretim sektörü ağırlıklı olarak tek bir alanda büyük üretim kapasitesi olan ve seri üretim yapan firmalardan oluşuyor. Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme ile birlikte ‘herkese her şeyi üretme’ anlayışının Türkiye’de de son bulması gerekecek. Türk üretim firmalarının hem yurt içinde hem de yurt dışında rekabetçi olabilmeleri için alternatif iş modellerine göre üretim yapılarını gözden geçirmeleri kritik olacak.”
Üretim sektöründe dönüşüm kapıda
Üretim sektöründe dönüşümü tetikleyen 4 ana başlık şu şekilde:
• Tüketici talebinin değişen doğası: Tüketiciler kendi özel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ürünlerin kendilerine kişiselleştirilmesini bekliyor. Tüketiciler giderek daha fazla ürünlerin geliştirilmesinde ve tasarlanmasında rol oynayacak. Tüketicinin üretici ile birlikte geliştirdiği modellerin (crowdfunding, tasarımların oylanması vb.) artmasıyla yeni niş pazarların oluşması bekleniyor. Bu da standart ürünü kitlelere üreten üreticiler için bir dezavantaj yaratacak.
• Ürünlerin değişen doğası: Modülerlik ve bağlanabilirliğe olanak sağlayan teknolojik gelişmeler, ürünleri standart ürünlerden akıllı ürünlere çeviriyor. Malzeme bilimindeki gelişmeler çok daha sofistike, yetkin ve gelişmiş objeler yaratmaya yarıyor. İki yeni iş modelinin ortaya çıkması bekleniyor. Ürünler sahip olunan cisimlerden, artık belirli bir süreliğine, belirli bir ücret karşılığında erişilen hizmetlere dönüşüyor. Ayrıca ürünler, üzerlerinde bir ekosistem barındıran birer platform haline geliyor. Üçüncü taraf iş ortakları bu platformların üzerine modüler eklemeler yaparak ilgili ürüne değer katabiliyor ve ürünün özelleştirilmesi mümkün oluyor.
• Değişen üretim ekonomisi: 3 boyutlu baskı, robotbilim ve malzeme bilimindeki yeni teknolojiler, daha küçük alanlarda, daha hızlı, daha uygun maliyetli ve daha küçük üretim lotları ile üretime olanak sağlayacak. Özellikle pazara yeni giren görece küçük ölçekli şirketler, spesifik tüketici ihtiyaçlarını karşılamakta daha avantajlı olacak. Ancak seri üretimin anlamsız hale gelmesi ile olumsuz ölçek ekonomisi küçük şirketlerin büyümesini sınırlayacak.
• Değişen değer zinciri ekonomisi: Dijital teknolojiler, üretici ve tüketici arasındaki mesafenin kapanmasında etkin rol oynuyor ve dolayısıyla geleneksel aracı kuruluşların işlevsiz kalması öngörülüyor. Kişiselleştirilmiş ürünlere talep ve tüketici verisine erişim ihtiyacı, gelecekte üreticinin tüketiciye direkt olarak ulaşabilmesini gerektirecek. Tüketiciyle kurulan doğrudan iletişim sayesinde stoğa üretim, yerini siparişe üretime bırakacak. Yeni ürünler için hem finansman hem talep toplanmasını sağlayan kitlesel finansman gibi modeller yaygınlaşacak.
Raporda, üretim sektöründeki dönüşümün etkisinin şirketten şirkete farklılık göstereceği, bu sebeple de firmaların bu değişimlerin etkisini ve hızını anlayabilmeleri için sektörü etkileyen regülasyonları, ürettikleri ürünlerin büyüklüğünü ve karmaşıklığını, sektörün dijitalleşme seviyesini değerlendirmeleri gerektiği de belirtiliyor.
Genel Haberler
E-ticaret, indirim rüzgârıyla coşacak
Markalar ve e-ticaret pazaryerleri Türkiye’de de artık bir gelenek haline gelen kasım indirimleri için hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Birçok marka ve pazaryeri tarafından kasım ayının geneline yayılan kampanyalar sayesinde internetten alışveriş hacminin 500 milyar lirayla aylık rekorunu yenilemesi bekleniyor.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin her yıl kasım indirimlerini merakla beklediğini hatırlattı. Kasım ayının geneline yayılan inidirim kampanyalarının markalara ellerindeki stoku eritme, tüketicilere de ihtiyaçlarını uygun fiyata giderme imkânı sunduğuna dikkat çeken Öncel, şöyle devam etti:
“Alım gücü giderek zayıflayan tüketici, gıda dışındaki ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalıyor. Enflasyonla mücadele için talebi kısmaya yönelik önlemlerin de etkisiyle temmuzdan bu yana üye markalarımızın büyük bölümünün adet satışlarında düşüş gözlemliyoruz. Dört aydır devam eden daralmaya kasımda “dur” demek istiyoruz. Belli ürün gruplarında yüzde 25’ten yüzde 70’e varan oranlarda indirimlerin yapılacağı kasım kampanyalarıyla birlikte hem fiziki mağazalara hem de e-ticaret pazaryerlerine büyük bir canlılık gelmesini bekliyoruz. Özellikle 11 Kasım’daki ‘bekarlar günü’ ve bu yıl 29 Kasım’a denk düşen “efsane cuma”da alışverişin en üst noktaya ulaşacağını öngörüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre kasım, e-ticaret hacminin zirve yaptığı ay olarak öne çıkıyor. Örneğin Kasım 2023’te e-ticaret hacminin 12 aylık ortalamadan yüzde 50 fazla olduğu, yıllık toplam e-ticaretin yüzde 12,5’inin kasım ayında gerçekleştiği görülüyor. Geçen yıl “efsane cuma”ya denk düşen 24 Kasım e-ticaret hacminin en yüksek olduğu gün olarak dikkat çekiyor. “Efsane cuma”yı, bekarlar günü kampanyalarının yapıldığı 11 Kasım izliyor. Bu yıl da benzer bir tablonun gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Kasım kampanyalarında giyimden, beyaz eşyaya, elektronikten kozmetiğe her kategoride çok cazip indirimler oluyor. Temmuzdan bu yana hazır giyim, ayakkabı, elektronik ve küçük ev aleti markalarımızın adet satışlarında önemli düşüş gözlemliyoruz. Kasım ayında özellikle bu kategorilerde ciddi satış rakamlarına ulaşılacağını ve toplam e-ticaret hacminin 500 milyar lirayı aşarak rekor tazeleyeceğini tahmin ediyoruz. Talebin yüksek olmasına rağmen indirimler sayesinde kasımda da enflasyonla mücadeleye desteğimizi sürdüreceğiz.”
Sinan Öncel, tüketicileri özellikle internet üzerinden yapacakları alışverişlerde siber dolandırıcılara karşı uyanık olmaları konusunda uyardı. Öncel, tüketicilere alışverişlerini markanın ya da pazaryerinin resmi sitesinden yapmalarını, ödemelerini de gerekli güvenlik kontrollerini sağladıktan sonra gerçekleştirmelerini önerdi.
Genel Haberler
CarrefourSA, L’Etape Türkiye’de sporculara destek verdi
19-20 Ekim tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, Fransa Bisiklet Turu’nun amatör sporculara yönelik özel konsepti olan “L’Etape Türkiye by Tour de France”, 50’den fazla ülkeden yaklaşık 3000 bisikletçinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. CarrefourSA, etkinliğin tedarikçi sponsoru olarak, Yaşam için Doğrusu vizyonunu bir kez daha öne çıkardı.
CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Dünyanın en ikonik spor organizasyonlarından birinde CarrefourSA olarak yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu dev etkinlikte, sporcularımıza yarış boyunca enerji vermek amacıyla su ve meyve ikramlarıyla destek sağladık. Lezzet Arası şeflerimiz ise yarış sonrasında sporcuların karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılamak için özel ikramlarıyla alandaydı. CarrefourSA olarak önümüzdeki dönemlerde de sporu ve sporcuyu desteklemeye kararlıyız.” dedi.
Genel Haberler
EBRD ve A101, sürdürülebilir gelecek için güçlerini birleştiriyor
Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde 13.600’ü aşkın mağazasıyla hizmet veren A101, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarını hızlandırmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon ABD doları tutarında kredi aldı.
EBRD, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden A101’e, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla 200 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi sağladı. Bu kredi, A101’in yeşil dönüşüm çalışmalarını hızlandırma ve yeni mağaza yatırımlarına katkı sunma amacıyla kullanılacak.
İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon ABD doları tutarındaki kısmını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon ABD doları tutarındaki dilim uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD, 82 milyon ABD doları tutarında finansman sağlarken, Finance in Motion 18 milyon ABD doları katkı sağlayacak.
Bu finansman aracılığıyla A101, Türkiye genelinde yeni mağaza ve depo açılışları, mevcut mağazaların modernizasyonu ve enerji verimlilik artışı doğrultusunda yenilenmesi ve güneş enerjisi panelleri kurulumuna yönelik orta vadeli yatırım planlarını finanse edecek.
Kredi sayesinde A101, enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, güneş enerjisi ve kaynak verimliliği projeleri ile çevre dostu uygulamalarını güçlendirecek.
Türkiye perakende sektörü, ülke iş gücünün %12’sini istihdam eden önemli bir sektör olmasına rağmen, özellikle depremden etkilenen bölgelerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. A101, bu bölgelerde perakende çalışanlarının teknik becerilerini geliştirmek ve iş gücünün gelişimini desteklemek amacıyla iki büyük eğitim programı başlatacak. Programların bir diğer önemli amacı ise, ülke genelindeki personelin becerilerini artırmak olarak öne çıkıyor. Eğitim programlarına katılarak işe alınan kişilerin %60’ını kadın çalışanlar oluşturacak ve bu sayede kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik güçlenmesi desteklenecek.
EBRD Gıda ve Tarım İşletmeleri Bölge Başkanı Wojtek Boniaszczuk, projeyle ilgili olarak; “A101 ile bu önemli projede çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. A101’in çevre dostu operasyonlara doğru attığı adımlar perakende sektörü için örnek teşkil edecek. Özellikle depremden etkilenen bölgelerde iş gücünü desteklemeyi amaçlayan bu yatırımın, bölgenin ekonomik toparlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aydın Group CFO’su Osman Yılmaz ise şöyle konuştu: “EBRD ile yapmış olduğumuz bu stratejik iş birliğinden çok mutluyuz. Bu iş birliği sektördeki konumumuzu güçlendirecek olmasının yanı sıra, sürdürülebilir perakende operasyonlarına yaptığımız yatırımları da hızlandıracaktır. A101’in sektöründe inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmeye kararlılığının da göstergesi olan bu iş birliği, yalnızca finansal istikrarımızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iş gücümüzü ve ekosistemimizi de güçlendirecektir.”
EBRD, 2009 yılından bu yana Türkiye’de çoğunluğu özel sektörde olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 20 milyar avrodan fazla yatırım gerçekleştirdi.