Connect with us

RT Özel

İGLO, bazı ürünleri Türkiye’de üretecek, fiyatları düşürecek

Editör
Abone Ol:

Dünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri şirketlerinden biri olan Benckiser’in 16 kurucu ortağından biri olan ve İglo Türkiye’yi de hayata geçiren Caner Tunaman ile olan dostluğumuz 20 yıl önceye dayanıyor. Tunaman’ın Bağdat Caddesi’ndeki ofisinde sohbet ederken geçmişi konuştuk. Gelecekle ilgili çalışmalar hakkında da bilgiler aldık. Tunaman, bu haber yolculuğumuzda bizlere Benckiser’i kurmaya nasıl karar verdiklerini şöyle açıkladı:

 “Malezya’nın Unilever Yönetim Kurulu’nda 9 genel müdürden sorumluydum. Daha sonra Türkiye’ye döndüm. Türkiye’ye dönmeden Brezilya’nın mı Kenya’nın mı başkanlığını istersin diye sordular, ‘Hayır, Türkiye’ye dönmek istiyorum’ dedim. Bana, Türkiye’de beni başkan yapamayacaklarını; ancak başkan yardımcısı olabileceğimi söylediler. Buna rağmen Türkiye’ye dönmek istediğimi söyledim; çünkü artık tamamıyla Türkiye’de olmak istiyordum ve döndükten sonra da Unilever’den ayrılmak istiyordum. Bunu söylediğimde Unilever’de kimse bana inanmıyordu. Bu kadar başarılı olmuş, kendisini ispatlamış, Time mecmuasına kapak olan ve Unilever’in dünya yönetim kurulundaki yerine kesin gözüyle bakılan Caner Tunaman böyle bir teklifi nasıl reddedebilirdi? Ben Hollanda’da Unilever’in Hollanda Pazarlama Müdürü olarak 3 sene yaşadım. Hayatımı Türkiye’de yaşamak istiyordum ve kararım çok netti. 44 yaşında, dünya üzerindeki bir numara şirketlerin başkanlığını Genel Müdürlüğü’nü, Pazarlama Müdürlüğü’nü yapmış, hazır pazarlamacı bir Caner Tunaman. Israrlar, teklifler. Her şeyden önce Türkiye’ye fabrika kurmaları gerektiğini; hatta bu fabrikayı hemen kurmaları gerektiğini, aksi takdirde yanlarında olmayacağımı söyledim. Bir dünyaca ünlü sigara şirketi Samsun’da bir fabrika açacağını belirtti, ‘Ne zaman?’ dedim, ‘Yakında alacağız’ dediler; ‘O zaman bir mukavele yaparsınız, bir sene içinde almazsanız bana ne tazminat ödemeyi ön görüyorsunuz dedim, yan çizdiler. Aynı şekilde Mars Gurubu bir teklifte bulundu, yine Türkiye’de bir fabrika alacaklarına dair bir garanti veremediler. Niyetleri Türkiye’ye ithal mallar getirmek ve ülkeyi ithal şirketlerin malı haline getirmek. O dönem Türkiye’de üretim yapmalarına dair anlaşma sağlayamadığımız şirketleri Sezginler’e veriyorduk. Sezginler’i, büyük bir dağıtım şirketi haline gelebilmesi için elimden geldiğince desteklemeye çalışıyorum. Demeye kalmadı, bir gün sekreterim ‘Efendim, pos bıyıklı, iki metre boyunda bir Alman geldi. Sizinle görüşmesi gerekiyormuş’ dedi; şaşırdım, ‘Siz de herkesi içeri sokuyorsunuz’ diye kızdım; sekreterim de adamın çok kibar biri olduğunu, güvenlikten geçtiğini, bütün belgelerinin geçerli olduğunu; ama randevusu olmadığını söyledi. İçeri aldırdım, Boston Consulting’in Avrupa Başkanı Dr. Peter Hart’tı. ‘Peki ne yapmayı düşünüyorsunuz?’ dediğimde, ‘Bir aile şirketi var, Benckiser. Çok paraları var. Biz bu şirketi alacağız, büyüteceğiz, büyüttükten sonra da onun Dünya kurucuları olacağız, bu altı deli! Sonra da şirket dünyaya açılacak, dünyada bir numaralı bir şirket olacağız. Şu an bir mamulleri ve üç şirketleri var. Biri Almanya’da, diğerleri tesadüfen hammadde borcunu ödeyemediği için Portekiz’de ve Yunanistan’da el konulmuş iki şirket!’ dedi. Üç küçük Benckiser var dünyada. Bir tek ürünleri Calgon var, o ana kadar hiç duymadığım bir Calgon. ‘Peki ne yapıyor bu?’ dedim, Calgon’un hikayesi bana çok ilginç geldi. Anlaştık, Çamaşır makineme bir şey olur tedirginliğiyle insanlar Calgon kullanıyor, bu da bir tatmin şekli aynı zamanda. Bu şekilde şirketi kurmaya başladık. Temel amacımız belliydi. Bir dünya şirketi olacaktık. Şirket tam anlamıyla kuruldu, dokuz sene sonunda öyle büyüdü ki Amsterdam’a taşınmak zorunda kaldı. Bir Alman şirketi hüviyetinden çıkarak bir dünya şirketi olduk. New York ve Amsterdam borsalarına açıldık, 48 ülkede bir şirket olduk. Bizde dünya kurucuları olduk. Dört sene sonunda Reckitt&Collman şirketiyle birleştik, Reckitt&Colman’la birleşmemiz esnasında öyle büyüdük ki; Reckitt Benckiser, P&G, Unilever’le birlikte dünyanın en büyük üç şirketinden biri oldu. Türkiye’de yarattığımız ve dünyanın ilk renklilerde de kullanılabilen çamaşır suyu olan yeni ürünümüz Kosla dünyada bir keşifti. Marc ise tamamıyla Türkiye’de bulunmuş bir üründür.”

calgon_finish_koslaReckitt Benckiser’in uzun vadeli stratejisini de değerlendiren Tunaman, “Benckiser artık global bir şirket ve Reckitt Benckiser’in global olarak tayin edeceği ürün stratejileri dahilinde Reckitt Benckiser yeni ürünler çıkaracak. Marc var, Marc Mutfak var, Marc Banyo var. Daha da gelişiyor, şimdi Marc dan da iyi Cillit Bang var. Kadınların ihtiyaçları çok değişik” dedi.

İglo Tükiye’de

Dondurulmuş gıdanın yaratıcısı olarak kabul edilen İglo, Caner Tunaman tarafından Türkiye’ye getirildi. Tunaman, bu geliş öyküsünü şöyle anlattı:

“Türkiye enteresan bir ülke. Potansiyellerinin önüne geçmeniz mümkün değil. Bugün İngiltere hükümeti Türkiye’yi dünyanın bir numaralı yatırım bölgesi olarak tanımlıyor. Dünya bize güveniyor! İglo da bu güvenin itici gücüyle geldi.

İglo, Türkiye’deki potansiyele çok inandı ve güvendi. İglo’nun Rusya pazarına girme projesini de kolaylaştıran bir adımdı Türkiye’ye gelmek. Türkiye ve Rusya pazarlarının Avrupa’daki hedef tüketici sayısını ikiye katlaması öngörülüyor.

Tüketiciyi bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Marketlerdeki stantlarımızla son tüketiciyle direk temasa geçiyoruz. Türkiye genelinde toplam 150 kişiden oluşan bir bilinçlendirme ekibimiz var. Ekibin temel misyonu, tüketicilerin dondurulmuş gıdaya yönelik sorularını cevaplandırmak ve tüketiciyi eğitmek.

Buzdolaplarının ya da derin dondurucu olarak satılan soğutucuların görevi sebzeleri dondurmak değil, dondurulmuş sebzelerin muhafazasını sağlamak. Şimdi hanımlarımızda bir alışkanlık var. Bezelyenin fiyatı düşünce, kilolarca alıyorlar ve kışın kullanmak üzere doğru dondurucuların içine gönderiyorlar. Oysa o dondurucunun ürünü vitamin değerini kaybetmemesi için gereken süre içerisinde dondurabilmesi mümkün değil. Yavaş yavaş donduruyor ve besleyici değeri olmayan bir şey çıkıyor ortaya. Dondurucuların görevi muhafaza etmektir. Ürünü alır eve getirirsiniz, tüketeceğiniz zamana kadar dondurucunuzda – 18 derece tutarsınız.

Diğer bir tarafta da bilinçlendirici reklamlarımız var. Sadece İglo ürünlerini değil, dondurulmuş gıdanın da doğru tanınmasını sağlıyoruz bu reklamlarda.

Dondurulmuş gıda çok ciddi bir iş, dolayısıyla ciddi yatırımlar da yapmak lazım. Mesela İglo’nun Alaska Mezgiti’nin tutulması tam anlamıyla ritüel gibi işleyen bir süreç. Fiyatımız biraz daha pahalı ama ürünlerimizin farklılığı çok çok daha fazla. Saf fileto balık kullanılarak yapılmış İglo Fish Finger mesela Alaska’nın en temiz sularından tutulmuş bir balığın filetosunu kullanmak başka bir şey, balık artığıyla ürün yapmak başka bir şey. Aradaki fark çok daha fazlasını hak ediyor.

iglo_urunlerYalnızca deniz ürünlerinde mi? Hayır, sebzelerde de ciddi hassasiyet taşıyor İglo. Tarlada en uygun tohumun ekilmesi gerekiyor. Bir dizi araştırmaların ardından hem besleyici değeri yüksek hem de en lezzetli ürünü verecek tohum bulunuyor öncelikle. Japonya’da ekilen tohumla Türkiye’deki toprağa uygun tohum birbirinden farklı. Doğru tohum yanlış yere ekildiğinde yanlış netice veriyor. Tohum seçimiyle de bitmiyor tabi iş. En doğru tarlaya en doğru biçimde en doğru iklime ekeceksiniz o tohumu. Tarla nerede? Tarlanın yeri çok önemli. Uçak pistinin yanında mı, uçağın egzozlarına maruz kalıyor mu? İglo, en uygun tarlayı belirliyor ve ürünün toplanacağı en uygun günde ‘toplayın’ diyor. İlaç varsa, hormon varsa almıyor o ürünü. Fabrikadan çıkan ürün, markete ulaşıyor. İglo ürünlerini sadece dondurulmuş gıda standartlarına uyan marketlerde bulabilirsiniz .”

İglo’nun ürün çeşitliliğinin artacağı müjdesini veren Tunaman, “Şu an projelendiriyoruz, Türk halkına damak tadına uygun neler sunabiliriz? diye düşünüyoruz. Hem dışarıdan yeni ürünler gelecek, hem bazı ürünlerin Türk damak tadına uygun hale getirilmesi gerçekleştirilecek hem de geleneksel lezzetlerimizi ürün segmentimize dahil edeceğiz. Bütün üreticilerle görüşüyoruz, birçok fabrikayla temas halindeyiz. Yoğun bir dönem geçiriyoruz. Hepsini sıralayacağız, sonrasında İngiltere’den mühendisler gelip tesisleri gezecek. Nihayetinde kimlerle çalışabiliriz, göreceğiz. İran, Suriye, Lübnan, Ürdün, Gürcistan hatta Ermenistan’a ihracat düşünüyoruz. Türkiye’deki üretim alanlarından, buralardaki pazarlara ulaşacağız. Şimdilik 7 milyon euro yatırdık. Türkiye’de yerli üretim başladığı zaman 30 milyon euro’ya çıkacağımızı tahmin ediyorum. İglo’ya ilgi arttıkça, ihracatla da birlikte bu rakamın 60, 70 hatta 80 milyon euro’yu bulması işten bile değil. Şu anda 2 bin kişiyi istihdam ediyoruz. Türkiye operasyonunda projeyi ucundan tutan 2 bin kişilik bir ordumuz var. Üretim ayağına geçtiğimizde, fabrika personeli, üreticisi derken rakamlar çok çok büyüyecek elbette. Pembe tablo çizmiyoruz. Sektöre de kendimize de güvenimiz tam. Gelecek dondurulmuş gıdanın olacak” dedi.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

RT Özel

Kırmızı et fiyatlarında ki artış sürüyor

Editör

By

Geçen ay “Kırmızı ette fiyat tartışmaları sürüyor” başlıklı haberimizi yaptığımızda Et ve Süt Kurumu’nun 11 Şubat’ta ki fiyat listesine göre 25,75 TL olan dana kıyma fiyatı %11,65’lik artışla 28,75 TL’ye yükseldi. Dana kuşbaşı fiyatı ise %5,44’lik artış ile 29,40 TL’den 31,00 TL’ye yükseldi.

Et ve Süt Kurumu hammadde değil parçalama sıkıntısı yaşıyor

Et ve Süt Kurumu’nun Perakende Satış Fiyat listesinde olan bazı ürünleri ise mağazalarında yok. Özellikle küçükbaş hayvan (kuzu, koyun, toklu) etleri 2 ayı aşkın süredir mağaza reyonlarında bulunamayabiliyor. Kurum gönderdiği yazılı açıklamada hammadde olarak bir sıkıntıları olmamakla birlikte, aşırı talep artışından dolayı, sevkiyatın artırılmasına rağmen zaman zaman parçalama işlemlerinin yetişmemesinden taleplerin karşılanamayabildiğini bildirdi.
Aynı açıklamada mağazalarına koyun/kuzu eti sevkiyatının hiçbir zaman kesilmediği sadece koyunun gebelik dönemi içersinde sevkiyatların azaldığı belirtildi.
Bu arada görüşlerini aldığımız Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Et ve Süt Kurumu’nun 20 Şubat’ta Federasyon üyelerine 23,30 TL + KDV’den taze karkas dana eti satışına esnafın kalitesi sebebi ile ilgi göstermediğine dikkat çekti.
Bakan Faruk Çelik ve TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın açıklamaları ile ette fahiş kar ediyormuş gibi lanse edilerek müşteri gözünde “Pahalı” algısı ile karşı karşıya kalan market yöneticileri de etin maliyetine yönelik açıklamalar yapmaya başladılar.

Eti özel sektör, ESK’nın 4-5 katı karla satıyor”
semsi bayraktar rt ozelTürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 28 Şubat’ta yaptığı açıklamada eti özel sektörün, Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) 4-5 katı karla sattığını bildirerek, “250 kilogram bir karkası, ESK 5 bin 450 liraya, alışveriş merkezi 5 bin 955 liraya satın alıyor. ESK, bu karkası 5 bin 988 liraya et olarak üreticiye satarken, fiyat alınan iki alışveriş merkezinden birinde satış bedeli 7 bin 862, diğerinde 8 bin 531 liraya kadar çıkıyor” dedi.
Bayraktar, üretici 250 kilogramlık bir karkastan 498 lira, ESK 538 lira kazanç elde ederken, alışveriş merkezlerinden birinin 1907 lira, diğerinin 2 bin 576 lira kazanç sağlamasının insafsızlık olduğunu belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, 250 kilogram dana karkastan, yüzde 17 kemik ve yüzde 0,52 de parçalanma firesi düştükten sonra 206 kilogram et kaldığını, bu etin yüzde 30’unun, 61,9 kilogramını bonfile, kontrfile, biftek, rosto ve pirzola gibi değerli etlerden, yüzde 70’inin, 144,3 kilogramının kıymalık ve kuşbaşılık gibi diğer etlerden oluştuğunu belirtti.

ESK, 5 bin 988 liraya sattığını, alışveriş merkezi 8 bin 531 liraya satıyor
Ülke düzeyine yayılmış iki alışveriş merkezi ve ESK’dan fiyat aldıklarını, değerli etlerin ESK’da toplam 2 bin 138 liradan, diğer etlerin 3 bin 850 liradan satıldığını, değerli etlerin alışveriş merkezlerinde birinde 3 bin 172 lira, diğerinde ise 3 bin 526 liraya, diğer etlerin alışveriş merkezlerinde birinde 4 bin 690, diğerinde 5 bin 5 liraya satışa sunulduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
kirmizi ette fiyat restlesmesi rt ozel“Dana kıyma ESK’da 25 lira 75 kuruşken, alışveriş merkezinin birinde 31 lira 99 kuruş, diğerinde 32 lira 90 kuruşa, dana kuşbaşı ESK’da 29 lira 40 kuruşken, alışveriş merkezinin birinde 33 lira 99 kuruş, diğerinde 39 lira 90 kuruşa satılıyor.
İki alışveriş merkezi bonfileyi 79 lira 99 kuruş-84 lira 90 kuruş, kontrfileyi 51 lira 99 kuruş-52 lira 90 kuruş, bifteği 47 lira 80 kuruş-49 lira 90 kuruş, rostoyu 44 lira 99 kuruş-49 lira 90 kuruş, pirzolayı 59 lira 99 kuruş-79 lira 90 kuruştan satışa sunuyor.
ESK, 250 kilogramlık bir karkastan çıkan bonfileyi 210, kontrfileyi 213, bifteği 765, rostoyu 590, pirzolayı 360 liraya, kuşbaşını 1082, kıymayı 2 bin 768 liradan satıyor.
Buna karşın iki alışveriş merkezi 250 kilogramlık karkastan çıkan bonfileyi 320-340, kontrfileyi 293, bifteği 1162-1213, rostoyu 842-934, pirzolayı 561-747, kuşbaşını 1251-1468, kıymayı 3 bin 439-3 bin 537 liradan satışa sunuyor.
İki büyük alışveriş merkezi arasında bile büyük fiyat farkı oluşabiliyor. Aynı ağırlıktaki bir karkastan bir alışveriş merkezi 1907 lira, diğerinin ondan 669 lira daha fazla bir karla 2 bin 576 lira kazanç sağlamasının açıklanabilir bir tarafı yok.”

Kırmızı ette ki fiyat tartışması içerikle ilgili
Kırmızı et ve sebze, meyvede ki fiyat artışının marketlerin fahiş karlar elde etmesi gibi gösterilmesinden rahatsızlık duyan Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Songör, dergimize özel bir açıklamada bulundu:
“Son günlerde ilginç bir şekilde etin hatta meyve sebzenin pahalı oluşunun sebebi olarak perakendecinin fahiş karlar ediyor olması gösteriliyor. Üstelik bunu en yetkili ağızlar söylüyor. İlgili bakanlar bu tür söylemlerle, bizleri günah keçisi ilan etmekteler. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı kıyma ve kuşbaşıya tavan fiyat koyarak çözüm üretmeye çalışıyor, Gümrük ve ticaret bakanı Zincir marketlerin yüzde beş yüz kar ediyor diyor. Bu türden beyanatlar, tüketici üzerinde yanlış algılara neden oluyor. Ayrıca “Perakendeciler fiyatları düşürmezse yanına market açarız” gibi açıklamaları da hayret ve üzüntüyle duymaktayız.
Buna karşın, perakendeciler olarak, mevcut durumda bile bırakın çok kar etmeyi, ette yaklaşık %6, meyve sebzede de yaklaşık %7 net zarar eder durumdayız. Zarar ettiğimiz yetmiyor gibi, Fahiş karlar ediyorlar şeklinde ithamlarla karşılaşıyoruz.
mehmet songor rt ozel tabloAslında hesap çok açık. Yukarıdaki tabloda etin perakendeciye olan maliyeti net olarak görülüyor.
Görülmektedir ki et, ortalama 32.55 liraya satın alınmaktadır. İşletme giderleriyle birlikte ortalama kilogram maliyeti 40.36 TL olmakta.
makro market rt ozel tabloTablodan da görüldüğü üzere bir dananın toplam etinin %70’i kıyma ve kuşbaşı olarak satılır. Sadece %30’u daha değerli satılan çeşitlerdir. Bu oranlara ve mevcut satış fiyatlarına göre etin satış sonrası elde edilen kg başı ortalama satış fiyatı 37,82 TL dir.
Yani şu anda perakendeci basit hesapla kilosunu 40,36 liraya mal ettiği etin kilosun 37,82 liraya satmaktadır. Yani sattığımız her bir kilo ette 2,5 lira zarar etmekteyiz. Bu da %6’lık bir net zarar demektir. Tabi burada bazı görünmeyen giderler çalıntılar ve iadeler dikkate alınmamaktadır.

Meyve, sebzede de durum aynı
rt ozel et bolumleriMeyve, sebze ile alakalı olarak ta durum çok farklı değil. Üreticiden alınan ürünün tüketiciye sunulana kadar üzerine bir çok maliyet biniyor. Ciddi nakliye maliyeti var, komisyoncusu var, belediyeler var rüsum alıyorlar. En önemlisi sebze meyvede çok ciddi fire ve zayiat vardır. Mevcut durumda meyve sebzenin bürüt kar marjı ortalama %17 olarak gerçekleşiyor. İşletme giderlerini %24 olarak düşündüğümüzde net %7’lik bir zarar söz konusudur. Rekabet şartlarında ve bu maliyetlerde ette de meyve sebzede de kar etmek perakendeci için bir hayal.
Asgari ücret konusunda olduğu gibi, bu konuda da perakendeci, bir şeylere kurban edilmekte. Müşteri karşımıza geçip, siz bire alıp beşe satmaya utanmıyor musunuz demeye başladı. Oluşan bu algı ve kötü durum perakendeciyi ziyadesiyle üzmekte. Bu ülkeye hizmet, değer ve istihdam üreten işletmeler olarak biz de sayın yetkililerden daha duyarlı ve gerçekçi çözümler bekliyoruz. Çünkü biz de bu durumun mağduru durumundayız.”

Continue Reading

RT Özel

“Ürün çeşitlendirmeye ve ihracatta yeni pazarlara odaklanıyoruz”

Editör

By

‘Uzmanı olduğu işi en iyi şekilde yapma’ ilkesiyle 1957 yılında yola çıkan Ekici Peynir, günlük 400 ton süt işleme kapasitesine ulaştı.

ekici kutu

Toplam 42 bin metrekarelik alanda, kaliteli, hijyenik ve lezzetli bir çok peynir çeşidi üretir hale gelen Ekici Peynir’in Pazarlama Direktörü Elçin Ekici Öztürk, Ekici’nin başarısında ürünlerinde yüzde 100 birinci kalite süt kullanılmasının en etkili faktör olduğunu söyledi. Elçin Ekici Öztürk, “Ürünlerimizin lezzeti, kalitesi ve çok çalışmamız sayesinde her yıl düzenli olarak büyüme kaydediyoruz. Geçen yıl ciromuzu bir önceki yıla göre yüzde 20 artırdık. Bu yıl ortasında, 2013 yılında başlattığımız toplam 20 milyon liralık yatırımı tamamlayarak beyaz peynir üretiminde tam otomasyona geçeceğiz. Ardından kaşar peynirinde tam otomasyona geçmek için yeni bir yatırım süreci başlatacağız” dedi.

Peynir tüketimi bölgesel olarak farklılık gösteriyorPeynirin özellikli, yaşayan ve hassas bir ürün olduğunu ifade eden Öztürk; daha kolay bulunabilmesi, lezzetinin daha çok kişiye hitap etmesi gibi nedenlerle peynir üretiminde yoğun olarak birinci kalite inek sütü tercih ettiklerini, dünyada da peynir üretiminin yüzde 80’inden fazlasının inek sütüyle yapıldığını söyledi. Öztürk, şöyle devam etti:
“Her peynirin olgunlaşması ve mükemmel tada ulaşması için gereken ortam koşulları ve bekleme süresi farklıdır. Ekici Peynir olarak peynir uzmanlığımız bu noktada devreye giriyor. Diğer yandan yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de peynir tercihinde bölgesel farklılıklar var. Örneğin; Anadolu, daha çok kültürlü beyaz peynir tercih ederken, İstanbul’daki tüketiciler klasik beyaz peyniri tercih ediyor. Anadolu’da da tüketim alışkanlıkları bölgelere göre değişiklik gösteriyor. Ege Bölgesi, İzmir Tulum Peyniri tüketirken, Doğu Bölgesi yöresel peynirleri daha çok tercih ediyor. Anadolu’da bazı bölgeler peynirde açık şarküteri ürünlerini tercih ederken, İstanbul’da paketli ve küçük gramajlı ürünler daha çok tercih ediliyor. Yine de genel olarak değerlendirdiğimizde, yıllar itibariyle üretimine paralel olarak tüketiminde de artış olan ve en yüksek pazar payına sahip peynir çeşidinin beyaz peynir olduğunu görüyoruz.”

2015 yatırım yılı olacak
ekici uretim2015 yılı planları arasında ürün çeşitlendirme ve Rusya pazarı üzerinde çalışmaları olduğunu ifade eden Öztürk, şu bilgileri verdi:
“2014 yılında genç nüfusun damak zevkine uygun ‘kendi kendini sattıracak’ bir ürün üzerinde çalışmalarımıza başladık. 2015 yılında da bu ürünle ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Öte yandan Rusya pazarıyla ilgili detaylı araştırmalar yapıyor ve Rusya distribütörlüğü için adayları değerlendiriyoruz. Hangi ürünlerimizle pazarda yer alacağımız, bu çalışmalar neticesinde belli olacak. Bu ürün gamı belli olunca Rusya ihracat hedeflerimiz de ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte hali hazırda ihracat yaptığımız Kıbrıs, Ürdün, Afganistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Irak, Kırgızistan ve Ortadoğu pazarlarına ihracat yapmaya devam edeceğiz.”
Türkiye’de akla gelen ilk beş peynir firmasından biri olan Ekici Peynir, 2000’li yıllarda başlattığı markalaşma çalışmalarına geçtiğimiz yıl hız verdi. Bu amaçla stratejik bir karar vererek, raflarda daha dikkat çekici ve ayrışan bir görünüm kazanmak amacıyla ambalaj değişikliğine gitti.

Continue Reading

RT Özel

Perakende Yasası çıktı

Editör

By

Palandöken: Yeni yıl esnafın yılı olsun demiştik. Perakende Yasası’nın çıkarılması ile bunu başardık. Çünkü perakende sektörünün bir kuralının olması, esnaf ve sanatkârın olmazsa olmazıdır.

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda 18,5 saat süren çalışma sonunda kabul edilen ‘Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmesinin ardından Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesini memnuniyet verici bulduklarını söyleyen TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Uzun süredir beklediğimiz 300 milyar dolarlık perakende sektörünü düzenleyen yasa tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kanunlaşarak hayata geçmesinden memnunuz. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Israrla üzerinde durmamızın nedeni perakende piyasasına düzen verecek bir kanunun olmamasıydı. Yeni yıl esnafın yılı olsun demiştik. Perakende Yasası’nın çıkarılması ile bunu başardık. Çünkü perakende sektörünün bir kuralının olması, esnaf ve sanatkârın olmazsa olmazıdır. Artık anlayış değişmiş esnaf ve sanatkarın korunması ve yaşatılmasının önemi yasanın çıkarılması ile ortaya konmuştur” dedi.

“Esnaf işlemlerini tek elden yapacak”
Perakende işletmelerin açılış ve faaliyeti ile kapanışlarında gerekli başvuru ve diğer işlemlerin tek elden yapılması ile esnaf ve sanatkarımızın işlerinin kolaylaşacağını belirten Türkiye Esnaf ve sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Perakende sektörü ile ilgili veri tabanı oluşturulması amacıyla PERBİS adıyla Perakende Bilgi Sistemi oluşturulacak. Dükkan açacak esnaf ve sanatkar işlemlerini tek elden yapacak. Mevzuatta öngörülen şartları taşıyan perakende işletmelere belediye/büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi tarafından PERBİS üzerinden açılış izni verilerek, işyeri açma ve çalışma ruhsatı elektronik ortamda düzenlenecek. Büyükşehirlerde, alışveriş merkezlerine yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve işyeri açma ve çalışma ruhsatını büyükşehir belediyeleri, üst meslek kuruluşlarının görüşünü alarak verecektir” diye ifade etti.

“Hafta sonu tatil harcı perakendeye uygulanmayacak”
Hafta sonu tatil harcı alınmasının kaldırılmasının da esnaf ve sanatkar için bir kazanç olduğunu söyleyen Palandöken, “Pek çok konuda düzenleme yapıldı. Alışveriş merkezlerinde, esnaf ve sanatkar işletmecilerine yer verileceği gibi, bilhassa geleneksel, kültürel ya da sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere dörtte bir fiyata kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az binde 2’si oranında yer ayrılacak. Ayrıca yeni alınan kararla sıfır faizli kredi desteği de sağlanacak. Bu kararlar değişen anlayışın ürünüdür. Çözülmesi için uğraştığımız bir başka sorunumuzda çözüldü. Hafta Tatili Hakkında Kanun hükümleri, esnaf ve sanatkarları da içine alan ‘Perakende işletmeler için uygulanmayacak’ hükmünden dolayı esnaf sanatkarlar hafta sonu harcı ödemeyecektir. Yıl boyunca süren ve tüketicinin kafasını karıştıran indirimli ya da promosyonlu satış kampanyaları konusuna göre 3 ay ila 6 ayı geçemeyecek. Sürekli indirimli satış tanımlanarak ancak seri sonu, sezon sonu, ihraç fazlası, kusurlu ve benzeri malların, perakende işletmelerce, indirimli fiyattan ya da malların fabrika çıkış fiyatı üzerinden yıl boyunca satılmasına olanak tanınacak. İçeri girdiğinizde dükkanın içindeki malların çoğunun sezon malı olması bitecek. Böylece vatandaşın aldanması önlenecek, haksız rekabet ortadan kalkacak” diye konuştu.

“Oda kaydında kolaylık”
Esnaf ve sanatkarımız dükkanını açmak için, tezgahını kurması için işler kolaylaştırılıyor. Ustalık belgesi sorunu aşılarak oda kaydı yapılırken yeni usul ve esaslara uymak kaydıyla dükkanını hemen açabileceğini anlatan Bendevi Palandöken, “Üye kaybına yol açan odaya kayıt sırasında ustalık belgesinin istenmesi kaldırıldı. Şimdi işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesinde, meslek odaları, iş yeri sahibi olarak üye kaydı yaptıracaklardan, o iş yerinde ustalık gerektiren işleri yapacaklardan ustalık belgesi ya da en az ön lisans diploması isteyecek. Birden fazla kişi çalışıyorsa, bir kişiden ustalık belgesi alınması yeterli olacak. Bir diğer kazanımda esnaf ve sanatkar işletmelerince satışa sunulan malların etkin bir şekilde piyasadan temini, alış maliyetlerinin daha aşağıya çekilmesi amacıyla tedarik ve dağıtım kooperatifleri kurulabilecek. Ayrıca, perakende ticaretin Kanun’un amacına uygun olarak yapılmasının sağlanması, sektöre yönelik politika oluşturulması, sorunların tespiti ve alınacak önlemleri belirlemek üzere Perakendeciler Konseyi oluşturulacak. Böylece günün değişen şartlarına göre değişiklik yapılması kolaylaşacak” diye belirtti.

Continue Reading
Advertisement

Etiketler

POPÜLER