Şefik İşeri
İletişim hayatımızın esasıdır
İletişim konusunda toplumumuzda karşılaşılan ve adeta genel kural haline gelmeye başlayan temel sorun ”Asla sorulan soruya cevap vermemek” tir. Soruya verilen cevap çoğunlukla varsayımsal olarak ya o soruyla ilgisiz veya dolaylı ilgili olabilecek yani sorulabilmesi ihtimali olan fakat sorulmamış bir sorunun cevabı olabilmektedir.
Özel ve iş hayatımızda mutluluğumuzun anahtarı iletişim kalitemizdir.
Günümüzde iletişimin kalitesini düşüren ve insan ilişkilerini zora sokan bazı sorunlar sıklıkla yaşanmaktadır.
İletişim konusunda toplumumuzda karşılaşılan ve adeta genel kural haline gelmeye başlayan temel sorun ”Asla sorulan soruya cevap vermemek” tir. Soruya verilen cevap çoğunlukla varsayımsal olarak ya o soruyla ilgisiz veya dolaylı ilgili olabilecek yani sorulabilmesi ihtimali olan fakat sorulmamış bir sorunun cevabı olabilmektedir.
Gerçi bu yaklaşım meşhur siyasi duayenlerimizin geleneksel iletişim stratejilerinin bir tezahürüdür. Ancak günümüzde bu yaklaşım halkımızın iletişim kültürünün de doğal bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Beni en çok hayrete düşüren gözlemim, bu yöntemin toplumun genelinde (çocuklar hariç) kabul görmeye başlamış olmasıdır. Çok ilginç olan ise çocuklarda bu yaklaşımın yetişkinler kadar yaygın olmamasıdır. Eğer büyükleri çocukların orijinal doğal iletişim ayarlarını bozmadıysa, çocuklar sorulan her soruya daima doğrudan cevap vermekte veya cevabı bilmiyorsa da bilmiyorum demektedirler.
Bu yanlış iletişim yaklaşımı iş ve özel hayatımızda sıklıkla iletişim kazalarına uğramamıza ve kişisel mutluluğumuzu olumsuz etkilemeye devam etmektedir.
Soru yöneltilen kişi eğer o sorunun cevabını doğrudan vermiyorsa bunun çeşitli nedenleri olabilir;
-Etkin dinleme yapılamıyordur,
-Soru soran kişi soruyu doğru soramamıştır,
-Muhataplar birbirlerine güven duymamaktadırlar,
-Muhatapların ortak ya da ayrı ayrı gizli gündemleri vardır,
-Muhataplar birbirleri ile önyargılı/ön kabullü bir yaklaşımla iletişim kurmaktadırlar,
-Muhatap; soruyu soran neden bunu soruyor diye fikir yürüterek ve kendince tahminde bulunarak ona cevap oluşturuyordur,
-Muhatap kendince gerçek kabul ettiği gizli soruya cevap vermeye çalışır, böylece doğru iletişim imkanını tümüyle ortadan kaldırır,
Bu ön kabullü algılama ile İletişim biçimi kaliteli iletişimin en büyük düşmanıdır.
Soruyu soran kişinin iletişim tarzına bağlı olarak; sorunun muhatapça bilgi alma amaçlı olarak sorulmadığı algılanırsa (hesap sorma/yargılama/suçlama algısı oluşursa) sorulan soruya doğru ve doğrudan cevap almak mümkün olamaz.
Halbuki kaliteli iletişimin anahtarı; sorulan soruya doğru cevabı, doğrudan vermektir.
Yalnızca sorulan soruya doğrudan cevap verilmesi halinde iletişim kalitesi artar, tarafların ilişkileri olumlu gelişir
Hayat herkes için daha kolay olur
Bu kuralın uygulanması halinde iş, aile ve arkadaş çevresi başta olmak üzere herkesin iletişim ve yaşam kalitesinde olumlu gelişmeler olacağını garanti ederim.
Hangi konumda olursa olsun soru soran açısından da uyulması gereken üslup kuralları vardır;
-Sorularınızı her zaman bilgi alma amaçlı yöneltiniz.
-Asla muhatabınıza yargılayıcı tarzda soru sormayınız,
-Sorunuzu, muhatabınıza değer verdiğinizi hissettirecek kelimelerle ve ses tonuyla,
-Uygun beden diliyle yöneltmelisiniz.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Mayıs 2010 – 15. sayısında yayınlanmıştır.
Şefik İşeri
Veda ve teşekkür
Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.
Haziran 2009 yılından bu yana Retail Türkiye Dergisi’nde yazmaya başladım. Dile kolay değil. 6 yıldır aralıksız yazıyorum. Ama sağlık sorunlarım nedeniyle artık çok sevdiğim okurlarıma hoşçakalın demek istiyorum. İlk yazım Haziran 2009 sayısında “Herkes en iyi bildiği işi yapmalı” başlığıyla yayımlanmış. Biliyorum ki veda yazıları yazmak çok zordur. Okurlarımdan özür diliyorum. Bana ne mutlu ki bu yazılarımla birlikte kitapta yayımladım. Bilgi birikimleri genç kuşaklarla birlikte okurlarımla paylaştım.
Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.
Sağlıcakla kalın
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Nisan 2015 – 74. sayısında yayınlanmıştır.
Şefik İşeri
“Etkin Performans Yönetimi” nasıl yapılır?
Çalışanlar yıllık gelirinin en az %30 unu değişken ücretinden,%70’ini aylık sabit ücretinden almalıdır. Gelirin değişken sabit ayrışımında ideal bölüşüm oranı ise yüzde ellidir.
Şefik İşeri
Hızlı tüketim ürünleri dağıtım kanallarında değişim
Aslında münhasır bayilik sistemi 30yıl sonra işlevselliğini kaybetmiş ve iş gene dönüp dolaşıp çeşit toptancılığına dönmüştür. Piyasalardaki bu dönüşüm ve değişimi gören üreticilerin dağıtım sistemlerini ve bayilik şartlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir. Sürdürülebilir karlılığı sağlayamayan hiçbir işletme varlığını koruyamaz. Ticaretin esası Kazan/Kazan ilkesidir. Bir tarafın kaybettiği ticari ilişki devamlılığını koruyamaz.
