Kurucunun değerleri ortaklarına, hissedarlarına ve mesai arkadaşlarına kadar yansıtılmalıdır. Bu sağlanamaz ise kurumsal kültür kurucu değerlerini yaşatamaz. Mesela: Babasına hürmette kusur eden bir kurucunun/girişimcinin çalışanlarına, tedarikçilerine ve hissedarlarına değer vermesi mümkün olamaz. Onun kuruluşu İnsanların gıpta edeceği kurumsal kültüre sahip kurumsallaşmış bir kuruluş haline gelemez.

İtibar insanların en önemli hazinesidir. Günümuz insanı iş hayatında sermaye birikimine ve para yönetimine odaklanmıştır.
Servetin kök hücresi hükmünde olan İtibar’ın değerini tam anlamı ile kavrayamamaktadır. Çünkü itibar para ile kazanılamaz, fakat İtibar çok paralar kazandırmaktadır. Bu nedenle İtibar doğrudan para ile ölçülememektedir.
Fakat İtibar’ın açtığı kapılar üzerinden yapılan işlerden çok paralar kazanılabilmektedir.
Günümüzde ticari hayatta en çok istismar edilen şey de İtibar’dır.
İnsanların coğu iş yaşamında kaybedildiğinde yerine konulması en zor şeyin İtibar olduğunun çoğu zaman idrakinde değiller.
Kişilerin bireysel itibarı olduğu gibi şirketlerinde kurumsal itibarı vardır. Kurumsal itibarı besleyen kaynak kurucunun değerleridir.
Bu nedenle kurucu girişimciler sahip oldukları itibarlarını, kişilik kalitesini şirketlerine “Kurucu Değerleri” olarak aktarmak isterler.
Böylece kişisel itibarın kurumsal itibara dönüştürülme süreci başlamış olur.
Kurucunun değerleri ortaklarına, hissedarlarına ve mesai arkadaşlarına kadar yansıtılmalıdır. Bu sağlanamaz ise kurumsal kültür kurucu değerlerini yaşatamaz. Mesela: Babasına hürmette kusur eden bir kurucunun/girişimcinin çalışanlarına, tedarikçilerine ve hissedarlarına değer vermesi mümkün olamaz. Onun kuruluşu İnsanların gıpta edeceği kurumsal kültüre sahip kurumsallaşmış bir kuruluş haline gelemez.
İş hayatı boyunca verilen sözlere sadakat gösteren ve ahde vefayı esas alan kurucular/girişimciler bu prensiplerini şirketlerinin kurumsal kültürüne katarlar. Bu prensipleri birer iş kuralı haline getirip şirketlerinde görev alan veya nöbeti devralan  ikinci kuşaklara ve profesyonellere benimsetirler.
Değerlerinde sorun olan girişimcilerin başarıları da sürdürülebilir olamaz.
Ortak değerler üzerinde gelişen işbirliklik sürekli olabilir, ortaklar arasında değerler uyuşmazlığı var ise ortaklıkların devamlılığı da, çalışanların kıdem sadakati de sürdürülebilir olmaktan çıkar.
İtibar yönetiminin en önemli alanlarından birisi de “Kurumsal itibar yönetimi” dir.
Kuruluşlar kurumsal itibarlarının çalışanları, müşterileri, hissedarları ve kamuoyu nezdinde en üst seviyede algılanması için özel birimler oluşturmakta ve özel bütceler harcamaktadırlar.
Kurumsal kredibiliteyi oluşturan ve bazı hallerde şirketlerin itibarını ayakta tutan ve şirketin itibarını besleyen en önemli değerlerden birisi de şirketlerin profesyonel üst yönetiminin piyasa tarafından algılanan itibarıdır.
Kurucular birlikte çalıştıkları profesyonelleri de kurumsal kültürlerine uyumluluk ve piyasadaki itibarları açısından değerlendirerek seçerler. Böylece profesyonelin piyasadaki kişisel itibarınıda şirketlerinin kurumsal itibarları ile bütünleştirmiş olurlar. Bu açıdan bakıldığında iki taraflı itibar etkileşimi sözkonusudur. Bu nedenle çalışanların çalıştığı işyerleri de onların bireysel itibarlarını etkiler.
Şirketlerin varlıklarını kuşaklar boyu sürdürebilmelerinin anahtarı “Kurucu Değerleri”nin iş ilişkilerinde ve kurumsal davranışlarda iş hayatına aktarılmasıdır.
Kurucu’nun kurumsal itibara kattığı değerler, hissedarlar ve çalışanlar tarafından kabul edilmez ve özümsenmez ise uzun vadeli sürdürülebilir iş ortaklıkları da yapılamaz.
Çalışanların kurumsal sadakati sağlanamaz.
İtibarımız özenle korumamız gereken en önemli hazinemizdir.

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2012 – 46. sayısında yayınlanmıştır.