Sosyal Medya Hesaplarımız

Şefik İşeri

Küresel rekabete yem olmamak için yerli sermaye ile işbirliği şart!

Şefik İşeri
Abone Ol:

Bu ülkede doğup büyüyen yerli markalarımıza sahip çıkalım. Paranın dini imanı, ülkesi olmaz demeyin. Alman hükümeti, ekonominin kuralları gereği satışa çıkarılan kendi milli markalarının yabancılara satılmasına izin vermiyor.

 

Sektörünün duayenlerinden kurucu bir girişimci, yaptığımız sohbette bana, “Üretim yapan her girişimcinin önünde saygıyla eğilirim” demişti. Bu sohbet bize yerel üretimin ülkemizin bugünü ve geleceği için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu.
Hakikaten bizler bugüne kadar birkaç tane “Global Kriz”i hasarsız atlattık isek, bunu üretim gücümüze ve her koşulda işine motive olarak bunu sağlayan üretici girişimcilerimize borçluyuz. Bugün yerli üreticilerimizin en önemli sorunu iç piyasaya satışlarında karlılıklarını koruyamamalarıdır. Karlılıktan kastedilen ise büyük oranlar değil, işletmelerinin varlığını sürdürebileceği karlılıktır.
Zaten iş kültürümüzün en önemli zafiyeti olan yalnızca fiyat yoluyla rekabet alışkanlığımızdan bir türlü kurtulamadık. Neredeyse her iş kolunda, her kategoride bir kategori katili işlevini gören firma ortaya çıkmaktadır.
İç piyasadaki fiyat rekabeti nedeniyle üreticilerimizin çoğu ihracata yönelmekte ve varlıklarını sürdürebilecekleri geliri elde etmeye çalışmaktadırlar. Hızlı tüketim ürünleri sektöründe üreticiler iç rekabetin yanı sıra birde organize perakendecilerin satın alma koşullarının ağırlığı nedeniyle karlılıklarını kaybetmektedirler. Organize perakendecilerin yabancı sermayeli olanlarının tedarikçilerle iş ilişkileri adeta kullan-at modeli ile yürümektedir.
Bugün piyasanın önde gelen büyük yabancı perakende şirketleri bu nedenle neredeyse çalışacak yerli üretici bulamaz hale geldiler. Yerli perakende zincirlerimizde ağırlıklı olarak yabancıların tedarik politikalarını uygulamaya özenmektedirler.
Raflarımız şüphesiz çok değerli ancak tedarikçilerde patates tarlasında yetişmiyor! Bu gidişle perakendecilerimiz malını alacak yerli üretici bulamayacaklar. İş o noktaya geldi ki artık perakendecilerin çoğu işlerinin karlılığını sağlamak için verimliliğini artıracağına tedarikçilere her ay otomatik fatura düzenlemektedirler.
Buna muhatap olan üreticiler zaten rekabet nedeniyle artan maliyetlerini fiyata yansıtamıyor. Peki bu durumda tarafların işini iyi yönetememesinin faturası kime çıkacak! İş ilişkilerinin, gücü yetene mi yoksa hakkaniyet ilkelerine göre mi yönetileceğine piyasa koşulları karar verecektir.
Yerel tedarikçilerde, yerel perakendecilerde büyük tekellerce satın alınmaya devam ediyor, yakın gelecekte pazar tekellere teslim olacak gözüküyor. Büyük sermaye maalesef yerel girişimcileri yutmak için bekliyor. Halbuki yerel/milli sermaye arasında bu tehdide karşı doğal bir dayanışma olmalı. Yabancı sermayenin yerel açıdan tedarik problemi olmaz. Uygun fiyat ve kalitede ürünleri Çin’de de olsa bulur getirir. Çokuluslu tekellerin yürüttüğü küresel rekabete karşı yerel değerlerimizi, markalarımızı korumalı ve geliştirmeliyiz.
Bu ülkede doğup büyüyen yerli markalarımıza sahip çıkalım. Paranın dini imanı, ülkesi olmaz demeyin. Alman hükümeti, ekonominin kuralları gereği satışa çıkarılan kendi milli markalarının yabancılara satılmasına izin vermiyor.
Alman hükümeti, kötü duruma düşen şirketlerini yabancılara sattırmıyor, gerekirse hükümet kontrolündeki fonlara devrettiriyor.
Globalleşme, dünya ile bütünleşme falan derken mevcut yerel üretim gücümüzden olmamalıyız. Küresel rekabete yem olmamak için yerli sermaye kendi arasında dayanışmasını sağlamak zorundadır.
Yaşat ki yaşa?

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ağustos 2012 – 42. sayısında yayınlanmıştır.

 

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Şefik İşeri

Veda ve teşekkür

Şefik İşeri

Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.

Haziran 2009 yılından bu yana Retail Türkiye Dergisi’nde yazmaya başladım. Dile kolay değil. 6 yıldır aralıksız yazıyorum. Ama sağlık sorunlarım nedeniyle artık çok sevdiğim okurlarıma hoşçakalın demek istiyorum. İlk yazım Haziran 2009 sayısında “Herkes en iyi bildiği işi yapmalı” başlığıyla yayımlanmış. Biliyorum ki veda yazıları yazmak çok zordur. Okurlarımdan özür diliyorum. Bana ne mutlu ki bu yazılarımla birlikte kitapta yayımladım. Bilgi birikimleri genç kuşaklarla birlikte okurlarımla paylaştım.
Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.

Sağlıcakla kalın

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Nisan 2015 – 74. sayısında yayınlanmıştır.

Devamını Oku

Şefik İşeri

“Etkin Performans Yönetimi” nasıl yapılır?

Şefik İşeri

Çalışanlar yıllık gelirinin en az %30 unu değişken ücretinden,%70’ini aylık sabit ücretinden almalıdır. Gelirin değişken sabit ayrışımında ideal bölüşüm oranı ise yüzde ellidir.

(daha&helliip;)

Devamını Oku

Şefik İşeri

Hızlı tüketim ürünleri dağıtım kanallarında değişim

Şefik İşeri

Aslında münhasır bayilik sistemi 30yıl sonra işlevselliğini kaybetmiş ve iş gene dönüp dolaşıp çeşit toptancılığına dönmüştür. Piyasalardaki bu dönüşüm ve değişimi gören üreticilerin dağıtım sistemlerini ve bayilik şartlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir. Sürdürülebilir karlılığı sağlayamayan hiçbir işletme varlığını koruyamaz. Ticaretin esası Kazan/Kazan ilkesidir. Bir tarafın kaybettiği ticari ilişki devamlılığını koruyamaz.

(daha&helliip;)

Devamını Oku

Şefik İşeri

Şefik İşeri

POPÜLER