Şefik İşeri
Verimsizliğin ve karsızlığın temel nedeni fiyat odaklı rekabet
Çok uluslu perakendecilerimiz ve esnafımız fiyat odaklı rekabetin sürdürülebilir olmadığını kabul etmelidirler.
Perakendeciler rekabetlerini fiyat dışı unsurlar üzerinden yapmayı başarmalıdırlar. Bunun sağlanması halinde sürdürülebilir karlılığa ulaşılacak, zincirlerin piyasalardan çekilmesi veya el değiştirmesi sürecine son verilmiş olacaktır.
Yabancı ülkelere yatırım yapma kararları, hazırlanan fizibilitelerin verimlilik göstergelerine göre kararlaştırılır. Ülkeye giriş öncesi fizibil görünen yatırımlar, piyasalarda zaman içinde oluşan değişimlerden etkilenerek yatırım karlılığı fizibiliteye göre korunamayabilir.
Piyasa karlılığı korunamayan ülkelere giren yabancı sermaye umduğu karlılığı bulamaz ise girdiği ülkeden çekilebilir. Başta Carrefour, Real gibi Avrupa orijinli çok uluslu perakendeci kuruluşlar karsız piyasalardan çekilme kararı almaktadırlar. Ülkemizde de sektör karlılığında önemli yatırımcılar için kar beklentilerinin karşılanamaması sözkonusudur. Günümüzde perakende sektöründe var olan verimsizliğin ve karsızlığın temel nedeni fiyat odaklı rekabet yapma anlayışıdır. Türkiye piyasasına çok uluslu perakendecilerin adım attığı günden bu güne sektörün geleneksel kar marjları zaman içinde erimiştir. Bu kar marjı erimesi perakende ve üretim sektörlerinde her iki yönede de sürekli olumsuz gelişmiştir.
Bu yıkıcı fiyat rekabeti Türkiye’de bu güne kadar nice perakendecinin ve üretim tesisinin el değiştirmesine vesile olmuştur. Denilebilir ki abartmayalım, fiyat odaklı rekabet nasıl sektörü bu boyutta karsızlığa sürükleyebilir. Perakende piyasasına giriş yapan çok uluslu Carrefour, Real, Kipa gibi kuruluşlar piyasaya girdiği günden bu yana uyguladığı fiyat odaklı satış ve satınalma stratejileri ile sektörün kar marjlarını sürekli aşağıya çekmişlerdir.
Çok uluslu zincirler bu ülkeye adım attıklarından bu yana sektörün karlılığını aşağı çekerek tüketiciye daha ucuz ürün ulaştırdıklarını ifade etmişlerdir. Halbuki bunu yaparken tedarik zinciri dağıtım maliyetlerini düşürecekleri yerde geleneksel dağıtım maliyetlerinin üstüne çıkarmışlardır.
Bu süreçte piyasada oluşan değişimler;
-Fiyat rekabeti esas alındı, piyasa bu nedenle yalnızca fiyat üzerinden reaksiyoner rekabete alıştı.
-Düşük kar marji ile çalışıldı, perakendeciliğin sürdürülebilir karlılığını kaybedildi ve sektörün yatırım cazibesi azaldı,
-Satınalma politikaları ile üreticilerden alınan malların alış fiyatına perakendeciler karar verdiler,
-Üreticilere kafadan sürekli hizmet faturaları kesilerek onlar maliyetlerini bilemez hale getirildiler,
-Rakiplerine karşı rekabet avantajı, kendi maliyetlerini düşürmek yerine fiyat indirimi yoluyla sağlandı,
-Sektörün arka kapı satışları arttı ve bu fiyat odaklı rekabet esnafımızın ahde vefa hassasiyetini azalttı.
-Çok uluslu zincirler sürdürülebilir karlılığa ulaşamadıkları gibi sektöründe ulaşmasına izin vermediler.
Fiyat odaklı rekabetin zararları;
-Kendi sermayelerini batırmakla kalmazlar, tüm mal kategorilerinin katili olurlar,
-Sektörün karsızlığa mahkum olmasına ve ülke kaynaklarının heba olmasına neden olurlar,
Hülasa bu politikayı sürdüren perakendeciler ne kendileri ihya olur, ne de bu ülkeye bir artı değer katabildiler, Orduların savaşlarda yapamadığı ekonomik tahribatı, bu ülkenin ekonomisine yaparlar ve ülke kaynaklarını tarumar ederler.
Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek beyin kulakları çınlasın. Benim kayıtlı düzgün çalışan mükelleflerim dediği çokuluslu zincirler bu sektörün verimliliğini artırırken karlılığını azaltarak vergi kaynaklarını yok ettiler. Yok olan yalnızca maddi kaynaklarımız değil. Esnaflarımızın iş ahlakı bozuldu, asırlar boyu yaşatılan ahilik değerlerimiz ve yardımlaşma kültürünümüz yok olmaya yüz tuttu.
Esnafımızın haramdan sakınan, kul hakkına, hukuka ve ahde (sözleşmeye ) vefaya olan sadakatleri sarsılmamalı. Bu değerlerimiz özenle korunmalıdır. Perakende esnafımız ve profesyonel yöneticilerimiz ekonomi kamikazeleri gibi çalışmamalıdır. Bu sektörü, artık kim kimin kul hakkını daha iyi yediğinin yarışıldığı sahaya çevirilmemelidir.
Sektörde çalışan tedarik zinciri yöneticilerinin performansını kul hakkı yeme üzerinden ölçer hale getirmemeliyiz.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Kasım 2012 – 45. sayısında yayınlanmıştır.
Şefik İşeri
Veda ve teşekkür
Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.
Haziran 2009 yılından bu yana Retail Türkiye Dergisi’nde yazmaya başladım. Dile kolay değil. 6 yıldır aralıksız yazıyorum. Ama sağlık sorunlarım nedeniyle artık çok sevdiğim okurlarıma hoşçakalın demek istiyorum. İlk yazım Haziran 2009 sayısında “Herkes en iyi bildiği işi yapmalı” başlığıyla yayımlanmış. Biliyorum ki veda yazıları yazmak çok zordur. Okurlarımdan özür diliyorum. Bana ne mutlu ki bu yazılarımla birlikte kitapta yayımladım. Bilgi birikimleri genç kuşaklarla birlikte okurlarımla paylaştım.
Bana bu sayfayı açan Retail Türkiye Dergisi’ne sonsuz teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde benim bu sütunlarda yazmamı teşvik eden ve kapıyı aralayan Ataman Özbay’a.
Sağlıcakla kalın
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Nisan 2015 – 74. sayısında yayınlanmıştır.
Şefik İşeri
“Etkin Performans Yönetimi” nasıl yapılır?
Çalışanlar yıllık gelirinin en az %30 unu değişken ücretinden,%70’ini aylık sabit ücretinden almalıdır. Gelirin değişken sabit ayrışımında ideal bölüşüm oranı ise yüzde ellidir.
Şefik İşeri
Hızlı tüketim ürünleri dağıtım kanallarında değişim
Aslında münhasır bayilik sistemi 30yıl sonra işlevselliğini kaybetmiş ve iş gene dönüp dolaşıp çeşit toptancılığına dönmüştür. Piyasalardaki bu dönüşüm ve değişimi gören üreticilerin dağıtım sistemlerini ve bayilik şartlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir. Sürdürülebilir karlılığı sağlayamayan hiçbir işletme varlığını koruyamaz. Ticaretin esası Kazan/Kazan ilkesidir. Bir tarafın kaybettiği ticari ilişki devamlılığını koruyamaz.
