İstanbul’dayım… Telefonum çaldı, baktım Cengiz Çambel arıyor, belli yine fırça kayacak, alttan almak gerek… “Buyurun Cengiz Abicim…” “Tamam, operasyon geçirdin (Polis operasyonu değil tabi ki) daha...
Elinizde bulundurduğunuz derginizin bu sayıdaki “Kapak” konusu, yürürlüğe giren “Yeni” Hal Yasası… Ben yasaya iki konuda bakmak istiyorum. Bu yasa, üretici kesimine ne getiriyor, tüketici kesimine...
Elime beyaz kâğıdı, dolma kalemi aldım, canlarım, kardeşlerim İbrahim, Cengiz ve Burçin’e bir güzel mektup yazdım. Mektubumda “Üzerime farz olan tanrı selamını” sunmayı da ihmal etmedim....
Yazımın başlığındaki “Üç” kelime, bütün kapıları açacak “Maymuncuk” gibidir. Eğer biri eksik olursa, dünyanın düzeni kaçar. Eğer biri “İyi” işlemezse, yine dünyanın düzen kaçar. O nedenle...
Elimde elektrik faturası, söylenip duruyorum, hem de yüksek perdeden. Elbette arasında da uygunsuz kelimelerle… Bizim çocuklar “Hayrola abi, yine vitesten atmışsın” dediler… Baba, nasıl vitesten atmayacağım...
Yazının başlığına bakıp da İran’a sefer açtığımı filan sanmayınız, “Sefer” bizim evdeydi… Yaklaşık 15 yıldan bu yana İran ile ilişkilerim devam eder. Kimi zaman ticari, kimi...
Ben (Yaşı 65 ve üzeri olanlardan söz ediyorum) ve benim gibi olanlardan birçoğu, belli bir eğitim ve ardından da “Devlete memur” olduktan sonra, “Nasıl oldu bu...
Telefonu açtım sordum “N’aber” diye… Sevgili İbrahim Bostancıoğlu ile Sevgili Cengiz Çambel tatilden dönmüşler, Burçin’i göndermişler. Yine İstanbul’un Anadolu yakasında ofisi bulana kadar epeyce dolaştım. Sonunda...
Kafamın bir tarafında hep takılı Sevgili Cengiz Çambel’in e-postadaki sözü…“Seçim bitti, gari yazı yazmaya dönsen…”Elbette yazacağım, yazmaya devam edeceğim de, daha seçim sonuçlarının etkisini tam atlatamadım...
En son Ocak-2011 sayısına yazmışım ve… “Gerek “Ulusal” boyutta, gerekse “Küresel” boyutta zor günler bizleri bekliyor. Gelecek 35 yılda olacakları da görmek için “Yeşil” ve “Canlı”...