Connect with us

Cengiz Çambel

2015’e damga vuranlar

Cengiz Çambel
Abone Ol:

Koca bir yıl daha geride bıraktık. 2015 yılı nasıl geçti diye arşivlere baktım, eski dergileri inceledim. 2015 yılına damga vuran en önemli olay ise, “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”un TBMM’den geçerek yasalaşması oldu. Uzun yıllardır askıda bekleyen yasa tasarısının Meclis’ten geçmesi küçük esnafla birlikte birçok kesim için umut oldu. TESK Başkanı Bendevi Palandöken ile yaptığım sohbetlerde bu tasarının Meclis’ten geçmeyeceğini söylerken Palandöken, “Umudunu asla yitirme, görürsün bak yasalaşacak” demişti. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek’te eksik kalan kısımların yönetmeliklerle tamamlanabileceğini söylemişti. Kanun maddeleri hala tartışma konusu.
Sevgili dostumuz Mustafa Kalkandelen’de 2015 yılında discount perakendecilerin hızla çoğalacağını ve online ticaretin gelişeceğini söylemişti. Haklı da çıktı. Maptriks’in yaptığı araştırmaya göre ülkede discount mağaza sayısı 15 bin 441’e ulaştı.
Tahminler 2015 yılında büyümenin yüzde 4 olacağı yönündeydi. Bu rakamın oldukça altında gerçekleşti. 2 genel seçim yaşandı. Bu da ekonomiyi etkiledi. İş dünyası temkinli büyümeye yöneldi. Hüseyin Özdilek, temkinli yatırım yapıp agresif büyümeyeceklerini ifade etmişti. Amerikan Merkez Bankası FED’in kararlarıyla yatıp güne öyle başladık. Rusya ile yaşanan krizde yılın son aylarında kendisini hissettirmeye başladı. Ama asıl etkileri 2016 yılında olacak galiba.
Adese’nin eski genel müdürü, sevgili dostumuz Sıtkı Erben ise 2015 yılında büyümenin Anadolu’da hızlanacağını ifade etmişti. Çok ta haklı çıktı. Anadolu açılan AVM, mağaza ve market sayıları hızla arttı.
BİM, perakende sektöründe farklı bir formatta mağaza açtı. FİLE, süpermarket formatıyla perakende sektöründe yerini aldı. 2015 yılı hedefi 10 mağazaydı, 9 mağaza açtı. Ama BİM, perakende sektörünün en güçlü ve en büyük oyuncu olarak 2015 yılına damgasını vurdu.
Birleşme ve satınalmalarda çok yankı uyandırdı. Medyada manşetlere çıktı. CarrefourSA; Kiler, 1e1 ve İsmar marketlerini satın alarak, “sektörün en güçlü oyuncularından biri de benim” dedi. Real Hipermarketlerini 2014 yılının son aylarında satın alan Beğendik, 2015 yılında da Kipa’nın 11 mağazasını satın alarak büyüme yolunda önemli adımlar attı. 2016 yılında Beğendik’ten önemli hamleler bekleniyor. Anadolu Grubu’da Migros’un yüzde 40.25 hissesini BC Partners’ten almak için anlaşmaya vardı. Bu satınalmada perakende sektöründe önemli bir ataktı. Esas Holding, Ayakkabı Dünyası’nı; Ziylan’ın yüzde 50 hissesi de Ülker, BİM ve Mate Footwear konsorsiyumu tarafından alındı. Ayakkabı sektörü, gücünü bir kere daha gösterdi.
Artan döviz fiyatları, AVM kiracılarını çok olumsuz etkiledi. Birçok AVM yönetimi, kiracılarını mağdur etmemek için orta yolu buldu. 2015 yılında en çok tartışılan konuların başında da kırmızı et fiyatlarının astronomik yükselişi oldu.
Sevgili dostlar, 2015 yılı kısaca böyle geçti. Yeni yılınız kutlu olsun.

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2015 – 82. sayısında yayınlanmıştır.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Cengiz Çambel

Alman ekonomisi resesyona mı giriyor?

Cengiz Çambel

Dünya, global bir kriz yaşıyor. Bu krizden tüm ülkeler olumsuz etkilenirken Avrupa’nın en güçlü ülkesi olan Almanya’da tehlike sinyalleri bir kat daha fazla.

Bugüne kadar hep Türkiye perakende sektörünü yazarken bu kez rotamı Alman ekonomisine çevirdim. Zira yazarımız Ercüment Tunçalp, Türk ekonomisi, perakende ve gıda sektörleriyle ilgili çok güzel yazıları gündeme alıyor. Almanya’da yaşanan bu gelişmelere ilgi duymamın en önemli sebebi ise Berlin’de yaşayan lise arkadaşım Eyüp Güler’le yaptığımız sohbetten kaynaklanıyor. Güler, Almanya’da yaşanan sıkıntıların ilerleyen aylarda daha da artacağı görüşünde. Güler’e göre bir teknoloji ülkesi olan Almanya’nın muhafazakâr kesiminin akıllı cep telefonlarına geç adapte olması, elektrikli araçlar konusunda AR-GE ve üretime geç başlaması, yapay zekayla ilgili çalışmaları geç başlatması, rakip ülkelerden daha geç devreye alması nedeniyle global pazarda yenilikleri devreye alamadı. Chip pazarını Taiwan’a kaptırdı.

Almanya kendisi teknoloji ürettiği halde Alman halkının büyük bir bölümü Türkiye’de yeni teknolojiye çabuk adapte olan insanların aksine yeni teknolojilere karşı temkinli yaklaşıyor, bu yeni teknolojileri kullanmaya geç başlıyor. Şirketlerde ve politikada karar mekanizmalarında da bu tür insanlar görevde olduğundan yeni teknolojilerin ülke çapında hayata geçirilmesi çok geç oluyor. Böylece Almanya uluslararası rekabette treni kaçırıyor. Örneğin e-devlet gibi bir sistem Almanya’da yok, hatta böyle bir sistemin planları bile yok. Sağlık sektöründe ise sorunlar giderek artıyor. Hastanelerden randevu almak için aylarca beklemek gerekiyor.

Almanya, son yıllarda yaşamadığından daha çok sıkıntılarla gündeme geliyor. Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, Alman ekonomisine darbe indirdi. Almanya, Rusya’ya boykot uygulama kararıyla birlikte bu ülkeden aldığı tüm doğalgaz, akaryakıt, çelik gibi ürünlere ambargo koydu. Böylelikle ülkede üretim maliyetleri her geçen gün artmaya başladı. Otomotiv sektörü Rusya’dan ucuz fiyata aldığı çeliği almak için rotayı maalesef pahalı satan ülkelere yöneltti. Otomobil fiyatları arttı. Zira Alman ekonomisini ayakta tutan en önemli sektörlerin başında otomotiv endüstrisi geliyor.

Öte yandan ABD, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın güçlenmesini istemiyor ve Almanya ikinci dünya savaşının sonundan beri ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket ettiği için son yıllarda bu yönde verdiği kararlar Almanya’nın aleyhine oldu. Angela Merkel iktidarı döneminde Rusya ile yapılan anlaşma sonucu Rusya’dan ucuz gazı Almanya’ya getirecek olan iki boru hattı “Kuzey Akım Boru Hattı 1 ve 2” Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya bağlanmıştı. ABD ise Almanya’nın Rusya’dan gaz almasına hep karşı çıkmış, kaya gazı ya da hidrolik kırılma gazı alın şeklinde Almanya’ya resmen baskı yapmıştı. 26 Eylül 2022 günü bu iki boru hattı sabotaj sonucu havaya uçuruldu. Böylece uzun yıllar büyük büyük emek ve para harcanarak döşenen boru hattı kullanılamaz hale gelmiş ve Almanya’nın Rusya’dan gaz ithal etmesi engellenmiş oldu. Sabotajı kimin yaptığı kanıtlanamasa da Arkasında ABD veya Ukrayna’nın olduğu tahmin ediliyor.

Almanya bu sabotaj olayından beri ABD de dahil olmak üzere diğer ülkelerden sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını önemli ölçüde artırdı.

Bu ithal edilen sıvılaştırılmış doğalgaz, ABD’deki kaya gazı ya da hidrolik kırılma gazı kaynaklarından elde ediliyor, sıvı hale getiriliyor, gemilere yükleniyor ve Avrupa’ya taşınıyor. Burada yeniden gaz haline getirilip şebekeye veriliyor.

Bu gaz hem Rusya ile yapılan anlaşmadaki fiyattan çok daha pahalı hem de bu gazın elde ediliş yöntemi çevreye zarar verdiği için Almanya’da yasak. Çevreyi koruma konusunda oldukça duyarlı olan Almanya, Yeşil Parti’nin de iktidara ortak olmasına rağmen ülkesinde yasak olan bir yöntemle üretilen gazın ABD’den ithal edilmesine göz yumuyor. Bu ithal edilen pahalı gaz Almanya’daki endüstrideki üretim maliyetlerini büyük oranda arttırdı, uluslararası rekabette Alman şirketleri fiyatlarını arttırmak zorunda kaldılar örneğin otomobil fiyatlarında büyük artış oldu. Uluslararası pazarda Alman şirketleri rekabette zorlanmaya başlayınca küçülmeye başladılar ve üretim maliyetlerini azaltmak için Almanya’daki fabrikalarını azaltıp daha ucuz üretim yapabilecekleri ülkelerde fabrikalar kurmaya başladılar. Artan enerji maliyetleri aynı zamanda konutlardaki ısınma ve sıcak su fiyatlarına da yansıdı. Böylece bağımsız hareket edemeyen Almanya kendi ülkesi aleyhine verdiği kararlarla ülkesindeki işsizliğin artmasına ve ekonominin zayıflamasına neden oluyor.

Çin, otomotiv pazarında elektrikli araçlarla liderliği ele geçirdi. Çinli otomotiv firmaları Avrupa’da çok güçlenirken Alman otomobilleri tüm dünyada artan fiyatları nedeniyle kan kaybetmeye başladı. İlk etkisi ise Çin’de gözlemlendi. Volkswagen, Almanya’da bazı fabrikalarını kapatacağını açıkladı. Bu kapatma ile binlerce işçi, işsiz kalacak.

Almanya’da sadece Tesla üretim yaparken BYD ve Chery, ülkemizde yatırım yapmak için kolları sıvadı. Geçtiğimiz günlerde Paris’te düzenlenen Otomotiv fuarında bile Çinli otomotiv devlerini görmek mümkündü. Fuarda hep ekonomik araçlar öne çıktı. Bu da Çinli otomotiv firmalarına büyük avantajlar sağlıyor.

Almanya’nın dev firmalarından Thyssenkrupp da Rusya’da hammadde olan çeliği alamayınca diğer ülkelere yöneldi. Fiyatlar tavan yaptı.

Gazeteci meslektaşımız Barış Soydan’da kendi Youtube kanalında bu analizi çok güzel yağmış. (https://www.youtube.com/watch?v=JAaF1kOz7d4)

Otomotiv sektörü dışında beyaz eşya, ilaç, sigortacılık, yazılım gibi sektörlerle de güçlü olarak var olmayı sürdüren Almanya’yı acaba bu sektörler kurtarmaya yetecek mi?

Continue Reading

Cengiz Çambel

Nur içinde yat Ramazan Ulu

Cengiz Çambel

Bazen kelimeler düğümleniyor, ne diyeceğimiz, konuşacağımızı bilemiyoruz. Bilgisayarımı açınca karşıma çıkan haberle yıkıldım kaldım. Gözlerim doldu, hala ümidim vardı yaşayacağından. Vücudu dirençli, hastaneden sapa sağlam çıkacaktı, bekliyordum. Hatta yanına ziyaretine de gidecektim.

Çok sevdiğim dostum, ağabeyim, bana perakende sektörünü öğreten ve sevdiren Ramazan Ulu’yu maalesef ki kaybettik. 1982-1989 yılları arasında çeşitli gazetelerin ekonomi servislerinde çalıştıktan sonra sektör büyüğüm, nur içinde yatsın Bülent Yardımcı ile birlikte Bakkal.Market Dergisi’nde çalışmaya başladık. Çeşitli sektörleri bilmeme rağmen perakende sektöründen, marketlerden, gıda sektöründen hiç bilgim ve tecrübem yoktu. Sektörü öğrenmemim tek yolu da perakende noktaları, bakkalları ve marketleri gezmem, yöneticilerinden işin püf noktalarını öğrenmeden geçiyordu.

İşyeri ofisimiz Levent’teydi. 1990’lı yıllar. Market sayısı yok denecek kadar azdı. Olanlarda çok küçük, bakkal irisiydi. Sanayi Mahallesi’ndeki Ulu Kardeşler Marketler ise pırıl pırıl parlıyordu. Marketin içi oldukça güzel, müşteri sayısı da fazlaydı. Ahşap merdivenlerden asma kata çıkarak marketin sahibiyle tanışmak istedim. Karşımda muhteşem bir insan, müthiş misafirperverliğiyle Ramazan Ulu çıktı, beni konuk etti. O günden sonra Ramazan Ulu ile çok sıkı dost olduk. Bana perakende ve gıda sektörünün en ince noktalarını öğretti. Satın alma görüşmelerinde birlikte bulunduk.

Öğleyin işyerimizde yemek çıkmazdı. O yıllarda malum, ekonominin de çok iyi olduğu söylenemezdi. Ben öğleyin sanki Ulu Kardeşleri’n bir çalışanıymış gibi markete yemek yemeğe gider, personelle birlikte yemeğe ortak olurdum.

Türkiye’de perakende sektöründe ilk kampanyayı başlatan kişilerden biri de Ramazan Ulu’ydu. Müşterilere çekilişle çeyrek altın hediye ederdi. Üretici firmaların kendilerine hediye ettikleri minik elektrikli ev aletlerini de kampanya sonucu tüketicilere sunardı. Ramazan Ulu, eski bir öğretmen. İnsanlara yaklaşımı çok iyi bilirdi. Sevecendi. İnce eleyip sık dokurdu. Sektörün birleşip bütünleşmesi için çok çabaladı. Önce İSMAR’ı kurdular, sonra da İstanbul PERDER’i. STK’larda da görev almayı çok severdi. Bu güzel kelimeleri daha uzatmak mümkün ama parmaklarım klavyeye gitmekte zorlanıyor.

Sektör, çok büyük bir değeri, ağabeyi kaybetti. Mekanın cennet olsun Ramazan Abi, nurlar içinde yat.

Continue Reading

Cengiz Çambel

Gıda perakendecilerinde personel açığı büyüyor

Cengiz Çambel

Son günlerde alışveriş için marketleri gezerken personelden yana sıkıntı yaşandığını görüyorum. İstanbul’un en büyük zincir marketlerinden birine et almaya gittiğimizde kasap reyonunda kasabın olmadığını gördük. Şarküteri elemanı bizlere et almamız için destek verdi. Güler yüzlü bir elemandı. Yardımcı olmak için çabalayıp durdu. Ürünleri istediğimiz şekilde paketleyemedi. İstediğimiz kıvam ve kalitede etleri alamadık. Mağaza müdürüyle de konuştuğumuzda kasap açıklarının olduğunu ve bulamadıklarını öğrendim.

Kasap bulmanın gerçekten de zor olduğunu biliyorum. Bu personeli asgari ücretlerle marketlerde çalıştıramazsın. Çalıştırdığın anda marketten kaçar. Diğer ürünleri almak içinde başka bir zincir markete uğradım. Yoğurt alacaktım ama reyon bomboş. Market için yok satmanın ne kadar hatalı bir iş olduğunu gayet iyi bilirim. Yine mağaza müdürüyle konuştuğumda, “Abi sevkiyatlar daha önce haftada 3 gündü, şimdi 2 güne indirdiler. Bu nedenle rafta yoğurt yok. Hep söylüyoruz, sevkiyatı haftada 3 gün yapın diye ama inşallah gerçekleşir” dedi. Bende yandaki perakendeciye doğru ilerledim. Raftan yoğurdu alıp kasaya gittim. Kasa fiyatı ile raf fiyatı farklıydı. Tabii raf fiyatından ödemeyi yaptım. Mağaza müdürüne durumu aktarınca, “Etiket değiştirmekten bunaldık. Bu arada rafta etiketi değiştirmeyince müşteride böyle sorunlar yaşıyoruz. Son günlerde büyük oranda personel sıkıntısı yaşıyoruz. Çalışanlar bunalmış durumda. Giden gidene. Kasada işlem yapan arkadaşımızda dün işe başladı. Üstelik perakendecilik konusunda da eğitim almadı” dedi.

İşe başvuran personele büyük ümitle sarılan perakendeciler, eğitimde vermeden bu personelleri mağazaya sevk ediyorlar. Çalışan personeller çok iyi niyetli ama bu yetmiyor. Tüketiciler ve marketlerde sorunlar hat safhaya ulaşıyor.

Bu durumdan perakende yöneticilerinin de haberdar olduklarını tahmin ediyorum. Kalifiye eleman bulmak gerçekten zor. Hem cirolar hem karlılıklar yükselirken çalışanlara da yaşanabilir ücret vererek işte kalmalarını; perakendeciliği meslek olarak seçmeleri sağlamalılar. Artan asgari ücret, perakendecinin giderlerine yansıyor. Ama bu sarmaldan kurtulmak gerek. Çalışanlara asgari ücretten daha fazla maaş ödemek sorunun çözümüne bir nebze de olsa yardımcı olacaktır.

Continue Reading

Cengiz Çambel

Cengiz Çambel

POPÜLER