Firmalardan
Baklavacı Güllüoğlu’ndan Osmanlı Saray İçeceği
Güllüoğlu (M.Nejat Güllü), Osmanlı Dönemi Saray İçeceklerini iki yıl süren bir çalışma ile günümüz beklentilerine göre yeniden yorumlayarak “Şifapınarı” markasıyla hayata geçiriyor.
Şifapınarı markalı ürünlerin tarihteki özü korunarak meyve özlerinden, bitki kök ve tohumlarından elde edildiğini ifade eden Güllüoğlu Grup Şirketleri İcra Kurulu Başkanı ve Osmanlı Saray İçecekleri projesinin fikir babası Ömer Kaya, sözü edilen ürünlerin kimyasal bir işlemden geçirilmeden üretildiğini, içlerine ilave koruyucu maddeler ve yapay aromalar konulmadığını, bazı içecekleri Güney Amerika yerlilerinin şeker otu olarak adlandırdıkları Stevia Rebudiana denilen tamamen doğal bir bitkinin yapraklarından elde edilen özle tatlandırdıklarını, şeker hastalarının ve şekerden kaçınan herkesin bu içeceği rahatlıkla tüketebileceğini ifade etti.
Şifapınarı markalı ürünlerin tümünün hem lezzetli hem de şifalı içecekler olmasına çalıştıklarını ifade eden Ömer Kaya, bazı ürünlerini ise hurma özü ile tatlandırdıklarını, erkekler için gençleştirici ve dinçleştirici özelliği olan hurmanın tek başına bile afrodizyak özellikler içerdiğini, ‘Muhteşem İksir’ isimli içeceğini ilave özlerle takviye edilerek benzersiz bir içecek oluşturduklarını ve daha şimdiden erkek müşteriler tarafından bu ürünün kapışılmaya başlandığını söyledikten sonra şu açıklamada bulundu:
“Hepsinden önemlisi, çok uzun uğraşılar ve denemeler sonucu şu aşamada 6 çeşit olarak üretilen Şifapınarı markalı içeceklerin yakın bir gelecekte 10 çeşide kadar çıkarılacak. Tümünün şifalı olma yönleri ön planda tutuldu. Bu özgün içecekler ile herkes kendisini Sultan gibi hissedecek ve hayatlarına mutluluk katabilecek.”
Güllüoğlu olarak, böylesine nefis ve şifalı içecekleri tüketicilerine sunmanın heyecanını taşıdıklarını vurgulayan Ömer Kaya, Osmanlı Saray İçeceklerinin tarihsel gelişimi ve bugünkü durumu hakkında ise şunları söyledi:
“Osmanlı Sultanlarının en güvendiği makamlardan biri de ‘hekimbaşılar’ idi. Sarayda en üst seviyede tutulan hekimbaşılar; Sultanların hasta olmadan yaşamlarını sürdürmek ve haremlerine karşı güçlü olmalarını sağlamak için hem tıbbi olarak yapılması gerekenleri yapar, hem de özellikle içeceklerinin hazırlanmasında günümüz eczacı ve bilge aktarlarına karşılık gelen bilgi ve yetenekleriyle katkı sağlarlardı. Hekimbaşıların bu önemli görevi özenle yapması ve sonunda Sultanın takdirini kazanması en büyük hedefleriydi.
Asırların birikimiyle geliştirilen saray içecekleri özellikle 15. yüzyılda altın tombak içinde sunulacak kadar değerli içecekler haline geldi. Saraydaki eğlencelerde ve yemeklerde yabancı elçilere bu saray içeceklerini ikram etmek bir prestij anlamı taşıyordu. Daha sonra sarayın dışına da taşınan bu lezzetler konakların, beylerin, paşaların zarif içecekleri oldular. Her biri ayrı bir Şifapınarı, aynı zamanda zevk-ü safa içeceği haline geldiler.
Osmanlı’da daha çok zengin kesim tarafından içilen bu içeceklere Avrupa’dan gelen gezginler hayran kalırdı. Bazı ülke yetkililerinin elçilerine mektup yazarak, Türklerin yaptığı güzel ilaç ve pahalı içeceklerin tariflerini bildirmelerini rica etmişlerdir.
Ama ne yazık ki bize ait birçok değer gibi, Anadolu’muzun binbir çeşit meyve ve bitkisinden elde edilen bu şifalı içeceklerimiz de unutturuldu. Bunların yerine bağımlılık yapan, hiçbir faydası olmayan sağlıksız içecekler ikame edildi. Bu yetmiyormuş gibi, -pası bile sökebilecek derecede- sağlıksız içecekler modern olmanın sembolü haline getirildi.
Bir şeyler yapma sorumluluğunu hisseden Baklavacı Güllüoğlu (M. Nejat Güllü) grubu olarak uzun ve titiz bir çalışma sonucunda Muhteşem Osmanlının muhteşem saray içeceklerini ‘Şifapınarı’ markasıyla hayata döndürmenin ve bu sağlıklı ürünleri kendi insanımızla birlikte tüm insanlığa sunmanın haklı gururunu taşıyoruz.”
Firmalardan
Sultan Etçi, PLAT Zirvesi’nde platin sponsoru olarak yer aldı
Bu yıl 9. su düzenlenen ve sektörün en prestijli organizasyonlarından biri haline gelen Private Label Zirvesi, 1.700 katılımcı ve 4.500 başvuru ile yoğun ilgi gördü. Hızlı tüketim ürünleri sektörünün dinamiklerini, yenilikçi çözümleri ve geleceğe yönelik fırsatlarını ele alan zirve, dolu dolu bir programla sektör profesyonellerini bir araya getirdi. Sultan Etçi de, bu önemli organizasyonda Platin Sponsor olarak yer aldı.
Sultan Etçi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı, zirvede yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Private Label Zirvesi, sektörümüzün yenilikçi çözümler, rekabet avantajları ve müşteri beklentilerine yönelik stratejiler geliştirmesi için eşsiz bir buluşma noktası. Firmamız uzun yıllardır private label sektörüne, BİM, ŞOK, A101 zincir marketleri ile hizmet vermektedir. Firmamız Sultan Et markasıyla %100 yerli sermayeyle 1973 yılında Ankara’da kuruldu. Bugün 300’den fazla barkod ürün çeşidimizle ülkemizin her noktasına ulaşabilmiş olmanın gururunu yaşıyoruz.
Sürdürülebilir büyümenin kalite, kontrol, verimlilik ve yeniliklere dayalı olduğunun bilinciyle yatırımlarımızı ve enerjimizi hep bu alanlara yönelttik.
Uygulamakta olduğumuz toplam kalite yönetim sistemleri ile tüm süreçlerimizi optimize edip risklerimizi yöneterek standart, güvenilir, verimli ve sürdürülebilir üretim gerçekleştiriyoruz. Ar&Ge bölümümüz, ürettiğimiz geleneksel ürünleri yeni teknoloji ve bilimsel çalışmalarla buluşturarak sektörde takip edilen ürünler üretmeye devam ediyor. Bu çalışmalardan doğan yeni ‘aç bitir’ ürün yelpazemiz Ocak ayında raflarda tüketicimiz ile buluşacaktır.
51 yıllık köklü geçmişimizden aldığımız güçle, her zaman değişen koşullara hızlı uyum sağlıyor ve tüketicilerimize ulaşmanın yeni yollarını arıyoruz.’’
Firmalardan
DFN’den çikolata kaplı badem dolgulu yeni nesil hurma: Tangesir
DFN, Türkiye pazarına sunduğu “Tangesir” ile atıştırmalık kategorisine yeni bir soluk getiriyor. Pozitera’nın 20 yıllık perakende deneyimiyle DFN, sağlıklı ve şık bir alternatif sunan bu yenilikçi ürünüyle dikkat çekiyor. Tangesir, önümüzdeki dönemde Türkiye genelinde birçok satış noktasında tüketicilerle buluşacak.
DFN, hurmayı yalnızca bir meyve olmaktan çıkararak atıştırmalık kategorisinde yeni bir standart belirliyor. Türkiye pazarına “Tangesir” adıyla sunulan bu yenilikçi ürün, günlük hayatın keyif anlarını zenginleştiren özel bir lezzet deneyimi sunuyor. Özenle seçilen hurmalar, doğal olgunlaşma sürecini tamamladıktan sonra üstün kaliteli çikolata ve taze bademle buluşturuluyor.
Her damak tadına hitap eden Tangesir, hem şık hem de pratik bir atıştırmalık olarak günün her saatine eşlik ediyor. DFN Türkiye’nin uzmanlığıyla üretilen bu özel ürün, sağlıklı ve rafine lezzetler arayanlar için vazgeçilmez bir seçenek olma özelliği taşıyor.
DFN yönetim kurulu başkanı Birol Şengel, Tangesir’in Türkiye pazarına girişini şu sözlerle değerlendirdi: “Sağlıklı ve lezzetli atıştırmalık kategorisine yenilikçi bir soluk getirmeyi amaçlıyoruz. Bu yalnızca bir başlangıç; önümüzdeki dönemde ürünümüzü geniş bir satış ağıyla benzersiz bir şekilde daha fazla tüketiciyle buluşturmayı ve Türkiye’ye olan yatırımlarımızı hız kesmeden büyütmeyi hedefliyoruz.”
DFN, üretim sürecinin her aşamasında kalite ve güvenlik standartlarını titizlikle uygulayarak, hurmaların seçilmesinden paketlenmesine kadar her adımı dikkatle kontrol ediyor. Üretici iş ortaklarıyla kurduğu güçlü iş birlikleri sayesinde, lezzet ve kaliteyi bir araya getiren Tangesir, şimdiden dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Tangesir, yakın zamanda Türkiye genelinde çok daha fazla noktaya yayılma hedefiyle büyüyor.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.