Firmalardan
Unilever, ‘Sıfır katı atık’ hedefine ulaştı
Unilever’in 67 ülkede bulunan 240 fabrikası ‘sıfır katı atık’ statüsüne kavuştu.
Hedefini çevresel etkisini azaltırken, işini de iki katı büyütmek olarak belirleyen Unilever, tüm küresel fabrika ağında katı atık alanlarına ‘sıfır atık’ gönderen fabrikalar yaratarak 200 milyon Avro da maliyet tasarrufu yaptı.
Türkiye’de ise son olarak üretime başlayan Konya Algida Fabrikası da dahil olmak üzere tüm üretim tesisleri 2013 yılından bu yana ‘sıfır katı atık’ statüsünde üretim yapan Unilever’in; fabrikalarından atık alanlarına hiçbir katı atık gönderilmiyor, tesislerde ortaya çıkan katı atıklar yeniden kullanılıyor, geri dönüştürülüyor ve geri kazanılıyor.
Nihal Temur: “Çevresel anlamda daha sorumlu fabrikalar yaratmak için çalışıyoruz”
Türkiye’nin sıfır katı atık hedefine en hızlı ulaşan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Unilever Türkiye Tedarik Zincirinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Nihal Temur şöyle konuştu: “Katı atık alanlarına sıfır atık gönderme hedefi Unilever’in sürdürülebilir büyüme hedeflerinin temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde 2015 yılına kadar tüm dünyadaki tesislerde hedeflenen ‘sıfır katı atık’ statüsünü, biz Türkiye’de globalden önce, 2013 yılında gerçekleştirdik. Şu an Türkiye’deki tüm mevcut fabrikalarımız sıfır katı atık statüsünde faaliyet gösteriyor. Böylece, işimizi çevresel etkimizi azaltarak büyütüp, sürdürülebilirlik stratejimizi nasıl eyleme dönüştürdüğümüzle ilgili mükemmel bir örnek teşkil etmiş olduk. Unilever’in sürdürülebilirlik hedefleri açısında kritik önem arz eden bu gelişme, fabrikaların çevresel anlamda nasıl daha sorumlu hale geldiğinin en önemli göstergesi. Ayrıca, 2013’te üretime başlayan Konya’daki Algida Fabrikamız da ilk günden itibaren ‘sıfır katı atık’ anlayışıyla çalışıyor. Yine Konya’da faaliyete geçecek Ev ve Kişisel Bakım ürünleri üretecek yeni fabrikamızı da ‘sıfır katı atık’ statüsünde olacak şekilde tasarlıyoruz. Çevresel anlamda daha sorumlu fabrikalar yaratmak için tüm dünyada en iyi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Unilever Türkiye olarak, Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamındaki diğer hedefler doğrultusunda kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
Wzşlğcğı Atık Yönetimi Uygulamalarından Örnekler:
• Unilever katı atık alanlarına sıfır atık hedefine ulaşmak için dört aşamadan oluşan şu yaklaşımı benimsedi: İlk olarak kaynakta atıkların azaltılması, sonra atıkların yeniden kullanımı, geri kazanılması veya zararlı olmayan atıkların geri dönüştürülmesi. Bu yaklaşım, tedarikçi teslimatlarından kaynaklanan ambalaj malzemelerinden personel kafeteryasındaki atıklara kadar bir fabrikada tüketilen her bir malzemenin yeniden değerlendirilmesi anlamına geliyor.
• Atıkların kaynağında azaltılması Unilever’in birinci önceliği olmaya devam ederken, şirket proje ortakları ile birlikte, kalan atıklar için de yenilikçi çözümler aramaya devam ediyor. Örneğin, Fildişi’nde atıklar düşük maliyetli inşaat malzemelerine dönüştürülüyor, Hindistan’da organik atıklar gübre haline getirilip tarımda kullanılıyor, Çin’de ise Unilever’in Asya’daki en büyük fabrikası Hefei’nin atıkları tuğla ve kaldırım taşı imalatında kullanılıyor.
Türkiye’de ise:
• Çorlu Dondurma fabrikasında yıllık 700-800 ton civarında atığın çimento fabrikalarında alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması ile geri dönüşümünü sağlıyor. Böylece Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın ‘Çevresel etkileri azaltmak’ hedefi kapsamında üretim tonu başına karbondioksit emisyonu da azaltılıyor.
• Çorlu Gıda fabrikasında endüstriyel atıksu artıma tesisinde yaptığımız iyileştirmeler sonucunda yıllık 600 ton arıtma çamurun oluşumu engellenmektedir. Ayrıca, fabrika içerisinde bulunan yağ tutucularda toplanan atıklar bir dizi işlemden geçirildikten sonra yağ asidine dönüştürülerek sabun üretiminde kullanılmak üzere değerlendirilmektedir.
• Rize’de bulunan çay fabrikalarımızda oluşan organik kökenli çay çöpleri fabrikalarımıda faaliyete geçirdiğimiz organik kompostlaştırma makineleri ile kompostlaştırılmakta ve bölgede tarım yapan çiftçilere verilerek çay tarımında organik gübre olarak değerlendirilmektedir.
• Konya dondurma fabrikamızda ortaya çıkan organik kökenli dondurma atıkları bölgede bulunan bir kompostlaştırma tesisine gönderilerek anaerobik çürütücülerde enerji üretiminde ve sonrasında organik gübre üretiminde kullanılmaktadır.
• Gebze’de bulunan Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri Fabrikası’nda ise yıllık 1000 ton çamur atığının oluşumu önlenerek, 40 bin Euro tasarruf sağlanıyor.
• Çayırovada bulunan Besan fabrikasında olusan organik atıklar kompostlaştırma tesisine gönderilerek enerji üretiminde ve kompostlaştırılarak organik gübre üretiminde kullanılmaktadır.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.