Firmalardan
Doğuş Çay, Tema işbirliği ile çay tarımına sahip çıkıyor
Doğuş Çay’ın ‘Her Dem Toprak İçin’ adıyla TEMA Vakfı ile hayata geçireceği farkındalık projesinin tanıtım toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi.
Rize’nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için Türkiye’nin en büyük özel sektör çay kuruluşu olan Doğuş Çay, doğduğu topraklarda önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin toprak ve doğal varlıklarının korunması alanında uzun yıllara dayanan bilgi ve deneyimle önemli projeler yürüten TEMA Vakfı’nın işbirliği ile gerçekleşecek olan ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi, Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı ve TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın katıldığı bir basın toplantısıyla tanıtıldı.
Doğuş Çay’ın temellerinin 1985 yılında Rize’de atıldığını, bu topraklarda doğup bu topraklardan marka çıkarmış bir kuruluş olarak, çayın yaşamlarının merkezinde olmaya devam ettiğini belirten Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı, ‘Her Dem Toprak İçin’ projesinin bölgeye duydukları hassasiyetin bir yansıması olduğunu vurguladı. Çayın, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünlerinden biri olduğunu hatırlatan Batallı, “Doğduğumuz topraklarda çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuz” dedi. Türkiye’nin dünyada çay tüketiminde birinci, üretiminde beşinci sırada ve sudan sonra en fazla tüketilen içeceğin çay olduğu bilgisini paylaşan Batallı, “Çay, bölge insanı ve ekonomisi için adeta yaşamsal değerde bir ürün. Bir asra yakın geçmişi olan çay, aynı zamanda sosyolojik bir unsur. Türkiye’de toplam siyah çay üretimi miktarı 250 bin ton. Bu ise, yaklaşık 4 milyar TL’lik bir pazar anlamına geliyor. Doğuş Çay olarak bu üretimin yaklaşık 28 bin tonunu biz karşılıyoruz. Üçü dünyanın en büyük çay fabrikaları arasında yer almak üzere; Rize’de 5 adet yaş çay işleme, Ordu’da ise 1 adet çay paketleme tesisimiz bulunuyor. Bu tesisler yıllık 35 bin ton üretim kapasitesine sahip. Genel merkezimizle birlikte, fabrikalarımızda 1100 kişiyi istihdam ediyoruz.
Çoğu Rize ve çevresinden olmak üzere mevsimsel istihdamın da eklenmesiyle beraber bu rakam 2 bin 500 kişiye kadar ulaşıyor. Çay, bizim işimizin merkezinde. Bizle birlikte binlerce kişi de çay bitkisinden ekmek yiyor. Bu yüzden çay tarımının sürdürülebilirliği, etkin ve verimli olması tüm kesimler için son derece önemli bir öncelik” dedi.
“Çay tarımı yapılan topraklar sertleşiyor, acil tedbir gerekiyor”
Doğuş Çay olarak, TEMA ile başlattıkları ‘Her Dem Toprak İçin’ projesiyle, bir yıl boyunca üreticilerin ve üreticiyi etkileyen tüm kesimlerin toprakla ilgili farkındalığını artırmayı, topraklarında yaşanan sıkıntının çözüm yollarını görmelerini sağlamayı hedeflediklerini belirten Harika Karakan Batallı; şöyle devam etti: “Biz Doğuş Çay olarak, üreticilerle sürekli temas halindeyiz. Saha eksperlerimiz, alım uzmanlarımız, mühendislerimizin çay tarımı yapan kişilerin sorunlarını, topraktaki ve çayın kendisindeki verim seyrini çok yakından takip ediyor. Rize’de ve genel olarak Doğu Karadeniz’de üreticilerle konuştuğumuzda, artık neredeyse hepsi topraklarının giderek daha da sertleştiğini söylüyor. Çoğu üretici, uzun zamandır ‘Toprakta solucan bile yok’ diyor. Bu da, topraktaki mikroorganizma yapısında dahi değişimler olduğunu, toprağın fiziksel özelliklerinin kötüye gittiğini ortaya koyuyor. Tedbir alınmaması durumunda, Doğu Karadeniz’de gelecekte çayın veriminin ve kalitesinin giderek düşmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız.”
TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç Rize’de çay tarımının sürdürülebilirliğini sağlamak için toprağı korumayı hedefleyen bir eğitim projesi için Doğuş Çay’la işbirliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını vurgulayarak şöyle devam etti: “Doğu Karadeniz’de çay tarımının kuşaklar boyu devam etmesinin odağında toprak sağlığının ve çay bahçelerine komşu ekosistemlerin korunması yer alıyor. Bu konuda güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. TEMA Vakfı kurulduğu 1992 yılından bu yana yaşamın kaynağı toprağı korumanın yaşamı korumak olduğu ilkesiyle hareket etti. Toprak varlığını korumak yalnızca erozyonu önlemekle sınırlı değil, toprak ekosisteminin tüm bileşenleri ile bütünsel olarak korunmasıdır. Bu da sürdürülebilir yaşamın temelini oluşturur. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde toprak sağlığını ve komşu ekosistemleri koruyan sürdürülebilir çay tarımı yapılmasına katkıda bulunmak için Doğuş Çay işbirliği ile yürüteceğimiz ‘Her Dem Toprak İçin’ projesinin temel hedefi Doğu Karadeniz’de çay bahçelerinde toprak sağlığı konusunda farkındalık yaratmak” dedi.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.