Firmalardan
Metro Türkiye, 3 yılda 60 coğrafi işaretli ürünle, 12 bin 400 üreticiye sahip çıktı
Coğrafi İşaretli Ürünler arasında yer alan Taşköprü Sarımsağının rekoltesi yüzde elli oranında yükseldi, artışın üreticinin cebine yansıması 14 milyon 800 bin TL oldu.
Türkiye’deki 25. yılında 19 ilde 32 mağaza ile hizmet veren Metro Toptancı Market, 2014 yılını 3.2 milyar TL ciro ile kapattı. Bugün Türkiye’deki 68 bin HO-RE-CA noktası içerisinde 62 bin noktaya hizmet veren Metro’nun sattığı 50 bin ürün ile hesaplanan iç enflasyon oranı %6 ile sektör ortalamasının altında kaldı.
Metro Toptancı Market, Türkiye’nin eşsiz lezzetlerini kayıt altına alarak gelecek nesillere bırakacağımız kültür mirasımızı oluşturmak adına, 2012 yılında başlattığı Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi’ni kararlılıkla sürdürüyor.
Bugüne kadar Finike portakalından Taşköprü sarımsağına, Aydın incirinden Denizli Kale biberine, Giresun tombul fındığından Gümüşhane kömesine kadar 60 coğrafi işaretli ürünü raflarına taşıyan Metro, bir yandan kaybolma tehlikesi yaşayan ürünlere sahip çıkarken diğer yandan yerel üreticiyi eğitiyor ve küresel rekabet gücünü artırıyor.
Türkiye’de coğrafi işaret alabilecek ürün sayısı 2.500…
Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi’nin ulaştığı noktayı ve gelecek hedeflerini aktarmak üzere bir basın toplantısı düzenledi. Özerkan, 26 ülkede coğrafi işaret almış ürün sayısının 1.260; Türkiye’de ise coğrafi işaret alabilecek potansiyel ürün sayısının 2.500 olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Bu proje, bir yandan biyoçeşitliliği korurken diğer yandan kırsal kalkınmaya destek veriyor. Biz coğrafi işaretli ürünleri tanıtmayı, üreticilerimiz ve ülkemizle birlikte büyümeyi hedefledik. Böylece gerçek ürünleri, gerçek lezzetleri toplumla buluşturuyoruz; hem ürünler, hem üreticiler hem de Türkiye kazanıyor. Bu bakış açısıyla, iş yapış şeklimizde ‘O (sıfır) kilometre yaklaşımını benimsedik. Ürünü yerinde alıp yerinde satıyoruz. Böylelikle Metro ile üretici arasındaki aracılar azaldı, üretici daha çok kazanmaya başladı. Aynı zamanda kırsal kalkınma ve sürdürülebilir tarıma da destek veriyoruz. Geleneksel ürünlerimizin sonraki nesillere aktarılmak üzere korunmasını sağlıyoruz. Ürünler artık daha uzun süre raflarda kalıyor, gıda atığı ve kaybı azalıyor. Enerji, iş gücü, su ve toprak korunuyor. Bu sayede karbon ayak izimiz de küçülüyor.”
Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi ile 3 yılda 60 tedarikçi ve 12.400 üreticiye ulaştıklarını kaydeden Özerkan, “Metro’dan önce alıcı bulamadığı için tarlalarını satmak ve satamadığı ürünleri çöpe atmak zorunda kalan yerel üreticiler, Metro ile birlikte GLOBAL G.A.P. standartlarında üretime geçti. Böylece kendi topraklarını daha verimli hale getirerek, ürünlerinden daha fazla hasat almaya başladı. Örneğin; dünyada selenyum miktarı açısından en zengin sarımsak türü Taşköprü’de üretiliyor. Ancak buradaki üreticide Çin sarımsağının daha verimli olduğuna dair yanlış bir algı oluşmuştu. Biz bunu kırdık. Üreticilere, Taşköprü sarımsağını uygun koşullarda ekmeleri halinde çok daha fazla verim alabileceklerini öğrettik. Ve bu eğitimler sayesinde artık tohumu doğru şekilde ekiyor, doğru zamanda hasat ediyorlar. 10 sene önce 50 bin ton olan rekolte, 2014 yılına gelindiğinde 12 bin tona kadar gerilemişti. 2015 yılı rakamlarına bakıldığında, verdiğimiz eğitimlerle rekoltenin yüzde elli oranında artarak 18 bin tona ulaştığını görüyoruz. 6 bin tonluk artış üreticinin cebine 14 milyon 800 bin TL olarak yansıdı. Biz Coğrafi İşaretli Ürünlerin tüm topluma ulaşması gerektiğine inanıyoruz. Bu sadece Metro’nun değil tüm Türkiye’nin üzerinde durması gereken bir konu. 1900’lede rokfor peynirini Coğrafi İşaretli Ürün olarak kayıt altına alan Fransa’da bugün konuyla ilgili 250 birim görev alıyor. Avrupa’da coğrafi işaretli ürünler % 30 ila % 200 oranında katma değerle satılıyor ” diye konuştu.
Metro Türkiye’nin, coğrafi işaretli ürünleri ve yerel ürünleri dünyadaki diğer Metro mağazalarının raflarına taşıdığını vurgulayan Kubilay Özerkan, şunları kaydetti: “İhracat rakamlarımız 3 yılda 20 kat artarak 8 bin tona çıktı. Bu, 500 kamyon ürüne karşılık geliyor. Coğrafi işaretli ve yerel ürünlerimiz, aralarında Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya’nın da olduğu 17 ülkede Metro raflarında yer alıyor. En çok Romanya, Rusya ve Almanya’ya ihracat yapıyoruz. Tüm dünya Metrolarındaki kurutulmuş incir, üzüm ve kayısılar, Metro Türkiye’den gidiyor. Dünyada limon rekoltesi kötü bir dönem geçirirken Ortaca limonu kalitesiyle öne çıktı. Limon ihracatımız 3 yılda 80 kat artarak 2 bin 500 tona yükseldi. Üreticilerimizin ürünler Global G.A.P sertifikalı olduğu için ne Almanya’dan ne de Rusya’dan hiç bir ürünümüz geri dönmedi.”
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.