Genel Haberler
Türk fındığında tehdit ve fırsatlar İstanbul’da konuşuldu
TÜGİS ve FTG tarafından organize edilen “Fındık ile Sağlık” başlıklı etkinlik, 27 Eylül 2016 Salı günü Wyndham Grand İstanbul Levent’te gerçekleştirildi. Etkinliği, sektör temsilcileri ve akademisyenlerin yanı sıra İstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hamit Aygül de takip etti.
Açılış konuşmasında fındığın bir ürün olmanın ötesinde sosyal bir olgu olduğunun altını çizen TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş, fındık yetiştiriciliğindeki tarihi gelişmeleri satır başlarıyla özetledi.
Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde 70-75’ini gerçekleştirdiğini bildiren Buzbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fındık, dünyada en fazla üretilen sert kabuklu ürünlerde bademden sonra ikinci sırada. Türkiye’de 43 ilde fındık yetiştirilebiliyorsa da Bakanlar Kurulu Kararı ile 16 ille sınırlandırılmış durumda. 16 ilde 700 bin hektar alanda fındık ziraati yapılıyor. Ortalama yıllık 600-650 bin ton fındık hasat ediliyor.
Dünya fındık ticaretinin yüzde 80’ini Türkiye gerçekleştiriyor. Her yıl 500 bin ton civarında fındık satışıyla yaklaşık 3 milyar dolar döviz girdisi sağlanıyor. Sağlanan bu gelirle fındık sektörü, geçen senenin rakamlarıyla otomotiv sanayinin dış ticaretiyle sağladığı gelirin yüzde 20’sine denk gelen bir satış gerçekleştirmektedir.”
Fındığın bölge halkı için değerli bir ürün olduğunu vurgulayan TÜGİS Başkanı Buzbaş, “Fındık, 400 bin aileye iş sağlayan değerli bir ürün. Bu değerli ürünü ne yazık ki yeterince tüketmiyoruz. Üretilen fındığın yüzde 80’ini yurtdışına gönderiyoruz. Fındık ihracatının yüzde 75’i Avrupa pazarına yapılıyor. Ülkeler ürünlerini beslenmedeki önemini öne çıkaracak şekilde destekliyorlar. Dünya kamuoyunda algı zenginliği sağlayarak bunun satışta kullanmaya çalışıyorlar. Fındık ve sağlık ilişkisiyle ilgili bilimsel çalışmalar çok düşük. Fındık ve sağlıkla ilgili akademik çalışmalara destek vermeliyiz.”
Fındık Tanıtım Grubu (FTG) Başkanı İlyas Edip Sevinç ise serbest piyasaya geçildiği 2009 yılından bu yana fındık fiyatının piyasada arz ve talebe göre şekillendiğine vurgu yaptı.
Fındık ve ürünlerimiz
Açılış konuşmalarının ardından Meta Fonksiyonel Gıdalar Genel Müdürü Dr. İrfan Demiryol’un moderatörlüğünde “Daha Çok Fındık ve Ürünlerimiz” başlıklı oturum gerçekleştirildi. Üretimden tüketime kadar değer zincirine bakıldığında 70 bin ton kadar fındığın Türkiye’de değerlendirildiğini vurgulayan Demiryol, bunun yüzde 20’sinin unlu mamullerde, yüzde 10’unun ise çerez olarak değerlendirildiği bilgisini paylaştı.
Oturumda konuşan Yaşar Holding Yaşar Birleşik Pazarlama Yönetim Kurulu Üyesi Nur Demirok da, bir ülkenin saygınlığının kendine özgü gelişmiş teknolojilerle oluşacağının, herhangi bir ürünün prestij sembolü olabileceğini söyledi.
Oregon State üniversitesinde yapılan araştırmada, Türk fındığının en lezzetli fındık seçildiğini vurgulayan Demirok, arz fazlası fındık konusunda bazı iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Fındıkta rakiplerin arttığına işaret eden Demirok, “Fındık yağını da önemsiyorum. Kozmetik ve besin değeri zeytinyağından üstündür” dedi.
Fındık satışının devamı için, fındığın çikolata dünyasındaki yerinin korunması, çikolatanın fındık eksenli hale getirilmesinin önemi üzerinde duran Nur Demirok, “Fındık sadece çerez değil… Aradan elli yıl geçse bile kokuya bağlı algı unutulmuyor. Her ülkenin öne çıkarmak istediği koku vardır. Fındık kokusu çok çekici bir kokudur” diye konuştu.
Elvan Gıda’dan İsmail Özmen Genç ise öncelikle grubun üretimi hakkında bilgiler verdi. İhracat ağırlıklı büyüyen bir şirket olduklarını, 1000 civarında çeşit, üç ana üretim grubu olduğunu bildiren Genç, “Fındığa değen 160 ürünümüz var. Fındıklı ürünlerin artırılmasını, dünya pazarlarında yer alması için bir misyon olarak edinmiş durumundayız” dedi.
Fındık üretiminin sürdürülebilir olması gerektiğinin altını çizen Genç, şöyle devam etti:
“Dünyada unique diyebileceğimiz bir ürünümüz var, sağlam bir platforma oturtamamışız. Herkes belirli öngörülerle tahmin yapıyor. Sanayicilerin, üretimleri yapan kişilerin belirli stratejileri var.
Türk fındığı markasını oturtmak için bir şeyler planlamamız gerekiyor. Turquality kavramı var. Fındık ürünlerimiz içine Türk Fındığını eklememiz gerekir. Ne üreticinin ne sanayicinin sürprizlerle karşılamaması için talebi tahmin etmemiz, pazarı yaratmak ve kontrol etmemiz lazım. Burada devletimizin bir takım katkı ve destekleri önemli olacaktır diye düşünüyoruz..”
Dünyanın 160 ülkesinde faaliyet gösteren, 53 ülkede yerleşik 70 yaşında bir aile şirketi olarak Ferrero için fındığın önemini anlatan Ferrero Türkiye Genel Müdürü Azmi Gümüşlüoğlu ise yüksek kaliteli ham maddenin öncelikleri olduğunu söyledi. Türkiye’de 7 tesiste üretim yaptıklarını belirten Gümüşlüoğlu, “Biz Türk fındığının en büyük elçisiyiz. Değer zincirinin her halkasında hem yetiştirici hem tüketici ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Yüksek kaliteli fındıkta sürdürülebilirlik sağlanmasını istiyoruz” dedi.
Nestle Çikolata Genel Müdürü Oben Akyol da, Türk fındığı orjini olarak damak çikolatası sattıklarını, şokellanın fındığa değer katan bir ürün olarak dikkat çektiğini söyledi.
Kategorili ürünler geliştirmek için uluslararası oyuncuların varlığının önemine işaret eden Akyol, “Otomotivin kilo fiyatı ile kıyaslandığında çikolata çok daha yüksek bir fiyata geliyor” vurgusu yaptı.
Şölen Genel Müdür Yardımcısı Erdoğan Çoban da, fındığın ihracatta fark yaratan değerli bir ürün olduğunu söyledi. Şölen olarak üretimlerinde 1500 ton fındık kullandıklarını, bunun her geçen yıl arttığını belirten Çoban, “432 fındıklı ürün çıkardık. Bazı pazarlarda ciddi talep görüyor. İhraç edilen ürün ortalaması 2.44, fındıklı ürünler 4.8 civarında” bilgilerini paylaştı.
Sabri Ülker Enstitüsü Genel Müdürü Begüm Mutuş ise Ülker grubunun sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarından örnekler verdi. WWF ile Giresun merkezli bir proje yürüttüklerinin altını çizen Mutuş, fındıklı ilk ürünlerinin 1982 yılında ürettikleri Çokonat olduğunu kaydetti.
Mutuş, “Üreticiden değil, tüccardan alım yapıyoruz. Aslında toplu fındık alımı yapabildiğimiz üreticilere ulaşamıyoruz. Ulusal fındık alanlarının yüzde 18’ine ev sahipliği yapan Giresun’da tesisimiz var. WWF Türkiye ile Giresun fındığına sahip çıkmak istedik. Fındığın geleceğine çözüm önerilerimizin de son aşamasına geldik” dedi.
Genel Haberler
LEAD Network Türkiye, sektörün sesi olma yolculuğunda 50=50 için el ele verdi
LEAD Network, perakende ve FMCG sektöründe faaliyet gösteren markaların CEO ve üst düzey yöneticilerini Liderlikte Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Konferansı’nda bir araya getirdi.
LEAD Network Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Neslihan Nigiz Ulak’ın açılış konuşması ile başladı. Ulak “Endüstrinin sesi olma yolculuğunda daha kapsayıcı, çeşitli ve hakkaniyetli bir kültür oluşturmak ve her bir üyemizin gelişimine katkı sağlamak için değişen dünyaya uyum sağlayabilen bir liderlik anlayışını kazandırmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla gerçekleşen konferansımızın asıl amacı, kadın ve erkeğin el ele yürüdüğü ve toplumumuzun hak ettiği gelişmişlik seviyesine ulaştığı bir dünya. Tam da bu sebepten 50 = 50 için el ele diyerek taşın altına elimizi koyup bundan sonra neler yapabiliriz, neleri değiştirebiliriz, kurumlara ve kadın liderlere nasıl yol gösterici olabiliriz konusunda başta liderlerimizle sırt sırta vererek tüm paydaş ve üyelerimiz ile yeni proje ve çalışmalar yapmayı hedefliyoruz” dedi.
Konferans, iş dünyasının duayen CEO’su ve Yazar Paul Polman ile Global Teknoloji Lideri Ayşegül İldeniz’in yaptıkları konuşmalar ile devam etti. Polman panelde “Hem pratikte hem de ahlaki olarak, kurumsal liderler artık büyük toplumsal değişimlerin kenarında oturamaz, seyirci kalamaz veya insanlığın ve gezegenimizin sorunlarını ‘başkalarının sorunu’ olarak ele alamaz. İnsanlarımız ve gezegenimiz gelişmediği sürece ekonomi gelişmeyecektir” şeklinde konuştu.
LEAD Network Türkiye Saymanı Filiz Bülbül’ün moderatörlüğünde gerçekleşen “50 = 50 İçin El Ele: Uluslararası İş Birlikleri” konulu panelde UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cemal Dördüncü, çalışmalarını katılımcılarla paylaştı.
“Yetenekleri Global Rekabete Hazırlamak” konulu panelde, Ülker ve MD Pladis TREECA CEO’su Mete Buyurgan ile Ülker ve Pladis TREECA İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı ve LEAD Network Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Gözleveli globalde yetenek yönetimini masaya yatırdı.
“Satışta Kadın: Yol Gösterici Hikayeler” konulu panele ise Unilever Türkiye Müşteri Geliştirme Sorumlu Başkanı ve Orta Asya Genel Müdürü ve LEAD Network Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Bilgehan Çevik, Unilever İş Geliştirme Direktörü Gülsüm Orbay, Unilever Türkiye İndirim Marketleri İş Geliştirme Müdürü Ayşegül Acar Yıldız ve Unilever Türkiye Distribütör Bölge Müdürü Ayşe Görman katıldı.
Ardından başlayan “50 = 50’ye Yolculuk” konulu panelde; La Lorraine Bakery Group Türkiye, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya Bölge Başkan Yardımcısı Sotiris Yannopoulos ile beraber La Lorraine Türkiye Finans Direktörü Başak Benli, davetlilerle La Lorraine’in 50 = 50’ye giden yolculuklarına dair deneyimlerini paylaştı.
Bir sonraki panelde ise başarılı paralimpik sporcular Sevda Altunoluk ve Sevtap Altunoluk, Procter & Gamble Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve LEAD Network Yönetim Kurulu Üyesi Armağan Sünerli ile sahneye gelerek sporun birleştirici gücünün altını çizdi.
Konferans, LEAD Network Danışma Kurulu Üyesi, Araştırmacı ve Yazar Evrim Kuran ile LEAD Network Danışma Kurulu Üyesi, Egon Zehnder Türkiye Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere’nin konuk oldukları “Ne İnkâr Ne İtiraf Bu Yalnızca Sitem” konulu panelde ise “Çeşitliliği sık konuşuyoruz. Peki ya kapsayıcılık? Kapsayıcılık için kalıcı çözümler bulabildik mi?” soruları değerlendirildi.
NIQ Türkiye Genel Müdürü, EEMEA E-Ticaret Bölge Başkan Yardımcısı ve LEAD Network Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Didem Şekerel Erdoğan, NIQ Türkiye Tüketici ve Pazarlama İçgörü Direktörü Nur Serenli ile “Nextgen: Geleceği Şekillendiren Gençler” konulu araştırmanın çarpıcı sonuçlarını paylaştı. Erdoğan, Z kuşağının tarihteki en büyük nesil olduğunu ve muhtemelen 2 milyar insana ulaşan tek nesil olacağını belirtti. Bireysellik, Z kuşağının değer sisteminde merkezi bir rol oynuyor; bununla birlikte esneklik, ahlaki değerler, iyi yaşam, sağlık değer sisteminin diğer bileşenleri olarak öne çıkıyor. Erdoğan, Z kuşağının %66’sının satın alma kararı vermeden önce, ürünler hakkında yaşıtlarından ve diğer tüketicilerden yorum ve puanlamaları okuduğunu da sözlerine ekledi. Serenli ise dijital dünyanın ilk gerçek yerlileri olan Z kuşağının etkisinin katlanarak arttığını belirterek, bu kuşağın %68’inin yeni ürünleri sadece yaşıtlarına değil, ailelerine ve arkadaşlarına da önerdiklerini görmekteyiz” dedi ve sözlerini “GenZ’nin çoklu kanal deneyimini artan bir ivme ile yaşadıklarını görüyoruz” diyerek tamamladı.
Genel Haberler
Aysad Başkanı Sait Salıcı: “Bugün dünün eseridir”
AYSAD-Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği’nin, Hilton Mall of İstanbul’da düzenlediği “Peki Şimdi Ne Olacak?” başlıklı toplantıya sektör temsilcileri ile sektör sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve dernek üyeleri katılım sağladı.
AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı yaptığı açılış konuşmasında, “Bugün dünün eseridir. Bugün, her sektörde olduğu gibi ayakkabı sektöründe de sorunlar var. Kaldı ki resesyon, daralma, alım gücünün azalması gibi sorunlar tüm dünyada yaşanmakta. Sektörümüz, hepimizin bildiği gibi, emek yoğun bir sektör. Bazı devletler emek yoğun sektörlere tam destek verdiği için bizden hep bir adım öndeler.
Maalesef son 2 yılda ihracatımızda inanılmaz bir düşüş var. 2023-2024 Ocak – Temmuz dönemi karşılaştırıldığında yüzde 27,1 düşüş gözlemlenmekte. İhracattaki daralmanın tek etkeni tabii ki döviz değil; ölçek ekonomisi, genel giderler, yeterli üretim kapasitesinin olmaması gibi sebepler de bu daralmanın bir parçası. İhracatta düşüş olmasının yanı sıra ithalatta da artış var.
Hepinizi sektörel milli seferberliğe; zihniyet değişimine davet ediyorum. Ayakkabı yan sanayi ürünleri markalaşmaz diye bir şey yok. Ancak bunun için de hep dile getirdiğimiz gibi bir zihniyet devrimine ihtiyacımız bulunuyor. Sektörün ihtiyacı olan nitelikli personelin yetişmesi için eğitimde, üretimin daha verimli olabilmesi için finansmana erişimlerde, yerel üreticilerin daha fazla artması için de yatırım kolaylıklarının sağlanmasında zihniyet değişikliklerine ihtiyacımız var.
Emek yoğun sektörlerde ekonomik milli seferberlik içinde olmamız lazım ki, sektörler gelişebilsin, diğer ülkelerle rekabet edilebilsin. Türkiye üretim gücü olarak dünyada markalaştı ancak bir elin parmaklarından daha fazla ürün markası çıkaramadı. Daha çok üretip kazanalım dönemi sona erdi.
Para kazanmak için dünya raflarına markalarımızı yerleştirebilmemiz için Türkiye artık maliyetler açısından ucuz bir ülke değil. Bunu artık kabullenip daha inovatif, markalaşmış, farklılaştırılmış ürünler ile dünya pazarlarına çıkarmamız gerekiyor.
Önceliğimiz kaliteli ürün ve iş gücü ile küresel pazarda bir marka değeri oluşturmak ve bu doğrultuda yurt dışından gelecek talebi artırmak olmalı” dedi.
Ekonomist Ali Ağaoğlu yaptığı konuşmada, dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi. En büyük sorun gibi algılanan “Kara Kuğu” Çin’in büyümesinin ve nüfusunun düştüğünü buna karşın Çin’in devlet politikası olarak şirketleri desteklendiğini ve bu şekilde pazar payı kazanmaya devam ettiğini ve ülkeye dolar çektiğine ancak batan şirketler sebebi ile ekonomiyi artık büyütemediğini belirtti. Türkiye’nin en borçlu ülkelerden biri olmadığını ve 2020 yılından bu yana “net borç ödeyicisi” ülke olduğunu belirten Ağaoğlu, Türkiye’de kurun serbest bırakılmasının müthiş bir enflasyon dalgası yaratacağını ancak gençlere düşük enflasyon bırakılması gerektiğini söyledi.
Ekonomist Meliha Okur’un moderatörlüğünü yaptığı panelde Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, ProLab Ayakkabı Kurucu Ortağı Levent Sipak ve AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı görüşlerini paylaştılar.
Genel Haberler
Sektörün acı kaybı
AVM ve perakende sektörünün duayen isimlerinden, dergimiz ve internet sitemizinde yazarı olan Hasan Ardıç yaşama gözlerini yumdu. Uzun yıllar perakende ve alışveriş merkezleri sektörlerinde deneyimleri bulunan Hasan Ardıç, Dati Yatırım Holding A.Ş. bünyesindeki Galleria AVM’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordu.
Hasan Ardıç’ın cenazesi bugün Ataköy 5. Kısım Ömer Duruk Camii’nden öğle namazını takiben kaldırılıp Merkez Efendi Mezarlığı Aile Kabristanı’na defnedilecek.