Firmalardan
Balın H1N3 virüsü’ne karşı antiseptik olduğunu biliyor musunuz?
Yüksek standartlarda ve titizlikle üretilmiş markalı ballar, bağışıklık sistemini güçlendirirken, hastalıklara karşı vücutta koruma kalkanı oluşturuyor.
Günümüzün en bulaşıcı hastalığı H1N3 virüsü özellikle bağışıklık sistemi zayıf ya da hasta olanlarda daha sık ve tehlikeli şekilde görülüyor. Antibiyotikle tedavi edilemeyen virüs için uzmanların sıklıkla söylediği yöntem ise dengeli ve doğal beslenmek. Hastalık sürecinde bağışıklık sistemimizin zayıflaması nedeniyle doğal bal tüketimi önem kazanıyor. Doğal bir antiseptik olan bal çeşitlerinden özellikle de kestane balı iyileşme sürecinin kısalmasına destek oluyor. Konuyla ilgili olarak Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen şu şekilde konuşuyor:
“Kestane Balı, koyu kahverengi renkli, hafif buruk acımtırak kestane kokusuna özgü tadı olan bir bal. Bütün koyu renkli ballar gibi antioksidan özelliği olması sebebiyle kansere karşı koruyucudur. Bal arısı kestaneden hem polen, hem nektar hem de salgı toplar ve antiseptik özelliğiyle tanınır. Araştırmalarda antibiyotik özelliğiyle B. Hemolotik streptococ’lara karşı balın etkili olduğu tespit edilmiştir. Kestane Balı, bağışıklık sistemini güçlendirir, antiseptik ve bakterisit özelliği en kuvvetli olan bal çeşididir. Kestane Balının, çiçek balına göre, demir oranı, bakır minerali, mangan oranı, çinko oranı, potasyum oranı ve kalsiyum oranı 2 katı daha fazladır.”
Günümüzde antibiyotiklerin sıklıkla kullanımı önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımı vücutta antibiyotik direncine sebep oluyor. “Antibiyotik direnci demek, antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme ve üremesini durdurma özelliğini kaybetmesi demektir” diyen Can Sezen, şu açıklamalarda bulunuyor:
“Mümkünse hayatımızda antibiyotik kullanımı minimum olmalı. Antibiyotik yerine doğal besinlerden faydalanmamız en doğrusu. Bu konuda bal doğal antibiyotik olarak vücutta zararlı bakterilerin gelişmesini önleyici etkiye sahip. Bal doğal antibiyotiktir ancak sürekli kullanımlarda antibiyotik gibi etki özelliğini kaybetmemesi en önemli özelliğidir.
Tercih edeceğimiz bal çok önemlidir. Çünkü kovanda arıcıların bilgisiz ve yanlış uygulamaları sonucu arının antibiyotikle beslenmesi, elde edilen balın da antibiyotikli olmasına sebep olur. Bu nedenle bu tür kontrollerin yapıldığından emin olduğunuz markayı tercih etmenizi öneriyoruz.”
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.