Genel Haberler
Korona virüsünün Türkiye’de yayılımına dair 3 senaryo hazırlandı
Econix Araştırma, Türkiye özelinde korona virüsünün bugüne kadarki yayılım verileri ve tıp literatüründen hareketle alınan önlemler ile vaka sayısının değişimine dair 3 senaryo hazırladı.
Sosyal izolasyonun yeterli düzeyde sağlanmaması durumunda vaka sayısının Haziran ayı sonunda 3 milyonu aşabileceği tahmin ediliyor. Ancak etkin tedbirlerlele salgının Mayıs ayı başında kontrol altına alınabileceği belirtiliyor.
Türkiye’de COVID-19 virüsüne dair ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden bu yana 2.433 vaka tespit edilirken virüs nedeniyle 59 can kaybı yaşandı. İlk vakanın görülmesinden sonra arttırılan önlemler ile sosyal izolasyon sağlanırken vaka sayısında artış belirli bir oranda gerçekleşmeye devam ediyor. Sosyal izolasyon tedbirlerine uygun olarak salgının yayılımına dair bir öngörüde bulunmak amacıyla sağlık ekonomisi ve sağlık çıktıları alanında araştırmalar ve analizler yapan Econix Araştırma, sağlık uzmanları eşliğinde hazırlanan Türkiye COVID-19 Kaynaklı Muhtemel Vaka Sayıları ve Sağlık Hizmeti İhtiyaç Analiz raporunu açıkladı.
Analiz kapsamında Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından 11-23 Mart 2020 tarihleri arasında açıklanan veriler, salgının dünya genelindeki gidişatı, sağlık sisteminin mevcut kaynakları ve tıp literatüründeki verilerden hareketle vaka sayısının değişimine dair muhtemel 3 senaryo hazırlandı. Her üç senaryo da 30 Haziran 2020 tarihine kadar sürdürülerek modellendi. Türkiye özelinde modellenen senaryolarda temel değişkenin sosyal izolasyon olduğu görülüyor.
Sosyal izolasyona uyulmayan senaryoda Haziran sonunda vaka sayısı 3,5 milyonu aşabilir
I. Senaryo sosyal izolasyon tedbirlerine uyulmadığı ve vaka artış hızının ise yavaş bir şekilde düşeceği öngörüsüyle hazırlandı. Yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı sonuna kadar mevcut artış oranında, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında azalarak vaka sayısının artacağı öngörüsü ile tahmin edildi. I. Senaryo varsayımına göre, Türkiye’de 30 Haziran 2020 tarihine kadar 3.705.555 vaka ve 184.213 ölüm gözlenebilir ve Haziran sonu itibari ile halen vaka artışının kontrol altına alınamayabileceği söylenebilir. Gözlenen vakaların zirve zamanında yoğun bakım yatak ihtiyacı 47.891, nitelikli yatak ihtiyacı 222.421 olarak hesaplanmıştır. Söz konusu öngörüye göre, yoğun bakım ve nitelikli yatak ihtiyacı kapsamında Türkiye ‘deki sağlık sisteminin kapasite aşımına uğrayacağı belirtiliyor.
Kısıtlı tedbirler neticesinde vaka sayısı 183 bine ulaşabilir
II. Senaryo ise sosyal izolasyonun kısıtlı uygulandığı ve günlük muhtemel vaka artış oranının düzenli bir şekilde azaldığı varsayımına göre planlandı. Senaryo, yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı dahil Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında daha hızlı azalacağı ve vaka sayısının daha kontrollü artacağı öngörüsüyle modellendi. II. Senaryoya göre, Türkiye’de Haziran ayı sonuna kadar 183.922 vaka ve 9.143 ölüm yaşanabileceği belirtiliyor. Sosyal izolasyonun kısıtlı olsa bile yapılması ile Mayıs sonunda vaka artışı kontrol altına alınabilir ve vaka sayısı platoya ulaşabilir. Bu senaryoda vakaların zirve yaptığı dönemde yoğun bakım yatak ihtiyacı 2.586, nitelikli yatak ihtiyacı ise 12.008 olarak ortaya çıkıyor. Bu ihtiyaçlar kapsamında vakaların ülke genelinde nüfus oranında dağılması durumunda sağlık sisteminin kapasite aşımına uğramayabileceği belirtiliyor.
Salgınla etkin mücadele yürütülürse vaka sayısı en fazla 52 binde kalabilir
Sosyal izolasyonun etkin yapıldığı varsayımı üzerine kurgulanan III. Senaryo ise, yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı itibari ile hızlı düşüş göstererek vaka sayısının azalan bir ivme ile artacağı yönünde tahminlendi. Salgınla yoğun mücadelenin öngörüldüğü bu varsayımda Türkiye’de 30 Haziran 2020 tarihine kadar 52.614 vaka ve 2.616 ölüm gözlenebileceği belirtildi. Etkin önlemlerin devam ettirmesi ile vaka artışının Nisan sonunda kontrol altına alınabileceği ve vaka sayısının platoya ulaşabileceği belirtildi. III. Senaryoda salgının en hızlı yayıldığı zaman diliminde yoğun bakım yatak ihtiyacının 856, nitelikli yatak ihtiyacının ise 3.975 olacağı öngörülüyor. Türkiye’nin mevcut sağlık altyapısının kapsamında vakaların ülke genelinde nüfus oranında dağılması durumunda bu ihtiyaca cevap verebileceği tahmin ediliyor.
Tüm senaryolarda yeni hasta hızı azalıyor. Ancak azalma hızları arasında çok az bir fark olsa bile muhtemel vaka sayılarında ciddi farklılaşmalar ortaya çıkıyor. Bu durum önlem almanın ve özellikle erken adım atmanun önemini ortaya koyuyor.
Tedbirler azami düzeyde uygulanırsa Nisan – Mayıs ayında kontrol altına alınabilir
Araştırma ekibinin başında yer alan ECONiX Ortağı ve Yöneticisi, Dr. Güvenç Koçkaya, alınacak önlemlerin düzeyine bağlı olarak Türkiye’nin koronavirüsü en az zararla atlatabilmesi için vatandaşlara ciddi sorumluluk düştünü vurguladı. Koçkaya, “Elimizde bulunan veriler ışığında varsaydığımız üç senaryo arasında en olumlu tabloya yaklaşmak ve daha az vakanın olabilmesi için T.C. Sağlık Bakanlığı’nca alınan ve önerilen tedbirlerin vatandaşlarımızca istisnasız uygulanması ve önlemlere azami desteğin verilmesi gerekiyor. Bilinçli ilerlememiz durumunda vaka sayımızın en fazla 50.000’lerde seyretmesini ve salgının kontrolünü Nisan sonunda veya en geç Mayıs içerisinde yapabileceğimizi öngörüyoruz. Ancak önlemlere uyulmadığı veya hiçbir önlem alınmadığı takdirde vaka sayısının kontrolden çıkabileceği ve Haziran sonunda vaka sayısının 3.7 milyona kadar çıkması, hatta kontrol altına alınamamış olması da olası senaryolar arasında. Bu da sağlık sisteminin kitlenmesi, hastaların tedavi olamaması, sürecin yönetilememesi ve salgının ne zaman sonlanabileceğinin belirli olmaması anlamına gelir. Böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmamak için durumun ciddiyetini tam anlamıyla kavramamız ve T.C. Sağlık Bakanlığınca yapılan uyarıları dikkate almamız ve harfiyen uymamız çok önemli. Dileriz bu senaryoların hiç biri gerçekleşmez ve Türkiye çok daha az vaka ile Koronavirüs salgınını atlatır” dedi.
Sağlık hizmetlerinde kapasitenin yeterliliği tedbirlere uymaya bağlı
Rapora göre Türkiye sağlık sistemi içerisinde 24.071’i erişkin yoğun bakım yatağı, 1.625’i çocuk ve 12.402’si yenidoğan yoğun bakım yatağı olmak üzere toplam 38.098 yoğun bakım yatağı ve 139.403 nitelikli yatak bulunuyor. Yatakların yıllık ortalama doluluk oran ise %66.9 olduğu belirtilmiş.
Koronavirüs kaynaklı yoğun bakım ihtiyacının yüksek oranda erişkin ve ileri yaş bireylerde olduğu göz önünde bulundurulduğunda ise 24.071 yoğun bakım yatağının ve 139.403 nitelikli yoğun bakım yatağının kullanılabileceği öngörülüyor. Kapasitenin yeterli gelmesi ve salgının sınırlandırılabilmesi için sosyal etkileşimin olabildiğince kısıtlanması , tüm toplumun ve özellikle yüksek risk grubu bireylerin izolasyonunun arttırılması kritik önem taşıyor.
Koronavirüste en riskli grup kalp hastaları
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) analizine göre koronaya bağlı mevcut ölüm oranı yaklaşık %3,4 olarak tahmin ediliyor. Ek hastalıklar ise bu oranı etkiliyor. Ancak Türkiye’de diğer ülkelere göre genç yaş nüfusu yoğun olmasına rağmen diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıkların yüksek olmasından dolayı ölüm ve hastane yatış risk oranları DSÖ`nün tahminleri üzerindeseyredebilir. Econix Araştırma`nın hazırladığı rapora göre, en yüksek ölüm riski %10,5 oranla kalp rahatsızlıkları olarak tanımlanan kardiyovasküler hastalıklarda görülürken, diyabet %7,7, kronik solum rahatsızlıkları %6,3, hipertansiyon %6 ve kanser %5,6 risk teşkil ediyor. Ancak bu tablo, ek hastalıkları olmayan bireylerin risk altında olmadığı anlamına gelmiyor. Sağlıklı bireylerde de dahi ölüm risk oranı düşük olsa bile %0,9 olarak seyrediyor.
Genel Haberler
E-ticaret, indirim rüzgârıyla coşacak
Markalar ve e-ticaret pazaryerleri Türkiye’de de artık bir gelenek haline gelen kasım indirimleri için hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Birçok marka ve pazaryeri tarafından kasım ayının geneline yayılan kampanyalar sayesinde internetten alışveriş hacminin 500 milyar lirayla aylık rekorunu yenilemesi bekleniyor.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin her yıl kasım indirimlerini merakla beklediğini hatırlattı. Kasım ayının geneline yayılan inidirim kampanyalarının markalara ellerindeki stoku eritme, tüketicilere de ihtiyaçlarını uygun fiyata giderme imkânı sunduğuna dikkat çeken Öncel, şöyle devam etti:
“Alım gücü giderek zayıflayan tüketici, gıda dışındaki ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalıyor. Enflasyonla mücadele için talebi kısmaya yönelik önlemlerin de etkisiyle temmuzdan bu yana üye markalarımızın büyük bölümünün adet satışlarında düşüş gözlemliyoruz. Dört aydır devam eden daralmaya kasımda “dur” demek istiyoruz. Belli ürün gruplarında yüzde 25’ten yüzde 70’e varan oranlarda indirimlerin yapılacağı kasım kampanyalarıyla birlikte hem fiziki mağazalara hem de e-ticaret pazaryerlerine büyük bir canlılık gelmesini bekliyoruz. Özellikle 11 Kasım’daki ‘bekarlar günü’ ve bu yıl 29 Kasım’a denk düşen “efsane cuma”da alışverişin en üst noktaya ulaşacağını öngörüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre kasım, e-ticaret hacminin zirve yaptığı ay olarak öne çıkıyor. Örneğin Kasım 2023’te e-ticaret hacminin 12 aylık ortalamadan yüzde 50 fazla olduğu, yıllık toplam e-ticaretin yüzde 12,5’inin kasım ayında gerçekleştiği görülüyor. Geçen yıl “efsane cuma”ya denk düşen 24 Kasım e-ticaret hacminin en yüksek olduğu gün olarak dikkat çekiyor. “Efsane cuma”yı, bekarlar günü kampanyalarının yapıldığı 11 Kasım izliyor. Bu yıl da benzer bir tablonun gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Kasım kampanyalarında giyimden, beyaz eşyaya, elektronikten kozmetiğe her kategoride çok cazip indirimler oluyor. Temmuzdan bu yana hazır giyim, ayakkabı, elektronik ve küçük ev aleti markalarımızın adet satışlarında önemli düşüş gözlemliyoruz. Kasım ayında özellikle bu kategorilerde ciddi satış rakamlarına ulaşılacağını ve toplam e-ticaret hacminin 500 milyar lirayı aşarak rekor tazeleyeceğini tahmin ediyoruz. Talebin yüksek olmasına rağmen indirimler sayesinde kasımda da enflasyonla mücadeleye desteğimizi sürdüreceğiz.”
Sinan Öncel, tüketicileri özellikle internet üzerinden yapacakları alışverişlerde siber dolandırıcılara karşı uyanık olmaları konusunda uyardı. Öncel, tüketicilere alışverişlerini markanın ya da pazaryerinin resmi sitesinden yapmalarını, ödemelerini de gerekli güvenlik kontrollerini sağladıktan sonra gerçekleştirmelerini önerdi.
Genel Haberler
CarrefourSA, L’Etape Türkiye’de sporculara destek verdi
19-20 Ekim tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, Fransa Bisiklet Turu’nun amatör sporculara yönelik özel konsepti olan “L’Etape Türkiye by Tour de France”, 50’den fazla ülkeden yaklaşık 3000 bisikletçinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. CarrefourSA, etkinliğin tedarikçi sponsoru olarak, Yaşam için Doğrusu vizyonunu bir kez daha öne çıkardı.
CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Dünyanın en ikonik spor organizasyonlarından birinde CarrefourSA olarak yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu dev etkinlikte, sporcularımıza yarış boyunca enerji vermek amacıyla su ve meyve ikramlarıyla destek sağladık. Lezzet Arası şeflerimiz ise yarış sonrasında sporcuların karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılamak için özel ikramlarıyla alandaydı. CarrefourSA olarak önümüzdeki dönemlerde de sporu ve sporcuyu desteklemeye kararlıyız.” dedi.
Genel Haberler
EBRD ve A101, sürdürülebilir gelecek için güçlerini birleştiriyor
Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde 13.600’ü aşkın mağazasıyla hizmet veren A101, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarını hızlandırmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon ABD doları tutarında kredi aldı.
EBRD, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden A101’e, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla 200 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi sağladı. Bu kredi, A101’in yeşil dönüşüm çalışmalarını hızlandırma ve yeni mağaza yatırımlarına katkı sunma amacıyla kullanılacak.
İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon ABD doları tutarındaki kısmını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon ABD doları tutarındaki dilim uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD, 82 milyon ABD doları tutarında finansman sağlarken, Finance in Motion 18 milyon ABD doları katkı sağlayacak.
Bu finansman aracılığıyla A101, Türkiye genelinde yeni mağaza ve depo açılışları, mevcut mağazaların modernizasyonu ve enerji verimlilik artışı doğrultusunda yenilenmesi ve güneş enerjisi panelleri kurulumuna yönelik orta vadeli yatırım planlarını finanse edecek.
Kredi sayesinde A101, enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, güneş enerjisi ve kaynak verimliliği projeleri ile çevre dostu uygulamalarını güçlendirecek.
Türkiye perakende sektörü, ülke iş gücünün %12’sini istihdam eden önemli bir sektör olmasına rağmen, özellikle depremden etkilenen bölgelerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. A101, bu bölgelerde perakende çalışanlarının teknik becerilerini geliştirmek ve iş gücünün gelişimini desteklemek amacıyla iki büyük eğitim programı başlatacak. Programların bir diğer önemli amacı ise, ülke genelindeki personelin becerilerini artırmak olarak öne çıkıyor. Eğitim programlarına katılarak işe alınan kişilerin %60’ını kadın çalışanlar oluşturacak ve bu sayede kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik güçlenmesi desteklenecek.
EBRD Gıda ve Tarım İşletmeleri Bölge Başkanı Wojtek Boniaszczuk, projeyle ilgili olarak; “A101 ile bu önemli projede çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. A101’in çevre dostu operasyonlara doğru attığı adımlar perakende sektörü için örnek teşkil edecek. Özellikle depremden etkilenen bölgelerde iş gücünü desteklemeyi amaçlayan bu yatırımın, bölgenin ekonomik toparlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aydın Group CFO’su Osman Yılmaz ise şöyle konuştu: “EBRD ile yapmış olduğumuz bu stratejik iş birliğinden çok mutluyuz. Bu iş birliği sektördeki konumumuzu güçlendirecek olmasının yanı sıra, sürdürülebilir perakende operasyonlarına yaptığımız yatırımları da hızlandıracaktır. A101’in sektöründe inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmeye kararlılığının da göstergesi olan bu iş birliği, yalnızca finansal istikrarımızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iş gücümüzü ve ekosistemimizi de güçlendirecektir.”
EBRD, 2009 yılından bu yana Türkiye’de çoğunluğu özel sektörde olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 20 milyar avrodan fazla yatırım gerçekleştirdi.