Firmalardan
40 milyon TL ciro hedefleyen Yurt, birçok ülkeye de ihracat yapıyor
Türkiye’de ilk kez alüminyum kutuya yönelen Yurt, iki yıl önce de Manisa Salihli’de yeni bir yatırımın temelini attı. 200 kadar kişinin çalıştığı fabrikada üretilen ürünlerin önemli bir bölümü birçok büyük zincirine Private Label (özel marka) olarak veriliyor.
Osman ve Mehmet Kabasakal kardeşler Bulgaristan’dan Türkiye’ye 1950’de göç etti. Beraberlerinde iki değerli kürk manto getirmişlerdi. Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre Kabasakal kardeşler bu mantoları Kapalıçarşı’da satarak kuracakları iş için sermaye yaptı. O mantolar bugünlerde, biri inşaat halinde olan Yurt Konserve’nin iki fabrikasına sermaye oldu. Bu yıl 40 milyon TL ciro hedefleyen Yurt, birçok ülkeye de ihracat yapıyor.
Kabasakal Ailesi, Bulgaristan’dan İstanbul’a kendi imkânları ile göç eder. Aile yoksuldur. Ancak Osman ve Mehmet Kabasakal kardeşler meslek sahibiydiler. Bulgaristan’da konserve fabrikalarına kutu imalatı yapıyorlardı. İyi birer kalıpçı olan iki kardeşin İstanbul’a geldiklerinde yapacakları fazla da bir iş yoktu. Kendi bildikleri mesleği yapmaya karar verdiler. Ancak hiç paraları yoktu. Ailenin beraberlerinde getirdiği iki kürk manto Kapalıçarşı’da satıldı. Elde edilen para bin 200 liraydı. Bu para ile mutfakta kullanılan rendeleri yapıp satmaya başladılar Mısır Çarşısı’nın önünde.
İlk fabrika Topkapı’da
İki kardeş belli bir süre devam ettirdikleri işleri sayesinde bir miktar sermaye edindi; çevre ile temasları gelişti. Yaşamlarında dönüm noktası ise Sınai ve Kalkınma Bankası’ndan kullandırdığı Marshall kredisini almak oldu. Alınan bu kredi ile Topkapı’da temeli atılan konserve fabrikası ve sonrasındaki gelişmeler, Yurt Konserve’yi bünyesinde bulunduran İstanbul Gıda San. Ve Tic. A.Ş.’nin ikinci kuşak temsilcilerinden Faruk Kabasakal ile dayıları M. Nafiz ve Şerafettin Ünsal’ın anlatımlarına göre şöyle gelişti:
İki kardeş Marshall Fonu’nun sağladığı krediyi Sınai ve Kalkınma Bankası’ndan aldı. Alınan kredi ile Topkapı’da ilk fabrika 1952’de kuruldu. Yedi dönüm arazi üzerine kurulan bu fabrikada elde edilen ürünlere Vatan markası konuldu. Fabrika iki yıl içinde ihracat lideri oldu. Almanya ihracatın yapıldığı ülkelerin başında yer aldı.
İki tesis de elden gitti
Kabasakal kardeşlerden Mehmet 1968 yılında yaşamını yitirir. Osman Kabasakal tek kalır ancak yine de işleri yürütmeye devam eder. Topkapı’daki yatırımdan sonra Bursa Karacabey’de büyük bir fabrika kurulur. Ancak işler iyi gitmez. Yöneticiler eli ile fabrikada mallar çalınır. 1974’e gelindiğinde ise her iki fabrika da elden çıkar. Osman Kabasakal’ın elinde bir tek Büyükçekmece’de aldığı 12 dönümlük arazi kalır. Bu arazi ise et ürünleri tesisi kurmak için alınmıştır. Ancak, et işi de yapılamayınca makineler satılır.
Araç bagajında dağıtım
Yaşanan sorunlara rağmen Osman Kabasakal, bildiği işi yapmaya kararlıdır. Büyükçekmece’deki arazide kurduğu derme çatma yerde 1976’da konserve üretmeye devam eder. Bu kez Vatan markasını kullanamayınca ‘Tan’ markası ile üretim yapar. Birkaç yıl sonra yardımına oğlu Faruk da yetişir. Üretim küçük ölçeklidir. Elde edilen ürünler ise eski bir otomobilin bagajına konarak satışa gönderilir. 1983’e gelindiğinde ise Nafiz Ünsal işlere ortak olur. Bu süreçten sonra Tan markası yerine Yurt markası ile üretim yapılır.
1980’lerin sonuna doğru Osman Kabasakal’ın rahatsızlıkları artar. İşleri dayı-yeğen olan Nafiz Ünsal ve Faruk Kabasakal yürütmeye başlar. Günlük üretilen konserveler eski bir otomobilin bagajına konulur ve satışa gönderilir. Kazanılan her para, işleri daha iyi bir seviyede yapmak için kullanılır. İşler zamanla büyür. Askeriyeye mal temini sağlanır. 1990’lı yılların ortasında ise büyük market zincirlerine ürün verilmeye başlanır.
Türkiye’de ilk kez alüminyum kutuya yönelen Yurt, iki yıl önce de Manisa Salihli’de yeni bir yatırımın temelini attı. Şirket ortakları yeni yatırımı kendi öz kaynaklardan sağladıklarını ifade etti. Geçtiğimiz yıl 34 milyon TL olan cironun bu yıl 40 milyon TL olması bekleniyor. 200 kadar kişinin çalıştığı fabrikada üretilen ürünlerin önemli bir bölümü birçok büyük zincirine Private Label (özel marka) olarak veriliyor.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.