Firmalardan
Polonez, gıda sektöründe en beğenilen 3 şirketten biri oldu
Şarküteri ürünleri denilince akla gelen ilk markalardan olan Polonez, yenilik ve değişim için tüketicisini dinliyor. Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, tüketicinin talebi üzerine düşük gramajlı paketlerini piyasaya sürdüklerini söylüyor.
Değişim vazgeçilmez… Dünya her gün değişiyor… Değişime karşı duran, durmak isteyen yok oluyor. Sektörler, markalar da kendilerini korumak için değişiyor. Önemli olan markanın aslını koruyarak değişebilmek, yenilenebilmek… Bunun için tüketiciye kulak vermek gerekiyor. Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, tüketici taleplerinin zaman içinde değiştiğine dikkat çekiyor ve “Tüketiciyi dinlemek önemli, biz tüketicimizi dinleyen bir markayız. Bu sayede tüketicimizin ne istediğini biliyoruz. Tüketicimizin talebine göre ürünlerimizin sunumunda, ambalajlarımızda değişiklikler yapıyoruz” diyor. Peki, şarküteri ürünlerinden tüketici ne istiyor? Günsoy şöyle anlatıyor:
“Sektörde dilimli paketli ürün gruplarında gramajlar 150 gr. civarındaydı. Biz 3 yıl önce 250 gramlık paketler çıkardık. Bunun olumlu dönüşünü gördük. Ancak et fiyatları yükselince 250 gramlık paketler tüketiciye pahalı gelmeye başladı. Ayrıca et ürünlerinde yeni bir trend ortaya çıktı: ‘Bir kez alayım ve tüketeyim’. Tüketici artık aldığı ürünleri dolabında bekletmek istemiyor. Yani tüketim alışkanlıkları değişti. Bu nedenle 250 gramlık paketler yerine daha düşük gramajlı paketler piyasaya sürdük. ‘Polonez Mini Lezzet’ adını verdiğimiz yeni ürün serimiz 50-80 gram arası dilimli macar salam, hindi salam, pastırma ve sucuktan oluşuyor. Küçük paketlerin fiyatları tüketiciye makul geldi ve tüketim arttı.”
Polonez, tüketicileri tarafından gıda sektöründe en beğenilen 3 şirketten biri oldu. Capital Dergisi’nin yaptığı araştırmada 500 şirketin bin 500 yöneticisine hizmet, ürün kalitesi ve şirket şeffaflığı konularının yanı sıra sektörlerine göre en güvendikleri marka soruldu ve polonez paketlenmiş et ürünleri alanında 2012’de olduğu gibi ilk 3‘teki yerini aldı.
Andaç Günsoy, “Polonez olarak yıllardır kaliteyi en üst seviyede tutuyoruz. Güvenilir tüketim temel prensibimiz. Yıllardır lezzetimiz hiç değişmedi. Maliyet odaklı değil kalite odaklı ve tüketicinin beklentisini en iyi şekilde karşılayan, tüketicisini dinleyen bir markayız. Hem tüketicimizi dinliyoruz hem de tüketicimizi yeni çalışmalarımızla yönlendiriyoruz” diyor.
Tüketicinin güveni ile Polonez 2013’de yüzde 20 büyüme kaydetti. Şirket 2014 yılında da yüzde 20 büyüme öngörüyor. Polonez’in yıllık üretim tonajı 8 bin ton, 500 çalışanı ile sektörde faaliyet gösteriyor.
Et ürünleri tebliği sektöre disiplin getirdi
Günsoy, Polonez’in tüketici taleplerini dinleyerek kendini yenilerken sektörün kendi içinde de ciddi değişimler yaşadığını vurguluyor. En önemli değişim geçtiğimiz Mart ayında yayımlanan Et ve Et Ürünleri tebliği ile yaşandı. Yeni tebliğ ile sucukta soya proteini kullanımı kaldırıldı. Dana-tavuk karışımlı ürünlere de yasak getirildi. Dana-tavuk karışımı ürünlerin yasaklanması için “devrim niteliğinde” diyen Günsoy, bu tebliğin sektöre disiplin getirdiğine inanıyor. Ancak sektörde hem ciro hem üretim kaybı olduğunu da sözlerine ekliyor. Polonez’in ilk günden beri yüzde 100 ürünler ürettiğini anlatan Günsoy, “Karışımlı ürünlerin yasaklanması bizim sektör için isteğimiz bir şeydi. Ürünlerin hakkıyla üretilmesi ve gerçek maliyetiyle satışa sunulması, kaliteli ürün hazırlanması önemliydi. Biz zaten bu şekilde üretim yaptığımız için, bu tebliğ ile kayba uğramadık. Yeni tebliğin geçiş sürecinde sektördeki bazı firmalar ciddi sıkıntılar yaşarken Polonez bu değişikliklere rağmen cirosunda yüzde 20 büyüme sağladı” diyor. Günsoy, sektörü için önemli olan etiket tebliğinin ise haziran ayına ertelendiğine dikkat çekiyor. Et fiyatlarındaki dalgalanmaların da sektörü etkilediğini ifade eden Günsoy, belli fiyatlar aşıldığında tüketiciden tepki geldiğini ve tüketimin beyaz ete kaydığını kaydediyor. Bu sorunun ancak hayvancılık sektörüne yapılan yatırımlarla son bulacağını anlatan Günsoy, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yatırımları desteklediğini vurguluyor. Yatırımların geri dönüşümünün ve et fiyatlarına yansımasının 2-4 yılı bulacağının altını çiziyor.
Firmalardan
Efor Çay, Türk çayını dünya ile buluşturuyor
Efor Çay, Türk çayını dünya gastronomisi ile buluşturmaya devam ediyor. Türkiye ile dünya gastronomisi arasında bir köprü görevi gören Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde, “Legacy & Menu” temasıyla 9. kez kapılarını açacak. Efor Çay, fuarda lezzet ve kaliteye önem veren konaklama ve ağırlama sektörüne ürünlerini tanıtma fırsatı bulacak.
Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş konu ile ilgili açıklaması: “Efor Çay olarak Türk çayının lezzetini, doğallığını ve yüksek kalitesini dünya gastronomisi ile buluşturmayı önemsiyoruz. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı & Fuarı’nda yer alarak Türk çayının, dünyada eşsiz bir yere sahip olmasını hedefliyoruz. Bu etkinlik, çayımızı sektöre tanıtmak ve yeni iş birlikleri geliştirmek için de önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
Firmalardan
Seluz, PLAT Zirvesi’ne sponsor oldu
PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Private Label Zirvesi’nde Seluz, Platin Sponsor olarak yer alacak.
9.Private Label Zirvesi, 4 Aralık 2024, Crowne Plaza, Pendik adresinde gerçekleşecek. Ülkemizin önde gelen Hızlı Tüketim Ürünleri sanayici ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri, ulusal ve yerel perakende zincirleri yöneticileriyle, 9. Private Label Zirvesi’nde bir araya gelecekler. Sektöre yön veren değerli konuşmacılar, fark yaratan ve ilham veren içerikler, hepsi 9. Private Label Zirvesi’nde yer alacaklar.
Son bir yılda sektörde yaşananları, gelecekten beklentileri, sektörümüzdeki fırsatları ve yeniliklerin hepsi, 9. Private Label Zirvesi’nde konuşulacak.
Firmalardan
Hafız Mustafa 1864, çalışanlarına cirodan pay veriyor
1864 yılından bu yana süregelen bir mirası temsil eden Hafız Mustafa 1864, geleneksel Türk tatlılarının lezzetini korurken aynı zamanda dünya mutfağındaki trendleri yakından takip ediyor. Londra ve Dubai gibi metropollerde açılan mağazalarla, Türk lezzetlerini dünyanın dört bir yanına taşıyan marka, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin de bir elçisi olarak rol oynuyor.
Şirket, çalışanlarını sadece birer iş gücü olarak değil, markanın büyümesine katkı sağlayan değerli ortaklar olarak görüyor. Böylece Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışanların motivasyonu artarken, şirketin de uzun vadeli başarısı güvence altına alınıyor.
Son yıllarda iş dünyasında “en iyi işveren” olma yarışı hız kazanırken, 1.500 çalışanı bulunan Hafız Mustafa 1864, kariyer basamaklarını yetenek, tecrübe ve eğitim düzeyine göre şekillendiriyor. Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyorlar. Özellikle üniversite mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
“Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her çalışanımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu,” diyerek bu yaklaşımın Hafız Mustafa 1864’ü iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını vurguluyor.