Genel Haberler
Ofislere mutluluk ve verimlilik getirecek altı ipucu
JLL (Jones Lang LaSalle) tarafından gerçekleştirilen “Ofislerde sağlık, refah ve verimlilik” araştırmasına göre, duygusal ve fiziksel olumsuzluklar nedeniyle işe gelmeyen bir çalışanın işverene yıllık maliyeti 2 bin 300 doları buluyor.
Ancak ufak değişikliklerle bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak mümkün. Örneğin, ofis içindeki gürültü kirliliği çalışan verimliliğini yüzde 66 düşürüyor; iyi bir havalandırma sistemi ise verimliliği yüzde 8 artırıyor.
Türkiye ofisi ile ülkemizde de hizmet sunan, gayrimenkul üzerine uzmanlaşmış finans ve profesyonel hizmetler firması JLL (Jones Lang LaSalle), “Ofislerde sağlık, refah ve verimlilik” başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. JLL Global’in ‘Dünya Yeşil Bina Konseyi’ işbirliği ile gerçekleştirdiği araştırmaya göre, ofiste bitki bulunmasından havalandırmaya kadar bir dizi faktör, çalışanların mutluluk ve verimliliğinde kritik rol oynuyor.
Araştırmada, tipik bir işyerinde, çalışan ücretlerinin ve sağlanan yararların işletme giderlerinin neredeyse yüzde 90’ını oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Böyle bir tabloda, çalışanların verimliliğine olumsuz etki edecek tüm faktörlerin şirket içinde mutlaka değerlendirilmesi gerektiği vurgulanan araştırmada şu bulgulara yer veriliyor:
• ABD’de çalışan başına işe gitmeme oranı özel sektörde yüzde 3, kamuda ise yüzde 4 seviyesinde. Bu oranlara göre işverenler, işe gelmeyen her çalışan başına yılda ortalama 2 bin 300 dolar kaybediyor.
• Çalışanların mental sağlığının zayıflığı nedeniyle verim düşüklüğü yaşamaları ya da işe gelmemeleri gibi nedenler, Birleşik Krallık’taki işverenlere yılda 30 milyar pounda mal oluyor.
• Avustralya’da hastalık ve işe gelmeme nedeniyle işyerlerinin yıllık zararı 7 milyar doları bulurken, medikal koşullar nedeniyle ofiste tam performanslı olarak çalışamayan personelin neden olduğu zarar 26 milyar Avustralya dolarına ulaşıyor.
JLL’nin araştırmasına göre, çalışanların üretkenliğini artırmak, fiziksel ve mental olumsuzlukları en az seviyeye indirmek isteyen işverenlerin mutlaka dikkate alması gereken altı somut sürdürülebilirlik çözümü ise şöyle sıralanıyor:
1) Havayı temiz tutun: Ofislerdeki havanın temizliği çalışanları birebir etkiliyor. Ofis ortamında karbondioksit oranının yükselmesi çalışanlara kendilerini yorgun hissettirirken, rahat düşünmelerini de olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum, çalışanların performansında ortalama yüzde 10’a kadar düşüşü de beraberinde getiriyor. Benzer şekilde, 2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre, iyi bir havalandırma sistemi, çalışan verimliliğini yüzde 8 oranında artırıyor. 2000 yılında gerçekleştirilen bir diğer araştırmaya göre ise, ofisteki havanın temizliği, işe gelmeme oranları üzerinde de belirleyici olabiliyor. Bina dışında konumlandırılmış cihazlarla havalandırılan ofislerdeki hastalık kaynaklı kısa dönemli işe gelmeme oranı, diğerlerine göre yüzde 35 daha düşük.
2) Termal konforu sağlayın: Her bir çalışanın sıcaklık algısı metabolizma hızına, giyimine ve kişisel tercihlerine göre değişebileceği için, ofisin kaç derece olması gerektiği, üzerinde fikir birliği sağlamanın en zor olduğu konular arasında yer alıyor. Konuyla ilgili olarak 2006 yılında gerçekleştirilen 24 farklı çalışmadan elde edilen ortak sonuca göre, hava sıcaklığının 30 ve 15 derecedeki olduğu ortamlarda çalışanların performansı, 21 ve 23 derecelerde çalışanlara göre yüzde 10 daha düşük.
3) Güneşin içeri girmesine izin verin: Geleneksel pek çok ofis ortamında, üst kademe yöneticilere verilen bir ayrıcalık olarak görülen gün ışığı, verimliliği artırıcı önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Gün ışığından faydalanan çalışanın akşam uyku kalitesi yüksek olacağından, gün içerisindeki verimliliği de artıyor.
4) Ofiste sessizliğin sesi duyulsun: Gürültü kirliliğinin olduğu bir ofiste verimlilik yüzde 66 oranında düşüyor. Çalışanların yüzde 99’u, cevaplanmayan telefon seslerinin ve arka planda süregelen konuşmaların konsantrasyonlarını bozduğu görüşünde birleşiyor.
5) Mekansal özgürlüğü göz önünde bulundurun: Yeni nesil ofis konseptine göre, bugün pek çok kurum açık ofis çalışma anlayışına, ortak paylaşım alanlarına yöneldi. Bu yaklaşım bir yandan kurumun ve çalışanların karbon ayak izini düşürürken bir yandan da “özel alanları” olmadığı için çalışanları mutsuz ediyor. Açık ofis alanları yaratırken, çalışanlarınız için özel alanlar oluşturmayı unutmayın.
6) Ofisi gerçekten ‘yeşillendirin’: Ofis içerisindeki canlı bitkiler, stres düzeyini düşürüp, verimliliği artırıyor. Bu kapsamda, insanların yaşayan diğer canlılarla kurduğu bağın altını çizen Biyofili, ofisler için yeni trend olarak karşımıza çıkıyor. 2001 yılında Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre; ofis binasının bitkili ve bitkisiz iki farklı bölgesinde görev yapan çalışanlar arasında verimlilik açısından önemli farklar var. Bitkilerin bulunduğu kısımdaki çalışanlar, daha etkin ve konsantre biçimde işlerine odaklanabiliyor.
JLL Türkiye Ofis Kiralama Müdürü Mahir Mermer araştırmaya ilişkin görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “Kurumlar sürekli olarak üretim hatlarını iyileştirmeye ya da daha hızlı bir internet erişimi sağlamaya odaklanıyorlar. Bu süreçte en önemli değerin çalışanlara verilmesi gerektiği ne yazık ki göz ardı ediliyor. Yeni teknolojilerin çalışma alanlarına sağladığı konfor sayesinde, çalışanların verimlilikleri ile birlikte şirketlerine bağlılıkları da artıyor. Potansiyel çalışanların şirket seçimlerinde artık şirketin bulunduğu ofisin prestijli bir bina olup olmamasının da etkili olduğunu görüyoruz.
Çalışan mutluluğu ve verimliliğini dikkate alan firmalar, son dönemde kiralama kararlarını verirken sadece büyüme ihtiyacını karşılayacak bir ofis değil, huzurlu şekilde çalışılabilecek bir iş ortamı yaratmayı amaçlıyor. Hatta bazı şirketler anket ve puanlama yöntemi ile bina seçimine tüm çalışanlarını dahil etmeye başladı.
İstanbul ofis piyasasında son yıllarda eskimiş, temiz hava problemi yaşayan ve çalışanların rahatsız olduğu çalışma ortamlarının, yeşil bina özelliği taşıyan, iyi iklimlendirme sistemlerine ve çalışma koşullarına sahip yeni ofis projelerine taşındıklarını görüyoruz.
Kendini yenileyemeyen ve çalışanların mutluluğunu sağlayacak olan yatırımları yapamayan ofis binalarına olan talep düşüyor ve kiralar geriliyor. Artık yeni binalar geliştiricinin isteğine göre değil, ofis binası kullanıcısı olan kiracı ve çalışanların isteklerine göre dizayn ediliyor.
Yabancı sermayeli şirketler, üst düzey iklimlendirme sistemine ve ferah çalışma ortamı yaratacak kat yüksekliğine sahip, mümkün olduğunca gün ışığı alan, çalışanlarının aynı zamanda sosyalleşebileceği ofisleri tercih ediyor.”
Türkiye’den bir bina da araştırmaya konu oldu
JLL’in araştırmasında, ofisteki havanın temizliği ve havalandırma konusunda Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) binası örnek çalışma olarak gösterildi. 5 bin 500 metrekarelik bina, labirent teknolojisi adı verilen özel bir sistem kullanıyor. Gündüz sıcak, geceleri ise serin olan iklimlerde çalışmak üzere geliştirilen bu yenilikçi çözümde, aktif termal tabakalardan yararlanılıyor. Binanın içine verilen hava, öncelikle bina içine inşa edilen betonarme labirentten geçiyor. Termal konforun sağlanmasında da önemli bir rol oynayan sistem sayesinde, hem ısıtma hem de soğutma için kullanılan enerjiden de tasarruf ediliyor.
Genel Haberler
E-ticaret, indirim rüzgârıyla coşacak
Markalar ve e-ticaret pazaryerleri Türkiye’de de artık bir gelenek haline gelen kasım indirimleri için hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Birçok marka ve pazaryeri tarafından kasım ayının geneline yayılan kampanyalar sayesinde internetten alışveriş hacminin 500 milyar lirayla aylık rekorunu yenilemesi bekleniyor.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin her yıl kasım indirimlerini merakla beklediğini hatırlattı. Kasım ayının geneline yayılan inidirim kampanyalarının markalara ellerindeki stoku eritme, tüketicilere de ihtiyaçlarını uygun fiyata giderme imkânı sunduğuna dikkat çeken Öncel, şöyle devam etti:
“Alım gücü giderek zayıflayan tüketici, gıda dışındaki ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalıyor. Enflasyonla mücadele için talebi kısmaya yönelik önlemlerin de etkisiyle temmuzdan bu yana üye markalarımızın büyük bölümünün adet satışlarında düşüş gözlemliyoruz. Dört aydır devam eden daralmaya kasımda “dur” demek istiyoruz. Belli ürün gruplarında yüzde 25’ten yüzde 70’e varan oranlarda indirimlerin yapılacağı kasım kampanyalarıyla birlikte hem fiziki mağazalara hem de e-ticaret pazaryerlerine büyük bir canlılık gelmesini bekliyoruz. Özellikle 11 Kasım’daki ‘bekarlar günü’ ve bu yıl 29 Kasım’a denk düşen “efsane cuma”da alışverişin en üst noktaya ulaşacağını öngörüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre kasım, e-ticaret hacminin zirve yaptığı ay olarak öne çıkıyor. Örneğin Kasım 2023’te e-ticaret hacminin 12 aylık ortalamadan yüzde 50 fazla olduğu, yıllık toplam e-ticaretin yüzde 12,5’inin kasım ayında gerçekleştiği görülüyor. Geçen yıl “efsane cuma”ya denk düşen 24 Kasım e-ticaret hacminin en yüksek olduğu gün olarak dikkat çekiyor. “Efsane cuma”yı, bekarlar günü kampanyalarının yapıldığı 11 Kasım izliyor. Bu yıl da benzer bir tablonun gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Kasım kampanyalarında giyimden, beyaz eşyaya, elektronikten kozmetiğe her kategoride çok cazip indirimler oluyor. Temmuzdan bu yana hazır giyim, ayakkabı, elektronik ve küçük ev aleti markalarımızın adet satışlarında önemli düşüş gözlemliyoruz. Kasım ayında özellikle bu kategorilerde ciddi satış rakamlarına ulaşılacağını ve toplam e-ticaret hacminin 500 milyar lirayı aşarak rekor tazeleyeceğini tahmin ediyoruz. Talebin yüksek olmasına rağmen indirimler sayesinde kasımda da enflasyonla mücadeleye desteğimizi sürdüreceğiz.”
Sinan Öncel, tüketicileri özellikle internet üzerinden yapacakları alışverişlerde siber dolandırıcılara karşı uyanık olmaları konusunda uyardı. Öncel, tüketicilere alışverişlerini markanın ya da pazaryerinin resmi sitesinden yapmalarını, ödemelerini de gerekli güvenlik kontrollerini sağladıktan sonra gerçekleştirmelerini önerdi.
Genel Haberler
CarrefourSA, L’Etape Türkiye’de sporculara destek verdi
19-20 Ekim tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, Fransa Bisiklet Turu’nun amatör sporculara yönelik özel konsepti olan “L’Etape Türkiye by Tour de France”, 50’den fazla ülkeden yaklaşık 3000 bisikletçinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. CarrefourSA, etkinliğin tedarikçi sponsoru olarak, Yaşam için Doğrusu vizyonunu bir kez daha öne çıkardı.
CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Dünyanın en ikonik spor organizasyonlarından birinde CarrefourSA olarak yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu dev etkinlikte, sporcularımıza yarış boyunca enerji vermek amacıyla su ve meyve ikramlarıyla destek sağladık. Lezzet Arası şeflerimiz ise yarış sonrasında sporcuların karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılamak için özel ikramlarıyla alandaydı. CarrefourSA olarak önümüzdeki dönemlerde de sporu ve sporcuyu desteklemeye kararlıyız.” dedi.
Genel Haberler
EBRD ve A101, sürdürülebilir gelecek için güçlerini birleştiriyor
Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde 13.600’ü aşkın mağazasıyla hizmet veren A101, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarını hızlandırmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon ABD doları tutarında kredi aldı.
EBRD, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden A101’e, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla 200 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi sağladı. Bu kredi, A101’in yeşil dönüşüm çalışmalarını hızlandırma ve yeni mağaza yatırımlarına katkı sunma amacıyla kullanılacak.
İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon ABD doları tutarındaki kısmını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon ABD doları tutarındaki dilim uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD, 82 milyon ABD doları tutarında finansman sağlarken, Finance in Motion 18 milyon ABD doları katkı sağlayacak.
Bu finansman aracılığıyla A101, Türkiye genelinde yeni mağaza ve depo açılışları, mevcut mağazaların modernizasyonu ve enerji verimlilik artışı doğrultusunda yenilenmesi ve güneş enerjisi panelleri kurulumuna yönelik orta vadeli yatırım planlarını finanse edecek.
Kredi sayesinde A101, enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, güneş enerjisi ve kaynak verimliliği projeleri ile çevre dostu uygulamalarını güçlendirecek.
Türkiye perakende sektörü, ülke iş gücünün %12’sini istihdam eden önemli bir sektör olmasına rağmen, özellikle depremden etkilenen bölgelerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. A101, bu bölgelerde perakende çalışanlarının teknik becerilerini geliştirmek ve iş gücünün gelişimini desteklemek amacıyla iki büyük eğitim programı başlatacak. Programların bir diğer önemli amacı ise, ülke genelindeki personelin becerilerini artırmak olarak öne çıkıyor. Eğitim programlarına katılarak işe alınan kişilerin %60’ını kadın çalışanlar oluşturacak ve bu sayede kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik güçlenmesi desteklenecek.
EBRD Gıda ve Tarım İşletmeleri Bölge Başkanı Wojtek Boniaszczuk, projeyle ilgili olarak; “A101 ile bu önemli projede çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. A101’in çevre dostu operasyonlara doğru attığı adımlar perakende sektörü için örnek teşkil edecek. Özellikle depremden etkilenen bölgelerde iş gücünü desteklemeyi amaçlayan bu yatırımın, bölgenin ekonomik toparlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aydın Group CFO’su Osman Yılmaz ise şöyle konuştu: “EBRD ile yapmış olduğumuz bu stratejik iş birliğinden çok mutluyuz. Bu iş birliği sektördeki konumumuzu güçlendirecek olmasının yanı sıra, sürdürülebilir perakende operasyonlarına yaptığımız yatırımları da hızlandıracaktır. A101’in sektöründe inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmeye kararlılığının da göstergesi olan bu iş birliği, yalnızca finansal istikrarımızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iş gücümüzü ve ekosistemimizi de güçlendirecektir.”
EBRD, 2009 yılından bu yana Türkiye’de çoğunluğu özel sektörde olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 20 milyar avrodan fazla yatırım gerçekleştirdi.