Altan Vural
Doğru karar ve istikrar
Hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan ekonomik kriz aslında tüm ezberleri bozdu. Ülkemizin bugüne kadar yaşadığı krizlerin tamamı kendi coğrafyamızdan doğan krizlerdi. Bu kriz ise tamamen farklı. Tüm dünya ekonomileri birbirine yakın zamanlarda problem yaşamaya başladılar. Bu problem özellikle Avrupalılar için daha fazla gibi görünüyor. Bu anlamda ülkemiz 2001 krizinden bu yana reel piyasada almış olduğu tedbirler nedeniyle biraz daha problemsiz gibi gözüküyor.
Ancak reel sektör açısından baktığımızda, işletmeler olarak mikro düzeyde de yeni dünya düzenine ayak uydurmamız gerekiyor. Eski bildiklerimizden bazılarını artık tarihin derinliklerine bırakıp yeni değerleri inceleyip kararlarımızı ona göre almamız gerektiği inancını taşıyorum. Aksi takdirde ticari ölüm sizi bekliyor demektir.
Bu nedenle iş yapış şekillerinizi lütfen yeniden gözden geçirin. Ne olursa olsun, benim hedefim nedir? İşi nasıl konumlandırmalıyım? Nasıl denetlemeyelim? Lütfen bu soruları kendinize sorun. Göreceksiniz yapılacak ne kadarda çok iş varmış diyeceksiniz kendi kendinize. Yani ezber bozuldu işimizi farklı şekillerde yapmaya özen gösterelim. Kısa da olsa biraz da mağazacılıkta istikrar ile ilgili birkaç cümleyi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce kelime anlamı olarak istikrar kısaca; aynı biçimde kararlı, sürekli ve devamlı demektir. Bu nedenle perakende sektöründe istikrar kelimesini anlamak ve uygulamak son derece önemlidir. Ürün istikrarı, personelin maaşı, müşteri ilişikileri, sevkiyat düzeni, aklınıza ne kadar proses geliyorsa bunların standart ve istikrarlı olması gerekir. Bunları artırmak mümkün. Eğer bir market çalıştırıyorsanız her sabah mağaza açılmadan sebze meyveden şarküteriye, ekmeğe kadar her şeyin hazır hale gelmesi ve müşteriye standart şekilde açılması gerekir. Ancak bu durum market yaşadığı sürece her gün olmalıdır. Yani istikrar elden bırakılmamalıdır. Bir tek gün bile aksatmak kuruma ciddi zarar verir.
Bu nedenle her türlü iş sürecinde standartlaşmaya gidilmelidir. Her gün farklı bir anlayışla müşterinizin karşısına çıkamazsınız. Standartlaşmak ve istikrarı sağlamak çok önemlidir.
Mc Donalds tam 132 ülkede, tam 32.000 farklı restoranda hizmet veriyor. Fakat şirketin hem yönetim şekli hem de ürünlerinde standart ve istikrar var. Her restorantında hizmet aynı. İşte belki de 50 ürünle dünyanın en önemli şirketlerinden bir tanesinin hepimize örnek olması gereken özelliği bu. Bir örnekte Bim’den: neden başarılı? sorusunun cevabı çok basit. Ancak bu basitliğin ve kolaylığın altında aynı felsefe var. Antalya’da da aynı fiyat, aynı ürün, İstanbul Kartal’da da. Basitliği sadeliği ve standartlaşmayı asla aklımızın bir köşesinden çıkarmayalım. Tabii ki bir çok faktör daha sıralamak mümkün; kalite vs. gibi.
Bir gün A ürününü bulunduracaksın, sonra 2 yıl satmayacaksın, böyle bir mantıkla nereye kadar gideceksin. Bim’de Migros’ta aynı ürünü her zaman, aynı yerde bulabilmek, aynı standart hizmeti alabilmek! İşte başarının sırrı burada. Çünkü mağazaya gittiğinde ne ile karşılaşacağını biliyorsun, beklentilerin belli, sürprize yer yok. İstikrarı, standartlaşmayı, düzeni sağlayan, siparişlerini zamanında mağazasına gönderen, müşteriye teşekkür eden, kalitesiyle, ürün yapısıyla müşterisini ikinci defa mağazaya getirenler mutlaka bu savaştan kazançlı çıkacaktır.
Bununla birlikte, rekabet artık satranç gibi. Hamleleri ve geleceği yorumlayabilenler, piyasa trendlerini önceden görenler, değişen müşteri ihtiyaçlarına uygun çözüm bulanlar ayakta kalacak. Ancak dün farklı bugün farklı uygulamalar yapanlar, standartlaşamayan, işlerini istikrarlı götüremeyenler mutlaka bu sahnede yer almayacaklardır. Şirketler temel iş süreçlerini, müşterilerinin gözünde rakiplerinden ayırt eden taklit edilmesi zor stratejik yetenekler üzerine inşa etmeli ve bütünün her parçasını en ince ayrıntısına kadar, hesaplamalıdır. İşleri basite indirgemelidir. Sizce puzzle’ın bir parçası yerine konmamışsa iş bitirilmiş olur mu?
Değişime ayak uydurun kendinizi yenileyin işinizi istikrarlı ve standarda uygun yapın. Hoşçakalın.
Bol kazançlar.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Şubat 2010 – 12. sayısında yayınlanmıştır
Altan Vural
Pazarlama planı
Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz daha başaralı olacaksınız.
Perakende sektörü hepimizin bildiği gibi dinamik, anı yaşayan ortamdan beslenen aynı zamanda planlı ve programlı çalışması gereken bir sektör. Bu nedenle; mutlak suretle bütçe, iş planı pazarlama planı gibi işletme yönetiminde vazgeçilmez olan yardımlarımızı işinize entegre etmeliyiz. Bu ayki yazımızda da pazarlama planlarından bahsedeceğim.
Pazarlama planına gıda perakendeciliği açısından bakarsak;
Satışa yönelik reklamlarımız pazarda almış olduğu tanıtım modeli üzerine kurulur ve bizi ziyaret eden müşterilerin yapısı üzerine inşa edilir. Tabii ki, buradaki asıl amaç müşterilerimizin daha çok satın alma yapmasına yönlendirmede bulunmak, yeni müşteriler elde etmek ve bu süreçte kaynakları israf etmeden zamanında müdahale ile şirketimizin yol haritasını çizmektir.
Bugün işletmelerimizin en önemli sorunlarından biri plansız hareket etmeleridir. Bu nedenle ciddi kayıplar yaşanmakta ya da son dakika da alınan kararlar ile yapılan hizmetler amacına ulaşama-maktadır. “Çok acil” lafı sektörümüzün hız ve dinamiğini anlatmakla birlikte, gerçekten olumsuz bir çok sonucu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle şirketimizin müşteri yapısı, sizin yapabi-lecekleriniz, şirketin mevcut durumu göz önüne alınarak swot analizi yapabilirsiniz. Mutlak surette yıllık pazarlama planınız olmalıdır. Tabi pazarlama planı ile bütçe planlarınız birbiriyle örtüşmelidir. Yukarıda bir kaçını saydığımız müşteri yapınız, hedef kitleniz, bütçeniz, fiyatlandırma stratejiniz, şirketinizi görmek istediğiniz yeriniz, ürün yapınız, sosyal sorumluluk düşünceniz, müşteriye ulaşma şekliniz dikkate alınarak bir plan oluşturabilirsiniz.
Planları aylık yapabilir veya her hafta değerlendirme yapabilirsiniz, hatta mutlaka yapmalısınız. Şubat ayındayız, geç kalmış sayılmazsınız. Mayıs ayında ne yapacağınızı, Ekim ayında hangi kampanyayı yapacağınızı şimdiden planlayın. Göreceksiniz ki daha başaralı olacaksınız. Yardım isterseniz mail adresim yukarıda yazılıdır.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Ocak 2015 – 71. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
Birazda reklam yapalım
Reklamcılık her sektörün aslında vazgeçilmez bir parçasıdır. Yapmış olduğunuz işleri müşterilerle paylaşmanızın çok önemli bir yoludur. Perakende sektörünün ise vazgeçilmezi durumundadır.
Yapmış olduğunuz yenilikleri ucuzlukları binlerce lira harcayıp açacağınız yeni mağazayı satın aldığınız Ezine peynirinin lezzetini müşterilerinize anlatmanın en önemli yoludur reklamcık. Aslına bakarsanız yukarıda birkaç örnek verdiğim işleri tabi ki çoğaltmak mümkün. İşte bu örneklere bile baktığımızda emek ve para harcadığımız bu işleri anlatamayıp yapılan emeklerin heba olması gerçekten çok acı olabilir. Sektörde bugüne kadar çok da önem verilmeyen bana göre de olmazsa olmaz işlerden bir tanesidir reklamcılık. Ancak bugüne kadar da çok profesyonel anlamda yapılmamış bu iş genelde tanıdık eş dost ve güzel hanımlar sektörün en önemli oyuncuları olmuşlar. Bu nedenlerde paralarda tıpkı insertlerin çöpe atılması gibi heba olmuştur.
İnsertlerin çöpe atılması demişken binlerce insert dağıtıp hem içeriğinin standart olması bir arpa boyu yol alınmaması hem de ehil olmayan insanlara yaptırmış olduğumuz dağıtımlar ne yazık ki çöpe giden paralar olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzatmadan bir yaşanmış olay ile insert işini sizlerle paylaşalım. Müşterilerimizden bir tanesi yakınını kaybettiği için bir mezarlığa gider. Mezarlığın içine atılmış balya balya insertleri görünce bizleri arar ve haberimiz olur. Ne acı değil mi? Acaba oradan marketimize gelecek olanlar olur diye mi atmış diye arkadaşımız bi türlü anlam veremedik!
Günlerce insert çıkarmak için aldığın ürüne mi yanarsın grafikerlerin sabahlamalarına mı yanarsın harcadığın paraları mı yanarsın? Yoksa bu emeklerin karşısında bana fazla müşteri gelir ödemelerimi daha rahat yaparım hayallerine mi yanarsın… Takdir sizin.
Diğer taraftan yapılan reklamların bir profesyonel tarafından yapılması kişisel zevklerimiz ve bizim bilgilerimiz dışında bilimselliği yansıtması gerçekten çok önemlidir. Alt yapısı hazır olmadan o ürün yada hizmeti gerçek anlamda mağazada oluşturmamış iken; örneğin kasiyerin gülmüyorsa sen onu sağlamamışken güler yüzlü hizmet veriyoruz dememizin bir anlamı var mıdır? Bizce aslında temel nokta budur. İşte yazımın başlığında yazdığım biraz reklam yapalım dediğim yer tam da burasıdır. Bu hizmetin sağlanması formülünü anlatarak, gerekirse öğreterek, sonrada takip edecek bir anlayışla kurduk SAT Reklam Ajansı’nı. Örneğin hizmet verdiğimiz firmaların 2015 insert planları, temaları, hangi ayda hangi özel günde ne yapacakları bugünden belli. İş planlanırsa, son dakikaya kalmazsa inanın çok daha ucuz, çok daha etkili oluyor. Sadece bir ajanstan ibaret değil adından da anlaşılacağı gibi. Sizlere satışlarınızı artırmayı sağlayacak teknikleri sizlerle birlikte karar veren bir oluşumu sağladığımızı düşünüyorum. Şirket olarak sizlerin müşterilerinize sizi hangi tekniklerle anlatmak gerektiğini, hangi yönlerinizle satışlarınızı artıracağınızı biliyoruz; ya da sizlere yeni yöntemler önererek farklılıklar sunuyoruz.
Sevgili dostlar reklamları izlediniz.
Reklamlar demişken Retail Türkiye Dergisi’nin Anadolu konferansları bir harika. Dostlar bir araya geliyor, bir şeyler öğreniyorlar, bir günde olsa farklılıklar yaşıyorlar. Emeği geçenlere kocaman teşekkürler.
2015 yılının tüm dostlarıma perakende sektöründe, çalışıp emek veren arkadaşlarıma, korkusuzca yatırım yapıp ülke ekonomisine katkıda bulunan yatırımcılara başta sağlık olmak üzere mutluluk başarı ve güzel günler getirmesini diliyorum.
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2014 – 70. sayısında yayınlanmıştır.
Altan Vural
İmparator
Bugün perakende de önemli seviyelere gelmiş markalarımız var. Bu markalar kurulurken belki de birçoğu şu anda gelmiş oldukları noktayı hayal bile edemezlerdi.
İşleri için düşündükleri, yaptıkları ve inandıkları bir çok projeyi hayata geçirdikleri için bugün çok önemli yerlere geldiler ve birer imparatorluk kurdular. Ancak bazı dostlarımızın hayalleri azaldı, belki de risk alma katsayıları minimize oldu. Aslında onları beklemedikleri yerlere getiren hayalleri ve almış oldukları risklerdi. Bu riskleri aldıkları için yapmış oldukları işler diğerlerinden farklı idi. Kimi sabahın 3’ünde hale gitti en iyi sebze meyveyi aldı, kimi Çanakkale’den en iyi peyniri getirdi, farkını ortaya koydu işler gelişti ve büyüdü.
Fakat işletmelerin büyümesi yukarıda belirttiğimiz gibi risk katsayısını azalttı. Peyniri artık kendisi değil, başka birisi satın aldı, kasasını başka birine emanet etti, işi büyüdü yetemez hale geldi. İşte buradan sonra yine hayallerinin peşinden koşup faklı düşünceler faklı arayışlara geçmeyenlerin sonu da pek parlak gözükmüyor. Bu işi ben kurdum benden başka bilen yok mantığıyla gidenlerin sonu ne yazık ki hüsran. Şaşaa ve tantana ile gece gündüz çalışmayla imparatorluk kuran beyinler, şimdi bu işten nasıl kurtulurumun hesabını yapmaya başlıyorlar. Çok yazık ve çok acı.
Asıl maharet böyle bir girdaba girmeden işi fark edip hayallerin ötesinde gerçeğe dönüş. Gerçeklerle yüzleşmeden hayata bir es verin, biraz da yalaka ve dalkavuk olmayan çevrenizi dinleyin. İş hayatı süreklilik ister. Yeni projeler, yeni bakış açıları ister. Sizler bir imparatorluk kurmuş olabilirsiniz ama gerçeklerden uzaklaştıkça zora gireceksiniz demektir. Süreklilikten bahsetmişken klasik hepiniz kilolarımızdan şikayetçiyizdir. İyi bir rejim ile biraz da dikkat ederek hatta biraz da yürüyerek bir miktar kilo vermiştik. Şimdi yürümeyi bırakıp hayata eskisi gibi bakınca kiloları tekrar aldık. Nerede kaldı çekmiş olduğumuz onca eziyet? İş hayatında da sürekliliği sağlamayıp yeni bakış açıları eklemezsek sizi hüsran bekliyor demektir.
Bu yazıyı haberlerde yabancı bir kuruluşun ‘’Türkiye’nin 2015 büyüme hızı % 2 olacak‘’ notuna istinaden yazdım.
Aman dikkat!
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nin Kasım 2014 – 69. sayısında yayınlanmıştır.
