Genel Haberler
“Tarımda ithalat yapmak artık cesaret ister…”
“Tarım, hayvancılık ve balıkçılıkta, 2017’de yapılan 9 milyar 50,5 milyon dolarlık ithalatın TL karşılığı 33 milyar liraydı. Bu ithalatın 17 Ağustos 2018 kuruyla karşılığı 54,4 milyar liraya yaklaşıyor”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, döviz kurlarının geldiği bu noktada tarımda ithalat yapmanın artık cesaret isteyeceğini bildirerek, “daha fazla üretmek zorundayız. Bunun içinde mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi girdilerde çiftçiye verilen destek artırılmalıdır. Döviz kurları bu seviyedeyken, ülkemiz dış ticaret açığı kaynaklı bir cari açık problemi yaşıyorken, iç üretim artırılmalı, ithalattan kaçınılmalıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkta, 2017’de yapılan 9 milyar 50,5 milyon dolarlık ithalatın TL karşılığı 32 milyar 984,6 milyon lira olduğunu, bu ithalatın 17 Ağustos 2018 kuruyla karşılığı 54 milyar 350,1 milyon doları bulduğunu, dünya fiyatları aynı kalsa ve aynı miktarda ithalat yapsak bile ithalatımızın TL karşılığının 21 milyar 365,5 milyon lira artacağını belirtti.
Şemsi Bayraktar, döviz kurlarının yükselmesiyle dışarıdan ithalatın daha pahalı hale geldiğini, bunun yapılan ithalatı düşüreceğini, hatta birçok üründe durma noktasına getireceğini belirtti.
“İthalata devam etmek enflasyonu da artıracaktır”
Her zaman yerli üretimin desteklenmesi, ithalata prim verilmemesini savunduklarını, ithalatın TL karşılığının artık ateş pahası olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Döviz kurları bu seviyedeyken, ülkemiz dış ticaret açığı kaynaklı bir cari açık problemi yaşıyorken, ithalattan kaçınılmalı, iç üretim artırılmalıdır. Ülkemiz, ithalata gerekenin çok üzerinde bir kaynak aktarmamalıdır. Ayrıca bu döviz kuru seviyelerinden tarımda ithalata devam etmek enflasyonu da artıracaktır. İthal edip katma değer yaratarak dışarıya sattığımız pamuk, buğday, ayçiçeğinden elde edilen gıda ve giyim ürünlerinde ithalat fiyatlarından kaynaklı maliyetler artacaktır. Bu durum ihracatta da rakiplerimizle rekabet etmemizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu ortamda üretimi artırmaktan, ithal edilen ürünlerde iç piyasaya yönelmekten başka çare yoktur. İthal ettiğimiz pek çok ürünü kendimiz üretebiliriz. Bu noktada çiftçimizi üretime teşvik edecek politikaların daha çok benimsenmesi gerekiyor. Ülkemiz, tarımda olağanüstü çeşitlilik, zenginlik sunan bir coğrafyaya sahiptir. Kahve, kakao, palm yağı gibi tropikal bölgelerde üretilen birkaç istisnai ürün hariç hemen her ürünü üretebilecek potansiyelimiz vardır. Çiftçimiz daha fazla desteklenirse, arazi parçalanması, sulama başta olmak üzere yapısal sorunlarımız çözülürse, birkaç istisna hariç ithalata gerek kalmaz.”
Bayraktar, Türkiye’nin tarımsal ürünlerde dışa bağımlı durumdan kurtulması için mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi ithal girdiler konusunda çiftçiye sağlanan desteğin artırılması gerektiğinin altını çizerek, “Çiftçinin temel girdileri arasında olan mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem ithalat ürünlerinin döviz kurlarının yükselmesiyle birlikte fiyatları da yükseliyor. Çiftçimize destek verilmesi durumunda, çiftçimiz ithal ettiğimiz tarım ürünlerin pek çoğunu üretebilecek seviyededir” ifadelerini kullandı.
İthalat fiyatları yükseldi
Döviz kurunun artmasıyla birlikte, 2018 Mart-Ağustos döneminde, ithalat fiyatlarının hızla yükseldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu yılın Mart ayında ortalama dolar kuru 3,8806 liraydı. Bu rakam 17 Ağustos 2018 itibarıyla 6,0052 liraya çıktı. Türkiye, Mart ayında kilogram olarak ithal pamuğu 7 lira 7 kuruştan, buğdayı 88 kuruştan, ayçiçeğini 1 lira 99 kuruştan, pirinci 1 lira 40 kuruştan, mısırı 86 kuruştan, soya fasulyesini 1 lira 68 kuruştan, ayçiçeği yağını 3 lira 90 kuruştan, kırmızı mercimeği 2 lira 62 kuruştan, nohudu 5 lira 18 kuruştan, bademi 18 lira 81 kuruştan, cevizi 9 lira 82 kuruştan, muzu 1 lira 97 kuruştan, soya fasulyesi küspesini 1 lira 53 kuruştan, ayçiçeği küspesini 78 kuruştan ithal edebiliyordu. Aynı ürünler Ağustos ayında ithal edilmeye kalkılsa, uluslararası fiyatlar dolar bazında aynı kalsa bile, döviz kurlarındaki artış nedeniyle kilogram başına pamuğa 10 lira 94 kuruş, buğdaya 1 lira 36 kuruş, ayçiçeğine 3 lira 8 kuruş, pirince 2 lira 17 kuruş, mısıra 1 lira 33 kuruş, soya fasulyesine 2 lira 60 kuruş, ayçiçeği yağına 6 lira 4 kuruş, kırmızı mercimeğe 4 lira 5 kuruş, nohuda 8 lira 2 kuruş, bademe 29 lira 11 kuruş, cevize 15 lira 20 kuruş, muza 3 lira 5 kuruş, soya fasulyesi küspesine 2 lira 37 kuruş, ayçiçeği küspesine 1 lira 21 kuruş ödemek zorunda kalınacak.”
Türkiye’nin artık tarımsal üretimi artırma politikalarına yönlenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, “Tarımın her zaman stratejik bir sektör olduğunu vurguluyoruz. Özellikle kriz zamanlarında istihdam artı katkı sağlayarak ekonominin ayakta kalmasını sağladığı gerçeğini unutmamak gerekmektedir. İthalat bağımlısı olmanın zararları bugün bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bunun için üretmek gerekir. Üretmek için de tarıma her türlü destek verilmelidir” dedi.
Bayraktar, daha fazla desteklemeyle, ithal edilen badem, ceviz, muz gibi meyveler hariç tarla ürünlerinin hemen hepsinde iç üretimin hızla artırılabileceğini, ihtiyacın kısa zamanda, meyvelerde ise yapılacak yatırımla en fazla 5-7 yılda ülke ihtiyacının tamamının karşılanabileceğini belirtti.
Genel Haberler
E-ticaret, indirim rüzgârıyla coşacak
Markalar ve e-ticaret pazaryerleri Türkiye’de de artık bir gelenek haline gelen kasım indirimleri için hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Birçok marka ve pazaryeri tarafından kasım ayının geneline yayılan kampanyalar sayesinde internetten alışveriş hacminin 500 milyar lirayla aylık rekorunu yenilemesi bekleniyor.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin her yıl kasım indirimlerini merakla beklediğini hatırlattı. Kasım ayının geneline yayılan inidirim kampanyalarının markalara ellerindeki stoku eritme, tüketicilere de ihtiyaçlarını uygun fiyata giderme imkânı sunduğuna dikkat çeken Öncel, şöyle devam etti:
“Alım gücü giderek zayıflayan tüketici, gıda dışındaki ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalıyor. Enflasyonla mücadele için talebi kısmaya yönelik önlemlerin de etkisiyle temmuzdan bu yana üye markalarımızın büyük bölümünün adet satışlarında düşüş gözlemliyoruz. Dört aydır devam eden daralmaya kasımda “dur” demek istiyoruz. Belli ürün gruplarında yüzde 25’ten yüzde 70’e varan oranlarda indirimlerin yapılacağı kasım kampanyalarıyla birlikte hem fiziki mağazalara hem de e-ticaret pazaryerlerine büyük bir canlılık gelmesini bekliyoruz. Özellikle 11 Kasım’daki ‘bekarlar günü’ ve bu yıl 29 Kasım’a denk düşen “efsane cuma”da alışverişin en üst noktaya ulaşacağını öngörüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre kasım, e-ticaret hacminin zirve yaptığı ay olarak öne çıkıyor. Örneğin Kasım 2023’te e-ticaret hacminin 12 aylık ortalamadan yüzde 50 fazla olduğu, yıllık toplam e-ticaretin yüzde 12,5’inin kasım ayında gerçekleştiği görülüyor. Geçen yıl “efsane cuma”ya denk düşen 24 Kasım e-ticaret hacminin en yüksek olduğu gün olarak dikkat çekiyor. “Efsane cuma”yı, bekarlar günü kampanyalarının yapıldığı 11 Kasım izliyor. Bu yıl da benzer bir tablonun gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Kasım kampanyalarında giyimden, beyaz eşyaya, elektronikten kozmetiğe her kategoride çok cazip indirimler oluyor. Temmuzdan bu yana hazır giyim, ayakkabı, elektronik ve küçük ev aleti markalarımızın adet satışlarında önemli düşüş gözlemliyoruz. Kasım ayında özellikle bu kategorilerde ciddi satış rakamlarına ulaşılacağını ve toplam e-ticaret hacminin 500 milyar lirayı aşarak rekor tazeleyeceğini tahmin ediyoruz. Talebin yüksek olmasına rağmen indirimler sayesinde kasımda da enflasyonla mücadeleye desteğimizi sürdüreceğiz.”
Sinan Öncel, tüketicileri özellikle internet üzerinden yapacakları alışverişlerde siber dolandırıcılara karşı uyanık olmaları konusunda uyardı. Öncel, tüketicilere alışverişlerini markanın ya da pazaryerinin resmi sitesinden yapmalarını, ödemelerini de gerekli güvenlik kontrollerini sağladıktan sonra gerçekleştirmelerini önerdi.
Genel Haberler
CarrefourSA, L’Etape Türkiye’de sporculara destek verdi
19-20 Ekim tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, Fransa Bisiklet Turu’nun amatör sporculara yönelik özel konsepti olan “L’Etape Türkiye by Tour de France”, 50’den fazla ülkeden yaklaşık 3000 bisikletçinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. CarrefourSA, etkinliğin tedarikçi sponsoru olarak, Yaşam için Doğrusu vizyonunu bir kez daha öne çıkardı.
CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Dünyanın en ikonik spor organizasyonlarından birinde CarrefourSA olarak yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu dev etkinlikte, sporcularımıza yarış boyunca enerji vermek amacıyla su ve meyve ikramlarıyla destek sağladık. Lezzet Arası şeflerimiz ise yarış sonrasında sporcuların karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılamak için özel ikramlarıyla alandaydı. CarrefourSA olarak önümüzdeki dönemlerde de sporu ve sporcuyu desteklemeye kararlıyız.” dedi.
Genel Haberler
EBRD ve A101, sürdürülebilir gelecek için güçlerini birleştiriyor
Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde 13.600’ü aşkın mağazasıyla hizmet veren A101, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarını hızlandırmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon ABD doları tutarında kredi aldı.
EBRD, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden A101’e, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla 200 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi sağladı. Bu kredi, A101’in yeşil dönüşüm çalışmalarını hızlandırma ve yeni mağaza yatırımlarına katkı sunma amacıyla kullanılacak.
İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon ABD doları tutarındaki kısmını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon ABD doları tutarındaki dilim uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD, 82 milyon ABD doları tutarında finansman sağlarken, Finance in Motion 18 milyon ABD doları katkı sağlayacak.
Bu finansman aracılığıyla A101, Türkiye genelinde yeni mağaza ve depo açılışları, mevcut mağazaların modernizasyonu ve enerji verimlilik artışı doğrultusunda yenilenmesi ve güneş enerjisi panelleri kurulumuna yönelik orta vadeli yatırım planlarını finanse edecek.
Kredi sayesinde A101, enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, güneş enerjisi ve kaynak verimliliği projeleri ile çevre dostu uygulamalarını güçlendirecek.
Türkiye perakende sektörü, ülke iş gücünün %12’sini istihdam eden önemli bir sektör olmasına rağmen, özellikle depremden etkilenen bölgelerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. A101, bu bölgelerde perakende çalışanlarının teknik becerilerini geliştirmek ve iş gücünün gelişimini desteklemek amacıyla iki büyük eğitim programı başlatacak. Programların bir diğer önemli amacı ise, ülke genelindeki personelin becerilerini artırmak olarak öne çıkıyor. Eğitim programlarına katılarak işe alınan kişilerin %60’ını kadın çalışanlar oluşturacak ve bu sayede kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik güçlenmesi desteklenecek.
EBRD Gıda ve Tarım İşletmeleri Bölge Başkanı Wojtek Boniaszczuk, projeyle ilgili olarak; “A101 ile bu önemli projede çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. A101’in çevre dostu operasyonlara doğru attığı adımlar perakende sektörü için örnek teşkil edecek. Özellikle depremden etkilenen bölgelerde iş gücünü desteklemeyi amaçlayan bu yatırımın, bölgenin ekonomik toparlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aydın Group CFO’su Osman Yılmaz ise şöyle konuştu: “EBRD ile yapmış olduğumuz bu stratejik iş birliğinden çok mutluyuz. Bu iş birliği sektördeki konumumuzu güçlendirecek olmasının yanı sıra, sürdürülebilir perakende operasyonlarına yaptığımız yatırımları da hızlandıracaktır. A101’in sektöründe inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmeye kararlılığının da göstergesi olan bu iş birliği, yalnızca finansal istikrarımızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iş gücümüzü ve ekosistemimizi de güçlendirecektir.”
EBRD, 2009 yılından bu yana Türkiye’de çoğunluğu özel sektörde olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 20 milyar avrodan fazla yatırım gerçekleştirdi.