Ferhat Zamanpur
2021 için 3 dilek
Biliyorum, inanması zor ama yeni yılın 3.ayına girdik bile!
Çoğumuz için hayatımızın en zor yılı olan 2020’i sona ererken yeni yıla büyük umutlarla başlamıştık: aşının çıkması, yeniden kalkınma, yeni sayfalar, vb vb.
Daha hepimiz bu dilekleri yeni tutmuşken günlük koşuşturma içinde neredeyse yılın ilk çeyreğinin sonuna doğru geldiğimizi fark ettim ve sizlere bunun hakkında bir paylaşım yapmak istedim.
Sektör ayırmaksızın adeta bir “hayatta kalma savaşı” olarak geçen 2020’de biz de Silk and Cashmere olarak bir yandan bu savaşı verirken, bir yandan çok radikal kararlar almıştık (bunları bir sonraki yazımda detaylandırıyor olacağım.) Zor olsa da bu kararlar bizi hem çok sağlamlaştırdı hem de sürdürülebilirlik ve karlılık noktalarında da büyük katkılarını yansıttı bile. Bu kısmi rahatlama sayesinde de bu seneki hedeflerimizi geçen seneki savaştan farklı olarak iç süreçlerimizi mükemmelleştirmeye odakladık.
Bu süreç geliştirme yolculuğunda en büyük ilhamımız markamızın kahramanı olan Kaşmir keçilerimizdi. Neden diye sorarsanız, keçilerimizi izlediğinizde gözünüze çarpacak ilk özelliklerinden biri: istedikleri tepeye, ağaca veya kayaya göz dikmeleri. İşte o andan itibaren oraya çıkmak için her türlü zorluğu yenecek inatçılığı ve yaratıcılığı sergileyip bunu bir şekilde başarırlar. Hiçbir keçi “vazgeçtim, çıkmıyorum” diye dönmez! Buradan yola çıkan bu sevimli maskotumuzun da tüm takım arkadaşlarımızdan üç dileği vardı 2021 için. Yılın ilk iş günü ekibimizle paylaştığımız bu dilekleri sizlerle de paylaşmak isterim:
- Keçilerimiz gibi inatçı olalım!
Görevlerimizi yerine getirirken karşımıza engeller çıkabilir/çıkacaktır, çıktığında pes etmeden, gün kaybetmeden, tüm kapasitemizi uygulayarak bunları aşmalıyız.
Tamamen çaresiz/çözümsüz kalırsak da acilen takımımıza/yöneticimize danışıp nasıl ilerleme konusunda hızlı bir karar almalıyız (kaybolan vakit en büyük zarardır!)
- Keçilerimiz gibi yaratıcı olalım!
Görevlerimizi hep aynı şekilde devam ettirmek yerine yaratıcılık katmaya çalışalım: çalışma şeklimizi geliştirelim, modernleştirelim, boyut atlatalım.
En önemlisi bunları yapmak için öneri beklemek yerine somut öneri sunalım; kendimiz kafa yoralım, inisiyatif alalım ve sonuçlarla gurur duyalım!
- Keçilerimiz gibi meraklı olalım!
Doğanın en meraklı hayvanlarından biriyiz, bu huyumuzu yansıtalım, yaptığımız her işi ve her kararı daima sorgulayalım:
“daha iyi/verimli/mantıklı bir yol izleyebilir miyiz?”
“bu eski karar hala geçerli olmalı mı yoksa güncellenebilir mi?”
“bu başarılı örnek gelecek sefere nasıl daha da başarılı olur?”
“şu an eksikliğini fark etmediğimiz, bizi aslında iyileştirebilecek ne var?“
“daha başarılı olmamıza engel olan bir sorun ve onun çözümü var mı?”
Keçimizin bu üç dileği komik ya da kulağa basit gelse de aslında çok büyük potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. “Best practice” ve Batı perakende sistemine takıntılı bir CEO olarak ancak bu dilekleri gündelik hayatımızda uygulayarak süreçlerimizi en yüksek potansiyellerine ulaştırabileceğimizi düşünüyorum. Bunun nedeni de bir şirket ya da departmanın sadece yönetici/yöneticileri tarafından geliştirilmesinün mümkün olmamasıdır. Başarılı liderler bu iyileştirmelerin üstüne giderek geliştirmeye katkı sağlayabilse de gelişimin takımın içinden de beslenmesi şart ve oradan gelmediği takdirde o eksiğin doldurulması çok zordur. Bu yüzden bu dilekleri hem kurum kültürümüze aşılamaya özen gösteriyoruz, hem de etkilerini somutlaştırmak adına çeyreklik performans değerlendirmelerinde tüm ekip arkadaşlarımıza hedef olarak paylaşıyoruz.
Son olarak benim de ekibimden bir dileğim vardı: iş hayatının en büyük kanseri olarak gördüğüm “takipsizliği” tamamen tarihe gömmek. Öncelikle “kanser” terimini abartarak söylemiyorum çünkü bu sorun en yaratıcı fikirleri, en müthiş çözümleri, en değerli katkıları ve daha fazlasını yok edecek güce sahip bir kurumsal sendrom. Daha kotüsü, Batı ülkelerinin çalışma kültürü bu sorunu bir nebze azaltmakta ama özellikle ülkemizde çok sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Silk and Cashmere olarak ofisimizi kapatıp temelli uzaktan çalışmaya geçtiğimiz geçen senenin ortasında yaşanabilecek sorunları önlemek adına sıkı bir şekilde dijital proje takip sistemine geçerek bu hastalığı %95 oranında yendiğimizi söyleyebilirim. En küçük işten en büyüğüne her “task”in “Trello” proje yönetim uygulamamıza girildiği, termin tarihleri ve sorumluların net olduğu ve işler hakkında panoların günlük olarak güncellendiği çalışma şeklimiz sayesinde kalan %5’i de sene bitmeden ekibimin tamamen çözeceğimize güveniyorum.
Tutkuyla çalıştığımız ve karşımıza çıkmaya devam edecek engelleri aştığımız bir yıl olması dileğiyle…
Ferhat Zamanpur
32 yıl sonra profesyonel yönetime geçiş
Perakende sektörü, zaman içinde değişen dinamikleri ve sürekli evrim geçiren yapısı ile hepimiz için hem bir meydan okuma hem de bir fırsat sunar. Özellikle liderlik ve yönetim yapılarındaki değişiklikler, bir markanın geleceğini şekillendirirken, aynı zamanda sektördeki diğer oyuncular için de bir ilham kaynağı olabilir. Bu bağlamda, Silk and Cashmere Ailesi olarak büyük bir dönüşüm sürecini geçirdiğimizi duyurmaktan gurur duyuyoruz.
Şubat ayının başında, 32 yıl boyunca Zamanpur Ailesi’nin rehberliğinde büyüyen ve gelişen markamız, profesyonel yönetime geçiş yaptı. Bu geçiş, CEO pozisyonumu, olağanüstü performans ve liderlik becerileriyle şirketimize geçtiğimiz yıllarda Genel Müdür Yardımcısı olarak büyük katkı sağlayan Kutay Özbek’e devretmemle resmileşti.
Şirketlerde kurucu ve ortakların organizasyonel şemadan yönetim kurulu ve danışman rolüne geçmesi, yaşam eğrilerinde ileri doğru değerli bir adımdır. Bu değişim, ikinci nesil olarak bana yıllar önce emanet edilen liderlik rolünü, kurucumuz Ayşen Hanım’dan aldığım gibi, içime sinerek yeni liderlere devretme fırsatını verdi. Geçiş takibini Yönetim Kurulu toplantılarımızda çok detaylı ve yıl sonuna kadar kademeli olarak azalacak şekilde planladığımızdan süreç çok sağlam bir şekilde ilerlemekte. Ayrıca içinde bulunduğumuz yatırım süreci için de sürdürülebilirlik ve kurumsallık adına çok değerli bir adımdır.
Değişimizde bir kritik adım da Yasemin Zamanpur’un CMO olarak atanmasıdır. Markamızı en iyi tanıyan ve en çok emeği olanlardan biri olarak kendisinin strateji ve vizyonu ile bizi daha da ileriye taşıyacağından hiç şüphem yok. Böylece normalde çok zor olması gereken bu kararda içimin rahat olmasını sağlayan CEO’muz ve CMO’muza tekrar teşekkür etmek isterim – sağladıkları güven, performans ve emek gerçekten paha biçilmez.
Bu liderlik değişikliği, Türk perakende sektörü için de takdire değer bir gelişmedir. Kapsamlı bir hazırlık ve stratejik planlama sayesinde yenilenen liderlik yapımızla, önümüzdeki dönemde karşılaşabileceğimiz zorlukları aşmaya ve fırsatları değerlendirmeye her zamanki gibi çok hazırız.
Bu güzel gelişmelerden anlayacağınız üzere değişimden ve gelişimden korkmayan bir marka olarak yeni başlangıçlar, yeni hedefler ve yeni başarılar için zeminimiz mükemmel. Silk and Cashmere Ailesi olarak, bu yeni döneme girerken, tüm çalışanlarımız, müşterilerimiz ve paydaşlarımızla birlikte başarılı bir gelecek inşa etmeye devam edecek olmaktan çok heyecanlıyız!
Bu yolculukta bizimle beraber olan herkese teşekkür ederim.
Ferhat Zamanpur
Dijital dönüşümle beraber değişmek
Dijital devrim, dünyamızı şekillendirmenin yanı sıra perakende sektörünün nabzını yeniden ayarladı. Özellikle son 7 ayda Yapay Zeka (AI) alanında yaşanan etkileyici ilerlemeler, endüstrideki standart çıktı anlayışımızı yeniden tanımlamakta (ki anlamış olacağınız gibi bu beni çok heyecanlandırıyor. Yapay zeka artık bilim kurguya veya sadece teknoloji devlerine özel belirsiz bir kavram değil; perakende dahil tüm sektörlere giren, verimliliği artırmanın ve müşteri deneyimlerini geliştirmenin kilit bir aracı haline geldi.
AI, verilerden eşi görülmemiş bir ölçekte analiz etme ve öğrenme yeteneği sayesinde paha biçilemez iç görüler sunabilen, detaylı hedefleme yapabilen ve müşteri katılımını kişiselleştirebilen bir güç. Bu da satışları artırmanın ve marka deneyimini yükseltmenin yeni yollarını açmış oldu hepimiz için. Ancak, perakende sektöründe AI’ın ilerlemesi, bir soruyu gündeme getiriyor: Teknoloji daha fazlasını sunabiliyorsa, endüstri liderleri ve ekipler olarak standartlarımızı ve çıktılarımızı yükseltmeli değil miyiz?
Cevap: kesinlikle evet! Perakende sektörü dijital dönüşümünü sürdürürken, bu alandaki her profesyonelin evrimleşmesi ve ilerlemesi gerekiyor. Liderler, şirketlerini geleceğe taşımak için becerilerini ve bilgilerini geliştirmeli, ekipler daha yüksek kalitede çıktı sağlamaya odaklanmalıdır. AI’ın yetenekleri, ulaşmayı arzuladığımız verimlilik ve üretkenlik seviyeleri için hem bir araç hem de bir ölçüt olmalıdır. Dijitalleşme ve AI yenilikleri ilerlerken, endüstrinin minimum standardı da yükseliyor. Yalnız bu çıtanın yükselmesi, endişe nedeni değil, hepimize bir harekete geçme çağrısıdır. Daha da güzeli, bu yeni beklentileri karşılayıp aşma fırsatıdır.
Değişim hızı inkar edilemez derecede hızlı olsa da, aşılmaz bir zorluk değil. Bu bizlere uyum sağlama, öğrenme ve gelişme davetiyesidir. Bu değişimi erkenden benimseyenler için potansiyel ödüller muazzam. Onlar yalnızca kişisel ve kurumsal operasyonel verimliliği iyileştirme açısından değil, aynı zamanda müşteri sadakati ve pazar payı kazanma açısından da önemli bir rekabet avantajı elde etme şansına sahiptir. Bunu soyut anlatımdan somuta geçirmek gerekirse, 2028 yılına kadar AI hizmetlerinin perakende sektöründe payının 31 milyar USD geçeceği ön görülmekte!
Öte yandan, bu dijital dönüşümün potansiyelini görmekte tereddüt edenler veya uyum sağlamada gecikenler rekabetin gerisinde kalma riskiyle karşılaşacaktır (bu konuda son zamanlarda en dikkatimi çeken laf: “Yapay zeka senin yerini almayacak ama yapay zekayı kullanan kişi yerini alacak.” Burada kaçırılan fırsat maliyeti ve hareketsizliğin sonuçları hepimizi endişelendirmeli. Yine de bu değişime yaklaşımımız korku dolu olmamalı, aksine iyimser olmalıdır. Dijitalleştirilmiş bir perakende çevresine geçiş, daha yüksek verimlilik, daha yüksek kalite ve yenilikçi müşteri deneyimleriyle tanımlanacak bir gelecek şekillendirme fırsatıdır.
Perakendenin geleceği, AI’ın gücü tarafından ilerletilen heyecan verici olasılıklarla dolu. Bu dönüşüm çağında yol alırken, bu zorluğa karşı yükselelim, bu teknolojilerin potansiyelini kullanalım ve perakende için yeni bir altın standart belirleyelim. Böylece sadece değişime ayak uydurmuş olmak değil, ona öncülük hep beraber öncülük etmiş oluruz.
Ferhat Zamanpur
Perakende sektöründe yapay zeka: geleceği benimseyin ya da geride kalmayı göze alın
Bugün perakende sektöründe yapay zekayı benimsemenin önemi hakkında düşüncelerimi paylaşıyor olacağım. Sektörümüzün geçtiğimiz 20 yılda ne kadar geliştiğini biliyoruz ama şimdiden anlaşılıyor ki bu gelişim yapay zekanın getireceği değişimin yanında az kalacak. Bu yüzden yapay zeka teknolojilerini benimsemek, perakende markaları için sadece bir lüks değil; rekabetçi kalmak için bir zorunluluk haline geleceğinden şüphem yok. Bu dostça ama uyarıcı yazımda markaların neden yapay zekayı stratejilerine geç olmadan entegre etmeleri gerektiğini detaylandıracağım.
1-Kişiselleştirmenin yükselişi
Bilgi çağında müşteriler her zamankinden daha bilinçli ve güçlüdür. Kişiselleştirme artık “güzel bir özellik” değil, bir beklentidir. Kişiselleştirilmiş deneyimler sunamayan markalar, bunu yapan rakiplerine müşteri kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Yapay zeka destekli kişiselleştirme, perakendecilere müşteri verilerini, tercihlerini ve davranışlarını analiz ederek müşteri memnuniyetini ve sadakatini artıran özel deneyimler yaratma olanağı sağlar. Bu yüzden yapay zekayı bu şekilde kullanma noktasında kendini geliştiremeyenler müşterilerinin ilgisini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
2-Verimlilik önemli
Perakende sektörü daha rekabetçi hale geldikçe, verimlilik hep ön plana çıktı. Yapay zeka, perakendecilere işlemleri optimize etme, maliyetleri düşürme ve genel verimliliği artırmada çok ciddi şanslar sunar. Envanter yönetiminden müşteri hizmetlerine kadar yapay zeka, süreçleri hızlandırabilir, pazarlamayı geliştirebilir, tekrarlayan görevleri otomatikleştirebilir ve çalışanların daha stratejik faaliyetlere odaklanması için değerli zaman açabilir. Yapay zeka entegrasyonunu ertelemek, önemli maliyet tasarrufu ve büyüme fırsatlarını kaçırmak anlamına gelmektedir.
3-Oyunda önde kalmak
Perakende sektörü sürekli değişiyor ve eğrinin önünde kalmak uzun vadeli başarının önemli bir parçası. Yapay zekayı erken benimsemek, perakendecilere yeni trendlere, teknolojilere ve müşteri beklentilerine uyum sağlama şansı verir. Şimdi yapay zekaya yatırım yaparak, perakende markaları kendilerini sektör liderleri ve yenilikçiler olarak konumlandırabilir ve başarılı bir gelecek için zemin hazırlayabilir (Silk and Cashmere olarak bu noktada çok iddalı olmak 2023 hedeflerimizin başında gelmekte, yaptıklarımıza bu adresten ulaşabilirsiniz: https://silkandcashmere.com/pages/yapay-zeka. Önerim siz de rakipleriniz sizi geride bırakana kadar beklemeyin.
Sonuç olarak, sektördeki tüm dostlara mesajım açık: perakende markaları yapay zekayı benimsemeli ya da geride kalmayı göze almalıdır. Yapay zekayı iş stratejilerimize entegre etmek sadece akıllıca bir hamle değil; sürekli gelişen perakende dünyasındaki yerimizi korumak için atılması gereken zorunlu bir adımdır. Bu yüzden lütfen gecikmeyin – şimdiden yapay zeka trenine atlayın ve markanızın gelecekteki başarısını garanti altına alın.
Not: İronik ve amaca uygun olması için bu yazımın temelini Yapay Zeka ile yazdırıp üstüne dokunuşlar yaptım. Eğer dünyayı değiştiren ChatGPT’nin bu kasını denemediyseniz şimdiden iyi eğlenceler dilerim.