Sosyal Medya Hesaplarımız

Genel Haberler

MÜSİAD: Kırsaldaki yaşamı teşvik etmemiz lazım

Editör
Abone Ol:

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, “Köyleri yeniden imar etmemiz lazım. Hollanda, yaklaşık 110 milyar dolarla dünyada en fazla gıda ihracatı yapan ülkedir. Bizim 17 milyar dolar ihracatımız var. Kırsaldaki yaşamı teşvik etmemiz lazım” dedi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde MÜSİAD Genel Merkezi’nde düzenlenen “MÜSİAD-EGD/İş Dünyası ve Ekonomi Basını Söyleşileri” programında konuşan Kaan, Türkiye’nin, tek bir ekonomik modelin yaygın olduğu bir ülke olmadığını, çok fazla alt ekonomik modellerden oluşan karma bir yapıdan oluştuğunu söyledi.

Yerel farklılıklar, bölgesel ve sektörel farklılıkların, hiç beklenmeyen kırılmalar ve sapmalar üretebildiğini aktaran Kaan, “Bu yüzden genel geçer, makro düzenlemeler ile bir tarafı düzeltirken diğer tarafa zarar verebilirsiniz. Ekonomi, elbette makro ve ekonomi-politik kaidelerin ana eksenine sadık kalmalı. Lakin bizimki gibi ülkelerde işin rengini ince ayarlar belirler. Bu ince ayarlar; mikro bilgidir. Sahadan gelen gerçek ve temiz enformasyon.” diye konuştu. Kaan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Biz hem siyaset hem de devlet kademesinde pek çok yöneticiyi ağırlıyoruz. Siyasetçisi, bürokratı, teknokratı, büyükelçisi, konsolosu… Çok geniş bir yelpazede misafirlerimiz oluyor. Saha bilgisi olmadan, makro politikalar yolun bir yerinde kaçak verir. MÜSİAD bugün, hem yerelde hem de global anlamda devletin bilgi kasası olmak yolunda ilerliyor. Yeni dönem MÜSİAD, bütün dönüşümünü bu bakış açısı ekseninde yeniden şekillendiriyor. Değişim karşısında atıl kalanlar, kaybetmeye mahkûmdur. Biz de buna paralel olarak kendi iç dönüşümümüze ‘tazelenme’ adını verdik.”

“Önlem alalım diye önceden söylüyoruz”

MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, sermaye birikiminin, bir ülke ekonomisinin genişlemeden ziyade daralma ve stres dönemlerindeki kilit kozu olduğunu belirterek, “Devlet, sermaye blokuna yaptığı desteğin karşılığını, hem ulusal hem de uluslararası alanda ekonomi-politik bir koz olarak kullanabiliyorsa almış demektir.

Kırılganlığı ise büyüme ve genişlemeci politikalar dönemlerinde değil; stagflasyon ya da finansal sıkışma dönemlerinde ortaya çıkar.” bilgisini verdi.

Son 10 yılda değişen iktisadi mimari içinde “ekonomik kriz” olgusunun, reel ekonomik parametrelerden ziyade yeni paradigmal para kavramının bir hareket serbestisi sorunu olduğunu aktaran Kaan, finansal sistemin, manipülatif iletişim tuzağı meydana getirme ve bu şekilde ekonomi ajanlarını yönlendirme adına kullanıldığını söyledi.

Kaan, “Bir sermaye grubu kendisini ödediği vergi kısmından açıklıyor. ‘Kurumlar vergisinin yüzde 80’ini biz ödüyoruz.’ diyorlar. Bugün kurumlar vergisinin GSYH içindeki payı yüzde 0,8. Yüzde 1 bile değil. Türkiye’de toplanan vergi içindeki payında da yüzde 8 civarında. Buradan iş dünyasına mesaj vermek manipülasyon oluyor. Biz gücümüzü vergi öncesi kardan mı yoksa imalattan satışlardan mı belirteceğiz?” şeklinde konuştu.

MÜSİAD’ın çok ciddi veriler elde eden bir kurum olduğunu dile getiren Kaan, “Biz çok erkenden bunları söylüyoruz. Önlem alalım diye bunları önceden söylüyoruz.” dedi.

Kaan, bürokrasiden uzak, küçük ve verimli çalışma komiteleri kuracaklarını ve yeni bir yönetim modeline geçeceklerini aktararak, “MÜSİAD şunu iyi biliyor; insan bir kaynak değildir, bir kıymettir. Biz insan yetiştiren bir okulduk, şimdi bu okulu akademiye dönüştürüyoruz. Çünkü iş insanı yetiştirmek bir üst basamaktır.” ifadelerini kullandı. 

“Kırsaldaki yaşamı teşvik etmemiz lazım” 

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kaan, şehirde yaşamdan ziyade köyde, kırsalda yaşamın yeniden sağlanması gerektiğini aktararak, “Köyleri yeniden imar etmemiz lazım. Hollanda, yaklaşık 110 milyar dolarla dünyada en fazla gıda ihracatı yapan ülkedir. Bizim 17 milyar dolar ihracatımız var. Kırsaldaki yaşamı teşvik etmemiz lazım. Bugün köydeki delikanlıya kız vermiyorlar. Çünkü televizyon ve her taraf şehirdeki yaşamı anlatıyor. Karlılık da yok. Çünkü verimlilik yok” şeklinde konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapın

Yorumunuz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advertisement

Genel Haberler

CarrefourSA, L’Etape Türkiye’de sporculara destek verdi

Editör

Yazar:

19-20 Ekim tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, Fransa Bisiklet Turu’nun amatör sporculara yönelik özel konsepti olan “L’Etape Türkiye by Tour de France”, 50’den fazla ülkeden yaklaşık 3000 bisikletçinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. CarrefourSA, etkinliğin tedarikçi sponsoru olarak, Yaşam için Doğrusu vizyonunu bir kez daha öne çıkardı.

CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Dünyanın en ikonik spor organizasyonlarından birinde CarrefourSA olarak yer almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu dev etkinlikte, sporcularımıza yarış boyunca enerji vermek amacıyla su ve meyve ikramlarıyla destek sağladık. Lezzet Arası şeflerimiz ise yarış sonrasında sporcuların karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılamak için özel ikramlarıyla alandaydı. CarrefourSA olarak önümüzdeki dönemlerde de sporu ve sporcuyu desteklemeye kararlıyız.” dedi.

Devamını Oku

Genel Haberler

EBRD ve A101, sürdürülebilir gelecek için güçlerini birleştiriyor

Editör

Yazar:

Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde 13.600’ü aşkın mağazasıyla hizmet veren A101, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarını hızlandırmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) yeşil dönüşüm projelerini desteklemek ve yeni mağaza yatırımlarını finanse etmek için 200 milyon ABD doları tutarında kredi aldı.

EBRD, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden A101’e, sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla 200 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi sağladı. Bu kredi, A101’in yeşil dönüşüm çalışmalarını hızlandırma ve yeni mağaza yatırımlarına katkı sunma amacıyla kullanılacak.

İki dilimden oluşan kredinin 100 milyon ABD doları tutarındaki kısmını EBRD taahhüt ederken, ikinci 100 milyon ABD doları tutarındaki dilim uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla sendikasyon şeklinde sağlanacak. İlk dilimde, EBRD, 82 milyon ABD doları tutarında finansman sağlarken, Finance in Motion 18 milyon ABD doları katkı sağlayacak.

Bu finansman aracılığıyla A101, Türkiye genelinde yeni mağaza ve depo açılışları, mevcut mağazaların modernizasyonu ve enerji verimlilik artışı doğrultusunda yenilenmesi ve güneş enerjisi panelleri kurulumuna yönelik orta vadeli yatırım planlarını finanse edecek.

Kredi sayesinde A101, enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, güneş enerjisi ve kaynak verimliliği projeleri ile çevre dostu uygulamalarını güçlendirecek.

Türkiye perakende sektörü, ülke iş gücünün %12’sini istihdam eden önemli bir sektör olmasına rağmen, özellikle depremden etkilenen bölgelerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. A101, bu bölgelerde perakende çalışanlarının teknik becerilerini geliştirmek ve iş gücünün gelişimini desteklemek amacıyla iki büyük eğitim programı başlatacak. Programların bir diğer önemli amacı ise, ülke genelindeki personelin becerilerini artırmak olarak öne çıkıyor. Eğitim programlarına katılarak işe alınan kişilerin %60’ını kadın çalışanlar oluşturacak ve bu sayede kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik güçlenmesi desteklenecek.

EBRD Gıda ve Tarım İşletmeleri Bölge Başkanı Wojtek Boniaszczuk, projeyle ilgili olarak; “A101 ile bu önemli projede çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. A101’in çevre dostu operasyonlara doğru attığı adımlar perakende sektörü için örnek teşkil edecek. Özellikle depremden etkilenen bölgelerde iş gücünü desteklemeyi amaçlayan bu yatırımın, bölgenin ekonomik toparlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Aydın Group CFO’su Osman Yılmaz ise şöyle konuştu: “EBRD ile yapmış olduğumuz bu stratejik iş birliğinden çok mutluyuz. Bu iş birliği sektördeki konumumuzu güçlendirecek olmasının yanı sıra, sürdürülebilir perakende operasyonlarına yaptığımız yatırımları da hızlandıracaktır. A101’in sektöründe inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmeye kararlılığının da göstergesi olan bu iş birliği, yalnızca finansal istikrarımızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iş gücümüzü ve ekosistemimizi de güçlendirecektir.”

EBRD, 2009 yılından bu yana Türkiye’de çoğunluğu özel sektörde olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 20 milyar avrodan fazla yatırım gerçekleştirdi.

Devamını Oku

Genel Haberler

“Markalar eylül ayında buz kesti”

Editör

Yazar:

Organize perakende sektöründe yılın ikinci yarısıyla birlikte başlayan daralma, Eylül ayında hızlanarak devam etti. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, geçen ay karşı karşıya kaldıkları tabloyu, “Markalar eylül ayında buz kesti.” sözleriyle özetledi.

Çatısı altındaki 516 marka ile gıda dışı perakende sektörünün en önemli temsilcisi olan BMD’nin üyeleri arasında gerçekleştirdiği Eylül ayı anketinin sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Anketi değerlendiren BMD Başkanı Sinan Öncel, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele için uyguladığı talebi kısmaya yönelik önlemlerin etkilerini yılın ikinci yarısıyla birlikte hissetmeye başladıklarını hatırlattı. Öncel, şöyle devam etti:

“Organize perakende için temmuz, adet satışlarının sert düştüğü bir ay olmuştu. Genel olarak yatay seyreden Ağustos’un ardından Eylülde de satışlarda çok ciddi bir düşüşle karşı karşıya kaldık. Yeni sezona rağmen hazır giyim, ayakkabı ve kozmetik kategorilerinde her üç markamızdan ikisi Eylül ayında adet satışlarının düştüğünü beyan etti. Yeme içme markalarımızın ise tamamının adet satışlarında düşüş görülüyor. Adet satışları bir yana eylülde cirolardaki artış da genel olarak enflasyonun gerisinde kaldı. Ekonomi yönetiminin talebi kısmaya yönelik önlemleri nedeniyle gıda dışı organize perakendede talebin gerileyeceğini öngörüyorduk. Ancak Eylülde bu kadar sert bir daralma, bu kadar hızlı bir soğuma beklemiyorduk. Özetle, markaların Eylül ayında soğumadan da öteye buz kestiğini söyleyebiliriz. Gelişmeler bize ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede temel olarak ‘talebi soğutmaya’ odaklandığını gösteriyor. Oysa her fırsatta dile getirdiğimiz gibi ülkemizde en önemli sorun maliyet enflasyonu. Sonuçta fiyat artışlarının da bir üst sınırı var ve bu gıda dışı perakende enflasyon oranlarında görülüyor. Ancak maliyetler daha yüksek oranlarda artıyor. Ham maddeyi dünya ortalamasının çok üzerinde fiyata mal ediyoruz. Ticari mülklerde yüzde 500’e varan fahiş kira artışları ile karşı karşıya kalıyoruz. Şeffaf olmayan genel giderler nedeniyle AVM’lere her ay 700 milyon lira fazladan ödeme yapıyoruz. Bütün bu maliyetlerin tamamı olmasa da bir bölümü eninde sonunda ürün fiyatına yansıdığı için enflasyonu artırıyor. Dolayısıyla soruna önce doğru teşhisi koyup ona göre tedavi uygulamalıyız, aksi takdirde hastayı kaybedebiliriz.”

Devamını Oku
Advertisement

Etiketler

POPÜLER